NESİL-KAYA SAK
Efendim bendeniz 2009-2010 ders yılında Amasya'da görev yaparken bir gün Yıldırım Beyazıt Han Hazretlerinin yaptırdığı Sultan Beyazıt Camii'nin şadırvanında...
Efendim bendeniz 2009-2010 ders yılında Amasya'da görev yaparken bir gün Yıldırım Beyazıt Han Hazretlerinin yaptırdığı Sultan Beyazıt Camii'nin şadırvanında abdest alıyordum. Orada cami civarında büyük çınarların altında çay ocaklarına ait küçük masa ve oturaklar vardır. Şadırvana yakın dört kişilik orta yaşlı bir gurup oturmuşlar bir yandan çay içiyorlar bir yandan da mutad olarak hep böyle üç dört kişi bir araya geldiğimizde konuştuğumuz malum bildik mevzular. Nedir bu mevzular?” Ne olacak bu milletin hali? Büyük küçük belli değil, saygı sevgi kalmadı, baba oğula oğul babaya, kardeş kardeşe, kimse kimseye güvenmiyor. Nesil bozuldu zaman çok kötü çok, korkarım gittikçe de kötüye gidiyor, "gibi konuşmalar. Abdestten sonra yanlarına gittim selam verdim ve! -Arkadaşlar özür dilerim istemiyerek de olsa konuşmalarınızı duydum bendeniz kendi çapımda acizane bir eğitim gönüllüsüyüm. Konuştuğunuz mevzular ilgi alanıma girdiği için sizi rahatsız ediyorum tekrar özür dilerim, ama size bir sorum var lütfen samimiyetime inanın dedim. Sağ olsunlar buyur ettiler banada bir çay söylediler ve başladık konuşmaya. -Siz dedim biraz önce dertlendiğiniz mevzulardan gerçekten rahatsız mısınız? -Olmaz olur muyuz elbette rahatsızız dediler. -Peki o zaman dedim ve devam ettim. Hafif bir başınız ağrısa yanınızdakilerden bir Aspirin ister yutarsınız. Aspirini yuttunuz ama ağrınız geçmedi hatta artarak devam etti bu sefer daha tesirli bir ağrı kesici aldınız yine geçmedi ağrının şiddeti gittikçe artıyor baktınız olmuyor bir doktora gittiniz. Gerekli muayeneden sonra doktor sizin beyin tomografinizin çekilmesini istedi. Doktor tomografiyi inceledi ve beyninizde TÜMÖR olduğunu acilen ameliyatla alınması gerektiğini ancak bu ameliyatın hem çok riskli hem de çok pahalı bir ameliyat olduğunu söyledi. Ne yaparsınız? Tahmin ediyorum mali durumu müsait olan hiç düşünmeden bütün mal varlığını harcayıp bir an önce ameliyat olarak bu dertten kurtulmak isteyecektir. Mali durumu müsait olmayan da borçlanarak ve yardımlarla da olsa bu dertten kurtulmak isteyecektir. Şimdi esas soruma geliyorum ; Biz bu hadisat-ı alemden Aspirin tedavisi yetecek kadar mı rahatsızız? Daha keskin bir ağrı kesici tedavisi yetecek kadar mı? Yoksa tüm varlığımızı ortaya koyarak ameliyat olacak kadar mı? Duyduğumuz rahatsızlığın şiddetine göre çare ararız. Aspirin tedavisi çayımızı bitirene kadar ki konuşup dert yanmalarımız kalkıp dağıldığımızda unutmamızdır. Daha tesirli bir ağrı kesici tedavimiz ise konuştuklarımızı zaman zaman hatırlayıp ne yapabilirim'i düşünmemizdir. Sonuncusu olan ameliyat tedavisi ise maddi manevi tüm varlığımızla bozulmaya doğru hızla giden neslimizin kurtuluşuna çalışmak asli işimiz diğer tali işlerimiz ise bu asli işimizin gerçekleşmesinde kullanacağımız araç olmalıdır, diye düşünüyorum. Düşüncemin doğru olduğuna delil olarak da tarihi bir misal vermek istiyorum. Cennet mekan Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri İstanbul'u fethetmeden önce Edirne’de sabah erken tebdil-i kıyafetle esnafı denetlemeye çıkar. Dükkanın birine girer ekmek ister esnaf ekmeği verir parasını ödedikten sonra biraz da peynir ister. Esnaf-Efendi der Allah bereket versin ben sabah siftahımı yaptım mümkünse peyniri de yan komşumdan al da o da siftah etsin.Yan komşudan peyniri alır ayrıca zeytin ister o da aynı sözlerle karşı komşuya gönderir. Çarşının tüm esnafı aynı DIGERGAMLIK la siftah etmiş olur. Sultan Fatih Saray a döner ve Vüzerayı (Vezirler başta olmak üzere saray erkanı) toplar ve şu kısa konuşmayı yapar: -Ben bu milletimle değil Konstantin’iye Dünya bana dar gelir. Dünyayı fethederim. Tarih hangi tarih Can Dostlar? Bin dört yüz elliler biz hangi tarihteyiz? İki bin onlar da aradan kaç sene geçmiş? Yaklaşık Beş yüz altmış sene bana öyle mütedeyyin öyle takva sahibi kaç esnaf gösterebilirsiniz ki -Şu Kırık kalenin tüm parasını ben kazanayım yetmedi Ankara’nınkini de ben kazanayım !.. demesin. Şimdi insan düşünmeden edemiyor. Bu Beş Yüz Altmış senede ne değişti ki biz yüz seksen derece tersine dönerek bu hale geldik. Bu gelişin altındaki sebepler nelerdir? Yüce Yaratıcımız izin verirse haftaya devam edeceğiz inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.