M.Bilge Demir

M.Bilge Demir

Omerta Yasası (Sessizlik Yasası)

Omerta Yasası (Sessizlik Yasası)

• "Yerinde susmasını bilmek, yerinde konuşmasını bilmek kadar mühimdir." Moliėre

İnsanoğluna bahşedilmiş en üstün meziyet elbette düşünme kabiliyetine sahip olmak ve bunu ifade etmektir. Yani konuşmak.

*** Bu yazıyı yazamama vesile olan konu, Narin Güran cinayetinde, sessiz kalmayı tercih eden aile, akraba, komşu, mahalle ve bölgedir.

•"Eski haksızlığa boyun eğmekle, bir yenisini davet edersin." P. Syrus


Hayati öneme sahip onca olay karşısında susma eylemi gerçekleştiriyoruz. Buradan yola çıkarak bu suskunluğun literatürdeki karşılığı nedir, bir araştırmak istedim. Karşıma çıkan iki kelime "Omerta Yasası".

Omerta Yasası, İtalya/Sicilya mafyasıyla ilişkilendirilen bir sessizlik/suskunluk yasasıdır. Bu yasanın içeriği, bireylerin, özellikle de suçlar hakkında, devlet otoritesiyle ve polisle iş birliği yapmaktan kaçınmalarını gerektiren bir sosyal normdur.

•Omerta: İş birliği ya da ihanet etmenin ölümcül sonuçlar doğurabileceği anlamına geliyor.

Adı gibi sessiz sessiz, bir ahtapot gibi her yeri sarmış olan Omerta'nın temel ilkeleri; Sosyolik boyutundan tutun, Aile yapısındaki etkisine, Göçmenlik ve Diaspora'sından, Suç Örgütleri'nden, Yasa Dışı Faaliyetlere kadar her yere uzanmış bir yapı.

Ben Sosyolojik boyutu ile ilgili iki çift laf etmek istiyorum.

"Toplumsal Sessizlik ve Korku Kültürünü", özellikle suçun işlendiği yerlerde, halkın Omerta'ya uymanın nedenlerini açıklar.

Temeli, Sessizlik üzerine kurulmuş bu yapı, hayatın içinde her türlü karşımıza çıkıyor. Hepimiz bu yasanın emirlerine öyle ya da böyle itaat ediyoruz.

Çünkü korkuyoruz.
Çünkü sahip olduğumuz şeyleri kaybetmek istemiyoruz.
Çünkü bana dokunmayan yılanlar, çıyanlar bin yaşasın diyoruz.
Çünkü sanıyoruz ki bu sessiz kaldığımız kara delik, birgün bizi yutmayacak.
Çünkü çoğunluğun vurdumduymazlığı karşında inancımızı yitiriyoruz.
Çünkü böyle gelmiş böyle gider diyoruz.
Çünkü adil bir ülkede ve dünyada yaşamıyoruz....

Aklı ve düşünceleri yere basan birey, toplum, ülke, dünya olmanın ilk koşulu farkındalık ve cesaret seviyemizi artırmaktır.

Şöyle başımı çevirip ülkemin haline baktığımda diyorum ki, bir savaş meydanında mıyız?

Hergün katledilen kadınlar; tecavüze, tacize uğrayan, kesilen biçilen çocuklar; vahşice katledilen hayvanlar; cayır cayır yanan ormanlar; çürümüş insan ilişkileri; kavgasını vurmak kırmak üzerine inşa etmiş insancıklar; birbirini yemekle meşgul siyasetçiler; eğer istediğim olmazda yok ederim diyen kokuşmuş eyleme dökülmüş gerçekler... neler neler...

•Ahmet Hamdi Tanpinar: "Haksızlığı her kabul ediş, daha büyüğünü doğurur." diyor.

Evrensel gerçekler vardır, bütün dünya ülkelerinde geçerli olan gerçekler. Birlik ve beraberlik içinde müşterek paydada buluşturan, başkasının canını yakan, acıtan her olayda tavrımızı, sesimizi belli etmemizi gerektiren gerçekler...

• Malcolm X diyor ki: "İnsan olabilmek için, dünyadaki haklarımızı istemek zorundayız."

Bu hak bizim konuşma hakkımızdır. Sessizlik ile umursamazlık aynı şey değildir. Sessizlik, umursamazlığın sonucudur.

Ve günün sonunda bugün layıkıyla yaşadım demek için, umursayalım, unutmayalım.

*Anekdot: İtalyan yazar, Mario Puzo'nun üçlemesi olan The Godfather (Baba), The Last Don( Son Don), Omerta ( Sessizlik Yasası) kitaplarını tavsiye ediyorum, bir okur olarak.

Keyifli okumalar diliyorum.

Bu yazı toplam 8089 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
M.Bilge Demir Arşivi