OĞUZ TÜRKLERİ (7)

OĞUZ TÜRKLERİ (7)

D) TÜRKMENLERDE ALEVİLİK (KIZILBAŞLIK) , BEKTAŞİLİK İNANCI “Alevi”kavramı, bilim adamlarınca , “Hz. Ali’ye taraftar olma, onun yolundan gitme”...

D) TÜRKMENLERDE ALEVİLİK (KIZILBAŞLIK) , BEKTAŞİLİK İNANCIAlevi”kavramı, bilim adamlarınca , “Hz. Ali’ye taraftar olma, onun yolundan gitme” anlamlarında kullanılmıştır.“ (33) Kızılbaşlık sözü ise, Türkmenlerin milli-itikadi geleneklerince giydikleri Kızıl Börk’den dolayıdır ki,  siyasi olarak Safavi yanlısı, itikadi olarak da Şii anlamında Kızılbaş diye anılması XVI. yüzyılın başlarından itibaren görülmüştür. (34) Alevilik hareketi gerek mensupları, gerekse resmi kaynaklar tarafından “Rafizi”, “Kızılbaş”, “Bektaşi”, “Cami”, “Torlak”, “Işık”, “Kalenderi”, ve “Haydari” gibi farklı isimlerle anılmaktadır. (35) Bugün Anadolu ve Balkanlar’da yaşayan Tahtacı, Çepni, Amucalı, Bedrettinli, Sıraç gibi değişik gruplar genelde Alevi olarak adlandırılırlar. Genel olarak ifade etmek gerekirse Bektaşi sözcüğü de yukarıda değindiğimiz kitleler için kullanılmıştır. Bektaşilik Hacı Bektaş Veli’ye dayanılarak kurulmuştur. Alevilik ve Bektaşiliği birbirinden bağımsız olarak ele almak bugün gelinen noktada tarihsel ve sosyolojik açıdan mümkün görünmemektedir. Prof. Melikoff’a göre: “Alevilik, Bektaşilikten ayrılamaz. İki deyim de aynı olguya, Türk halk İslamlığı olgusuna bağlıdır.”Alevilik ve Bektaşilik, inanç ve ahlak esasları ve edebiyatları bakımından temel olmayan farklılıklar dışında ortaktırlar. (36) Prof. Dr. Faruk Sümer, şu bilgileri vermektedir: “Şi’iliği İran’a getiren unsurda Safavi Devleti’ni kuran ve Kızılbaş adı ile anılan Anadolu Türkleri’dir” (37) Şeyh Cüneyd, Osmanlı Padişahları II. Murad ve kısmen Fatih Sultan Mehmet devirlerinde Anadolu’yu ziyaret ederek, tarikatına pek çok taraftar kazandırmıştır. (38) Bugün genel olarak Alevi olarak adlandırılan kitleler üç dinsel gruba bağlıdırlar:      Ocakzade Dedeler, Çelebiler ve Dedebabalar:      Bu üç grupdan Anadolu’da en fazla etkinliğe ve nüfuza sahip olan Ocakzade Dedeler’dir. Daha sonra Çelebiler gelir. Dedebabaların ise Anadolu’da nüfuzları zayıftır, Balkanlar’da daha etkindirler. (39) Tarafsız araştırmacılara göre Türkiye’de en az 15 milyon Alevi bulunmaktadır. Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki illerde sayıca az olmakla birlikte Türkiye’nin her yerinde Aleviler bulunmaktadırlar. Alevilerin sahip oldukları bu potansiyel onları zaman zaman Türkiye siyasetinin de merkezine yerleştirmektedir. (40) Semah Yüce Tanrı’nın zikredilmesidir. Semahın kaynağı da tıpkı Cem gibi Kırklar Meclisidir. Aleviler, ilk semahın Kırklar Meclisinde dönüldüğüne inanmaktadırlar. Alevilik, Tanrı korkusu yerine sevgisini benimseyen, temelinde insan sevgisi ile hareket eden, Kur’an'ın şeklini değil özünü kabul ettiklerini belirten, amacı ruhsal olgunlaşma olan bir tasavvuf yoludur. Eline, beline ve diline hâkim olmak demektir. (41)   (33) Doç Dr. Ali Yaman, Alevilik ve Kızılbaşlığın Gizli Tarihi, kalipso Yay. İstanbul, 2007, s.20 (34) Nihat Çetinkaya, Kızılbaş Türkler, Kum Saati Yay. İstanbul, 2004, s. 420 (35) Dr. M. Saffet Sarıkaya, Anadolu Aleviliğinin Tarihi Arka Planı, Frida Yay. İstanbul, 2012, s.31 (36) Irene Melikoff, Kırklar’ın Cemi’nde, Çev. Turan Alptekin, demos Yay. İstanbul, 2007, (37) Prof. Dr. Faruk Sümer, Safavi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, TTK Yay. Ankara, 1999, s.1 (38) Walter Hınz, Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, Çev. Tevfik Bıyıklıoğlu, TTK Yay.1992, s.10 (39) Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Alevi Bektaşi Kimliği, Timaş Yay. İstanbul, 1995 (40) Dr. Filiz Kılıç, Horasan’dan Anadolu’ya Alevilik-Bektaşilik, Ankara, 2007 (41) Prof. Dr. Mehmet Eröz, Türkiye’de Alevilik ve Bektaşilik, KB. Yay. Ankara, 1990    

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.