Halis Haktanır

Halis Haktanır

MUSTAFA KEMAL'İN MANEVİ YÖNÜ -4-

MUSTAFA KEMAL'İN MANEVİ YÖNÜ -4-

Atatürk'ün duası "gök kubbe başıma yıkılsın" Atatürk'ün gösterişten uzak sade bir dil anlayışı vardı. Fakat Atatürk'e her insan gibi zaman zaman duygularını dışa vurma ihtiyacını hissederdi. Milli Mücadele'nin en zor anında Afyon Kocatepe'de gün doğumu sonsuz bir sessizlik ve bekleyiş. Mustafa Kemal bir taşın üstünde oturuyor arkasında kolordu komutanı Bekir Sami, Fevzi ve İsmet paşalar. Mustafa Kemal konuşmuyor düşünüyor. Birden gökleri yırtan sessizliği paramparça eden topçu baraj ateşi başlıyor. Kocatepe ara ara ışığa boğuluyor. Mustafa Kemal ayağa kalkıyor, dediklerini kimse duymuyor gibi sesleniyor "Rabbim Yunanlıların kazandığını bana gösterme, bana onlar kazanacaksa şu gök kubbe benim başıma yıkılsın daha iyi. Anacım bize dua et ve gözlerinden pırıl pırıl göz yaşı taneleri".

ATATÜRK'ÜN DİN ÖZGÜRLÜĞÜ

Atatürk'ün dine yakınlığı ve uzaklığını inanç özgürlüğü denince herkesin istediği dini hiçbir baskı altında olmadan kendi hür iradesiyle seçip o dinin yükümlülüklerini her türlü baskıdan uzak ve başkalarını rahatsız etmeden yerine getirebilme hakkı gelmektedir. Bir örnek verelim. Atatürk 1930 yılında Fevzi Çakmak ile birlikte bir yurt gezisine çıkmıştır yolculuk sırasında yüksek rütbeli subaylardan birinin namaz kıldığını gören bir milletvekili bu durumu gizlice Atatürk'e iletmiştir. Atatürk, namaz kılmayı kendince suç gören milletvekilinin davranışını çok yadırgamış, milletvekilini ağır bir dille azarlamış ve ibadet etmenin, namaz kılmanın son derece doğal bir davranış olduğunu belirtmiştir. Kısaca Atatürk vicdan hürriyeti, her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak mensubu olduğu bir dinin icaplarını yapmak veya yaptırmak hak ve hürriyetine maliktir demektedir.

NAMAZ KIL, AMA RESİMDE YAP HEYKELDE.

Atatürk'ün dindarlara ve ibadet hürriyetine bakışı ve kafasındaki dindar fikri imajının nasıl olduğunu göstermesi bakımından Münür Hayri'nin naklettiği bir anı bize ışık tutacak niteliktedir. Bir gün Necip Ali Mustafa Kemale "Efendim Münür Hayri namaz kılar" dedi. En yakın dostlarım beni bu şekilde takdim ettiğini gören beni sevmeyenler şimdi kovulacağımı zannederek gülüştüler. Atatürk ile aramızda şu konuşma geçti. Atatür sahi mi? Evet paşam. Niçin namaz kılıyorsun? Namaz kılınca içinde bir sükun bir huzur hissediyorum paşam dedi. Atatürk demin gülenlere döndü. Batmak üzere olan bir gemide bulunsanız derhâl yetiş gazi demezsiniz Allah dersiniz bundan tabi ne olabilir?. Sonra bana döndü dünyadaki işlerine zarar getirmemek kaydi ile namazınıda kıl ibadetinide yap ama heykelde yap resimde.

ATATÜRK DÖNEMİNDE NAMAZ KILAN MEMURLAR

Atatürk'ün ibadet,inanç özgürlüğüne verdiği önemin en açık göstergesi,Atanın çevresinde bulunan memurlar ve önemli kişiler arasında oldukça dindar beş vakit namazlarını geçirmeyen kişilerin olmasıydı. Atatürk hiçbir zaman bu kişileri dindarlıklarından dolayı küçümsememiş onlara herhangibir baskı yapmamıştır. Hatta zaman zaman namaz kılanları takdir etmiştir. Atatürk döneminin canlı şahitlerinden Ercüment Demirer Atatürk döneminde namaz kılan memurların işten atıldığı şeklindeki ifadelerin yalan ve iftira olduğunu belirtip şunları söylemektedir. Ordunun başı olan rahmetli Fevzi Çakmak, yardımcısı Orgeneral Asım Gündüz namaz kılarlardı. Atatürk devrinde T.B.M.M başkanı olan Abdulhalik Renda cuma namazlarını Hacı Bayramda kılarlardı.

ATATÜRK NAMAZ SURELERİ ÜZERİNDE ÇALIŞMIŞTI

Atatürk ömrünün son zamanlarında yeniden ruh dünyasına yönelmiş ve manevi değerlerle İslam Dininin inanç ve ibadet ilkeleriyle ilgilenmeye başlamıştır. 1935 ve 1936 yılları yaz ayları tatil günlerini Yalovada İslam Dini üzerinde incelemelere ayırmıştı. Ahmet Fuat Bulca kendisinin ve Nuri Conker'in Atatürk'ün İslam Dini ile ilgili çalışmalarını doğal karşıladıklarını oysa Atatürk'ün bu dini yönünü bilmeyenlerin onun dinle ilgilenmesine oldukça şaşırdıklarını ifade etmektedir. Atatürk ömrünün son dönemlerinde bazı din adamlarıyla bir araya gelmiş namaz sureleri ile ilgilenmiştir. Kısa bir örnek ile bu konuya son veriyorum. Atatürk'ün şifasız hastalığı teşhis edilmiş mümkün olduğunca uzun ve huzur içinde yaşamanın tıp zorunluğu olarak önüne konulduğu zaman namaz sureleri üzerinde bilgi almak için termalde misafiri (daha sonra Diyanet İşleri Başkanı olan) Profesör Ahmet Hamdi Aksekili ve Hafız Ali Rıza Sağmanı göstererek (şimdi bana şifa ve huzur getirenlerle beraberim demişti).

BİR İDDİA ATATÜRK'ÜN SON MESAJI

Bazı araştırmacılar Atatürk'ün son günlerinde insabları islam dinine çağıran bir mesaj yayınladığını iddia etmektedirler. 1979 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi yayınlarında "Urduca Yayınlarda Atatürk" isimli bir eser neşredilmiş. Eset Nedim Senbai tarafında Urduca olarak yazılmış ve Profesör Doktor Hanif Faruk tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Eserin neşir tarihinde üniversitenin rektörğ olan Profesör Doktor Oğuz Erol da bir kaç söz ile eseri takdim etmişlerdir. Daha uzun ifadeler kaynak kitapta mevcuttur. Ben burada " Atatürk'ün son mesajı" başlığı altındaki bölümü aktarıcağım. Paşa diyor ki bütün dünya Müslümanları Allahın son Peygamberi Hz. Muhammedin (s.a.v) gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Mislümanlar Hz.Muhammedi örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli. İslamiyet'in hükümlerini oldupu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilir. Nedim Sembai bu mesajın Atatürk tarafından bütün dünyaya açıkladığını belirtmektedir. Ve bu konuyu uzatmıyorum uzatacak olursam sayfalara sığmaz

ATATÜRK'ÜN SON SÖZÜ ALEYKÜMSELAM

Atatürk Milli Mücadele sonrasında İslami bir ünvan olan Gazi ünvanını almış ve bu ünvanı ömrünün sonuna kadarda gururla taşımıştır. "Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olucaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır". Diyerek dünya hayatının gençliğini asla unutmayan ve ölüm gerçeğine hep hazır olan Gazi Mustafa Kemal 10 Kasım 1938 de son nefesini verip hayata gözlerini kapadı. Atatürk'ün vefatına şahit olan Hasan Rıza Soyak son bir kaç saatte olanları son dakikaları şöyle anlatmaktadır. Herhalde iyi göremiyordu ki bana saati sordu saat kaç dedi. Yedi efendim dedim. Aynı soruyu bir iki defa tekrar etti aynı cevabı verdim. Konuşmalarımız yavaş yavaş anlaşılmıyordu artık söyleneni anlamıyordu. Dilini uzat dediğimiz halde içeriye çekmişti. Başını biraz sağa çevirerek doktor İrdelep'e dikkatle baktı ve Aleykümselam dedi. Son sözü bu oldu. Kıymetli okuyucularım bu araştırmayı yapan SARI PAŞA İNSAN ATATÜRK yazarı Doktor Ali Güler eserinden derlenmiştir. Amacım Gazi Mustafa Kemal Paşaya yakıştırılan ve Milli kahramanımıza ağıza alınmayacak sözlerle saldıranların yarın Allah'ın huzuruna varacaklarını unutmasınlar. Oradaki terazi iyi tartar. Bu ezanların, bu bayrağın, bu vatanın son kere oluş sebebi bizleri biraz düşündürsün ona göre teraziyi Allah’ın elinden almaya kalkmasınlar. Allah rahmet eylesin

Bu yazı toplam 21161 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Halis Haktanır Arşivi