ORDU VE ÖĞRETMEN (BİR)

15 Temmuz darbe girişimi gösterdi ki, darbeler ordu ve öğretmenler üzerinden yapılır. Yapılıyor. Yapılacak. Bu iki gurup çok önemlidir. Orduda, astsubay ve subaylar, generaller olur.  Askeri okullarda yetiştirilir. Elleri silahlıdır. Ülkemiz sınırlarını korurlar. Öğretmenler, öğretmen okullarında yetiştirilir. Elleri kalem tutar.  Okurlar. Okuturlar. Ülkemizin geleceğini kalemleriyle savunurlar. Orduda görev almanın birinci adımı askeri liselerdir. Astsubay okullarıdır. Harp okullarıdır. Bu okullarda okumak bir ayrıcalıktır. Mezunlarının da yaşamları bir başka ayrıcalıktır. Bu açıdan vatandaşlar çocuklarının okumaları için, öncelikli tercihleri askeri okullardır. Bu okullara öğrenciler en az beş aşamadan geçirilerek alınır. Bir. Okula öğrencinin başvurusu. İki. Yazılı sınavı kazanması. Üç. Sözlü sınavı kazanması. Dört. Sağlık raporu alması. Beş. Güvenlik soruşturmasını geçmesi. Bunlardan ilk ikisi, her öğrencinin doğal hakkıdır. Ancak sözlü, sağlık raporu ve güvenlik soruşturması, bir üst aklın kontrolündedir. Listelerin dediği olur.  İş bununla da bitmez. Öğrencinin okul hayatı da, meslek hayatında da denetim altındadır. Darbeciler önce çocuğun fiziki, ruhi, zihni gelişimlerini gözler. Yeterli ise öğrencinin okula başvurmalarını sağlar. Yazılı soruları sınava girmeden çocuğa verilir. Sözlü sınavına yardım edilir. Sağlık raporunu almasına ve güvenlik soruşturmasına yardım edilir. Bütün bu kayırmaları çocuk bilir.  Artık çocuk her an ordudan atılma tehdidiyle karşı karşıyadır. Günü geldiğinde kendine verilen görevi yapmak durumundadır. Devletine, milletine kurşun sıkmaya hazırdır. Zaten çocuğun beyni verilen her emri uygulamaya kodlanmıştır. Darbeciler olarak gözaltına alınan ve açığa alınanlar işte bu subaylardır. Ruhunu, beynini darbeci yapıya kaptırmış olanlardır. Şunu iyi anlayalım. Ortada darbe falan yokken, yukarıda saydığımız kayırmacı olanaklarını elde eden hemen hemen herkes, bunun ilerde başına ne getireceğini hesaplamadan, orduya girmeyi ister. Ama ihtilal teşebbüsü oldu. Şimdi yakalandılar. Hepsi de VATAN HAİNİ oldular. Darbeyi başarsalardı. Halk tankların, uçakların, helikopterlerin önünde etten duvar örmeselerdi.  Şimdi her biri ülke yönetiminde söz sahibi olacaklardı. Hem de ne üst makamlarda olacaklardı. Sahi bu anlattıklarımın ışığında suçlular kim? Asıl VATAN HAİNLERİ kim? Neden bunca yıl bu, ihtilâlcı yapılanmaya izin verdiniz? Neden görmezden, bilmezden geldiniz? Halkın gözünün nuru saydığı, üzerine söz söyletmediği ordumuzu korumadınız? Öğretmene gelince. Bu gün darbeci diye, Fetullahçı diye açığa alınan, soruşturma geçiren, yargılamaya tabii tutulan ikinci meslek gurubu öğretmenlerdir. Neden öğretmenler? Darbeciliğin en büyük öğreticisi ve destekleyicisi öğretmenlerdir de onun için. Peki. Kimler öğretmen olur? Neden öğretmen yetiştirilmesinin kodlarıyla her dönem oynanır? Nasıl öğretmen olunur? Nasıl öğretmenler darbecilerin çemberine düşer? Nasıl darbecilerin her dediğini yapar duruma getirilir? Doksan yıllık cumhuriyet döneminde, seksen kişi Millî Eğitim Bakanı yapılırsa, her bakana göre müsteşar, genel müdürler değiştirilirse, Eğitim öğretim politikaları her bakana göre sil baştan düzenlenmeye çalışılırsa, ders kitapları ve araç gereçleri değiştirilirse, eğitim Millî Eğitim olmaz. İçinden her zaman DARBECİ KADROLAR çıkar.

DEVAMI VAR