Ahmet Polat

Ahmet Polat

Muhasebe

Muhasebe

1839 Tanzimat Fermanı ile başlayan Batılılaşma maceramız, Cumhuriyet’in ilanıyla daha da hızlandı. Kılık-kıyafet, harf inkılabı gibi kültür ve medeniyetimize yönelik köklü değişikliklerin yanı sıra, tatil günleri ve miladi (güneş) takvime geçilmesi de bunun yansımalarıdır.

Biz Müslümanlar, hicri (ay) takvime göre hayatımızı planlar. Ülkemiz, Tanzimat ile birlikte rûmî takvime, Cumhuriyet’in ilanına müteakip 26 Aralık 1925’te çıkarılan 698 sayılı kanunla miladi takvime geçmiştir. Takvimimiz her ne kadar değişse de dini bayramlar, hicri takvime göre idrak edildiğinden bu takvimi de göz önünde bulunduruyoruz. Buradan hareketle, her bir Müslüman evladının, hicri takvimdeki ayların isimlerini ve inceliklerini bilmesi önemlidir.

Miladi takvimin hayatımıza girmesiyle birlikte yeni adetler edindik. Bu adetlerden biri de yılbaşı kutlamalarıdır.

6 Şubat 2023 Pazartesi günü, tüm Türkiye’yi derinden sarsan Asrın Felaketi depremde -enkaz altında- kaybettiğimiz Kültür ve Fikir Adamı Ahmet Doğan İLBEY; 1929 itibariyle farklı isimler adı altında başlayan yılbaşı kutlamalarının tarihi serencamı hakkında hemen hemen her sene Yenigün Gazetesindeki köşesinde paylaşırdı. Dolayısıyla konu hakkında teferruatlı bilgi isteyen okurlarımız, merhumun yazılarını internetten arayıp bulabilirler.

Yılbaşı’nın kutlanmasıyla ilgili, gerek sosyal medyada gerekse (fıkhen) ilahiyat sahasında pek çok tartışmalar; her sene yaşandığı gibi bu sene de gündemdeki yerini almaya başladı. Şu hâlde bize düşen; bahsedilen tartışmaları dillendirmek veya büyütmek yerine meseleyi farklı bakış açısıyla ele almaktır.

Devlet ve şirketler, mali yıl biterken artı ve eksi hanelerini ortaya çıkarma adına mali bilanço hazırlayıp sonraki sene için de bütçe planlaması yapıyorsa, “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin!” nasihati de bizim için yol haritası şeklinde algılanmalıdır.

Senenin bitmesi, bir takvimin bitirilip yerine diğerinin konulmasından ibarettir ki, ölüm ve hesaba biraz daha yaklaştığımızın nişanıdır.

Görsel ve basılı yayınlarda, şaşalı kredi/banka, piyango, tatil ve büyük mağaza zincirlerinin reklamları dikkat çekmektedir. Bunların her biri, hazırı tüketme, rahat hayat, harama teşvik kabilindendir, kültürümüzle taban tabana zıttır.

Bir Müslüman, meşru ölçüler çerçevesinde elbette hediyeleşir, sevdikleriyle vakit geçirir, kaynaşır. Fakat kendi örf ve ananemizi merkeze almadan icra edilen her bir uygulama, bizi köklerimizden ve imanımızdan ayırma tehlikesini de beraberinde getirmektedir.

Kültür ve medeniyetin devamı, o kültüre mensup olanların gelenek ve hayat tarzı adına tevarüs ettikleri her bir mirası, sonraki nesillere aktarmalarına bağlıdır. Dolayısıyla bizim köklerimizde bulunmayan, tüketime, günaha/isyana, özentiye sevk eden her türlü tutum ve davranış, geçmişimizle irtibatı koparan ve (deyim yerindeyse) ebter bir tohumun zuhur etmesine sebep olacaktır.

Hulasa, yeni yıl, ahirete biraz daha yaklaşmak, geçmişin muhasebesi yapmak, “iki günü eşit olan aldanmıştır” nebevî öğretisi doğrultusunda hep ileriye gitmek demektir; boş ve faydasız şeylerle uğraşarak günah, israf ve isyanı tetiklemek değildir.

1 Ocak Çarşamba günü itibariyle, mübarek Ramazan’ın habercisi Recep ayını idrak edeceğiz. Hz. Allah hakkıyla yararlanmayı nasip etsin. Âmin.

Bu yazı toplam 1612 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Polat Arşivi