Onlarında Yaşama Hakkı Var! (4)
“Eğer aç bir köpeğin karnını doyurursanız sizi ısırmaz, işte köpeklerle insanlar arasındaki prensip olarak en temel farktır.”
Mark Twain.
Yine bize yol göründü. Bahşılı’ya uğradık, açık yer bulamadık.
Doktor arkadaş, Yol kenarında Sivaslının yeri denen uğrak yerinde olur, oraya uğrayalım dedi. Oradan tavuk, biraz da ciğer alarak döndük. Onları da yedi bitirdi. Doymuştu anlaşılan, üzerine rehavet çöktüğü belli oluyordu. Hareketlerinde biraz yavaşlama oldu ve masanın kenarına kıvrılıp biraz şekerleme yaptı. Herkes mutluydu.
Doktor hanım bu arada telefonla, Ankara’da baba annesinin yanında olan, oğlu ve küçük kızını arıyor ve anlatıyordu. Küçük kızı köpeğe düşkündü bildiğimiz kadar. Telefonda duyunca, sevincinden sabahı bekleyemem ben, hemen gelin beni alın demiş. Ona da güldük. Gece yarısı yolara düşseydik. Doktor hanım çocuklarına, yarın gelir sizleri alırım, siz yarına kadar ona bir isim bulun dedi.
Ev sahibi doktor hanımla ben fazla ilgili olmadığımız için, köpekte bizleri hiç rahatsız etmiyordu. Eşimle evin sahibi doktor arkadaş, özellikle eşim fazla ilgili olduğu için onlara ilgi gösteriyor, koşup geliyor, bahçede çimler üzerinde koşuşturuyor, anlaşılan sevinç gösterisi yapıyordu. Belli ki iyi eğitilmiş bir köpekti. Sahibi de eğer arıyorsa çok üzülmüş olmalıydı. Saatin nasıl geçtiğini anlamadık. Saat 24.00 olmuştu. Kamelyadaki sandalye ve malzemeleri eve taşımaya başladık. Bizlerle birlikte gelip gidiyor, koşuşturuyor, tam evin kapısına geldiğinde yani eşikte duruyor içeri girmiyordu. Bu hareketine de hayret ettik. Köpek konusunda fazla bilgili olmadığımız için, bu hareketleri aldığı eğitimin bir parçası diye yorumladık.
Ayrılık saati gelmişti. Hancı hanına, yolcu yoluna gidecekti. Ev sahipleri de ister istemez köpeği sahiplendiler. Kendi kendini zorla sevdirmişti kısa sürede küçük yaratık. Peki şimdi ne olacak dedik ayak üstü konuşmalarımızda.
Ev sahibi doktor, ben sabah işe giderken ona yiyecek getiririm. Akşamda uğrarız, ondan sonra hal çaresine bakarız dedi.
Biz arabalarımıza binerken, küçük sevimli köpek, sanki bir insan gibi bizleri arabalarımız hareket edene kadar bekledi. Havladı. Sanırım, güle güle iyi geceler demek istedi.
Sabah, işe giderken doktor arkadaşı uzaktan gördüm, demek ki bahçeden geliyordu. Öğleye doğru telefon ettim, sordum. Köpek gitmiş miydi, orada mıydı diye! Gittiğinde oradaymış, yiyeceklerin yüzüne dahi bakmamış, hemen üzerine atlamış bacaklarına dolanmış, sanki minnet borcunu bu sevgi gösterisiyle veriyormuş. Sevimli afacan köpek yolcu etmiş doktor arkadaşı.
Biraz gidip, dönüp baktığımda yiyeceğinin başına gitti dedi.
Akşam üzeri, telefon etti. Çocuklarının geldiğini ve çok sevindiklerini söyledi. Bu sahneleri bizlerinde görmesini istediklerini söyledi. Dünün uykusuzluğu ve yorgunluğu vardı. Hiçte canım istemiyordu. Eşimi aradım oda, benim gibi fazla istekli değildi. Buna rağmen duramadık, gittik. Girişte bizi ev sahiplerinden önce karşıladı. Ben mesafeli olduğum için, selamlaştık. Eşime ilgisi daha fazlaydı. Kurtarıcısını tanımıştı. Bu günleri ona borçluydu bana göre. Bize kalsa cesaret edip, diğer bahçeden alıp getiremez ve bu günkü sahneleri de göremezdik. Ev sahipleri, özellikle küçük karagözlü kızlarının, sevinçten ağzı kulaklarındaydı. Eşime özellikle teşekkür etti. Küçük afacan köpeğin yeni ev sahiplerini benimsemesi, çimler üzerinde koşuşturmaları, kısa kısa, masanın kenarında şekerleme yapması gerçekten görülmeye değerdi.
Yeni yuvanda sana mutluluklar dileriz küçük afacan, daha sana isim bulamamışlar, ben sana küçük afacan diyorum. Seninle, hayvanlara bakış açımızda bu yaştan sonra değişti sanırım. Sıkta olmasa da, yine görüşmek üzere…
* * * * *
Sokak hayvanları düzenlemesi Meclis’te… Karar vereceklerin öncelikle duyarlı davranmaları dileğimizdir. Gitmedilerse, görmedilerse Köpek yetiştirme çiftliklerini görmelerini isterim.
Çünkü;
Onlar İsrail gibi binlerce Filistinli masum çocukları katletmediler…
Onlar Yeşilleri yok edip binalar dikmediler…
Onlar Depreme dayanıksız binalar dikip, binlerce insanını ölümüne neden olmadılar…
Onlar Küçük kız çocuklarına tecavüz etmediler…
Onlar kadınların şiddetine ve ölümlerine seyirci kalmadılar…
Onlar hayat pahalılığına neden olmadılar…
Onlar, memur, işçi ve emekli zamlarına karşı çıkmadılar…
Onlar, hak-hukuk-adalet mücadelesine duyarsız kalmadılar…
Onlar…onlar…onlar…
Onlarında Yaşama Hakkı Var!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.