MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ’NİN MİLLİYETÇİLİĞİNDEN RAHATSIZ OLANLAR
Milliyetçi Hareket Partisinin varlığı, 1900’lü yılların başına uzanır. Avrupa sanayi alanında ilerlemiştir. Başta petrol olmak üzere çeşitli madenlerden...
Milliyetçi Hareket Partisinin varlığı, 1900’lü yılların başına uzanır. Avrupa sanayi alanında ilerlemiştir. Başta petrol olmak üzere çeşitli madenlerden elde edilen hammaddelere ihtiyaçları vardır. Avrupa’nın ihtiyacı olan tüm maddeler Osmanlı topraklarında vardır. Osmanlı 22 milyon km topraklar üzerinde kuruludur. Osmanlı’nın yıkılması şarttır. Avrupalılar Osmanlı topraklarına sahip olmalıdır. Bu amaçla oyun oynamaya başlamışlardır.
Avrupalılar savaş yaparak, Osmanlı’nın hakkından gelemiyor. Çaresi nedir? Osmanlı halklarından olan azınlıkları harekete geçirmek ve onlara küçük devletler kurdurarak amaçlarına ulaşmaktır. Bunu başarıyorlar. Osmanlı toprakları üzerinde 49 devlet kurduruyorlar. Burada şunu hatırlamak gerekir. Dönemin Osmanlı aydınları, gidişin Osmanlı hayrına olmadığını görüyorlar. Azınlıkların milliyetçilik ülküsü üzerinden hareket ettiklerini biliyorlar. Osmanlı da böyle bir oluşum yoktur. Osmanlı’da milliyetçilik yoktur. Osmanlıcılık vardır. Bu da Osmanlı İmparatorluğu’nu ayakta tutmaya yetmemektedir.
İşte tam bu noktada Milliyetçi Hareket Partisi’nin MİLLİYETÇİLİK ilkesi ortaya çıkmıştır. Türklerin özgürlüğünü, bağımsızlığını, ilerlemesini sağlamak ve Misakı Millî sınırlarımız korumak olarak kendini göstermiştir. Bu uzun ince bir yoldur. Milliyetçiler, TÜRK OCAKLARI DERNEĞİ, 1908’de TÜRK DERNEĞİ, 1911’de TÜRK YURDU CEMİYETİ, 1912’de TÜRK OCAĞI olarak ortaya çıkmıştır. TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ tarihteki yerini almıştır.
Bu hareketin bir ikinci ayağı daha vardır. İttihat Terakki’den, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne, Halk Fırkası’na, Cumhuriyetçi Halk Fırkası’na, Cumhuriyet Halk Partisi’ne uzanan bir yoldur. Bu yol da ULUSALCI BİR YOLDUR. Milliyetçiliği de içinde barındırır. Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Devrimcilik, Laiklik, ilkeleridir. 12 Eylül hukuku CHP’ye yasaklar getirmiş. Halkçı parti (HP), Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP), Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) ve Kafa karıştırıcı DSP ve yine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin Kurucusu olarak Atatürk’ten İnönü’ye, Ecevit’e, Erdal İnönü’ye, Baykal’a ve Kılıçdaroğlu’na uzanan bir yoldur.
MHP’ye gelince, Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Mehmet emin Yurdakul, Hamdullah Suphi Tanrıöver’den, Osman Turan’a, Alpaslan Türkeş’ten Devlet Bahçeli’ye uzanan bir yol daha vardır. Bu yol çağdaşlaşmanın, bilimsel düşüncenin, Türk aydınlanmasının bayraktarlığını yaparak Milliyetçilik fikri ortaya çıkmıştır. İlerleyen zaman içinde 1948’de MİLLET PARTİSİ, fahri başkanı olarak FEVZİ ÇAKMAK’IN VE OSMAN BÖLÜKBAŞI’NIN genel başkanlığında kurulmasıyla, siyasi partiler alanında yerini almıştır.
Daha sonra Partinin adı, CUMHURİYETÇİ MİLLET PARTİSİ, daha sonra TÜRKİYE KÖYLÜ PARTİSİ, daha sonra CUMHURİYETÇİ KÖYLÜ MİLLET PARTİSİ adını almış. 1961 seçimlerinde % 14 oy alarak üçüncü parti olmuştur. 1965 ‘e gelindiğinde ALPASLAN TÜRKEŞ partiye katılmış. Osman Bölükbaşı genel başkanlıktan ayrılmış. Yerine ALPASLAN TÜRKEŞ genel başkan olmuştur. Parti 1969 yılında partinin adı MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ olmuştur. Bu dönemde MİLLİYETÇİLİK ülküsü yanında İSLAMCILIĞI da alarak yoluna devam etmektedir.
Şunu da anlatmak gerekir. 1960 ihtilaliyle birlikte ülkede, sosyal demokrasi, solculuk, kominizim alanında faaliyetler görülmeye başlanmış. Sermaye bu hareketlere karşı, ÜLKÜ OCAKLARINI ortaya çıkarmış. 1980 yılına kadar ÜLKÜ OCAKLARINI kendi amaçları doğrultusunda, sermayenin silahlı gücü olarak kullanmış. İşi bitince de kenara itmiştir. Günümüzde ÜLKÜ OCAKLARI dernekler statüsünde faaliyetlerini sürdürmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi, Alpaslan Türkeş ile varlığını, Türkeş’in ölümüne kadar sürdürmüştür. 1997 yılında Alpaslan Türkeş’in ölümü sonrasında DEVLET BAHÇELİ, MHP’nin genel başkanı olmuştur. Ülkücüleri silahlı eylemlerden uzaklaştırmıştır. Çete, mafya, ihale takipçiliği gibi kirli işlerden uzaklaştırmıştır. Partiyi asli görevi olan MİLLİYETÇİLİK VE İSLAMCILIK ülküsü içerisine çekmiştir. Tam bir DEVLET ADAMI olarak partisini yönetmektedir. Görev süresi içerisinde DEVLET BAHÇELİ’NİN yanlışları yok mu? Vardır. 80 milletvekili seçtirmiş bir genel başkan olarak, koalisyon hükümeti kurmamış. Sonrasında yapılan genel seçimlerde milletvekili sayısını 40 a düşürmüş. Yanlış yapmıştır.
Öyle de olsa, MHP’nin 1911’lere dayanan bir geçmişi vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda harcı vardır. Türkiye’nin dün olduğu gibi bu gün de MHP’ye ihtiyacı vardır. DEVLET BAHÇELİ devlet adamıdır. Devletin kendisine ve partisine ne zaman bir ihtiyaç doğsa, her türlü riski göze alarak, devletinin yanında yer almaktadır. PKK KONUSUNDA kesin tavrını koymuştur. Bölücü terörün bir tek kişisi kalmayıncaya kadar mücadelenin sürdürülmesine destek vermektedir.
Bir başka konu dokunulmazlıklardır. DEVLET BAHÇELİ dokunulmazlıklar konusunda da DEVLET ADAMI olarak görevinin bilincinde olarak, dokunulmazlıların kaldırılmasına tereddüt etmeden destek vermiştir. DEVLET BAHÇELİ’NİN bu tutumundan rahatsız olan içte ve dışta MİLLİYETÇİLİKTEN, İSLAMCILIKTAN VE DEVLETÇİLİKTEN rahatsız olan çevreler vardır.
Genel seçimlerde DEVLET BAHÇELİ’NİN başarısızlığını bahane ederek MHP’nin yaralanmasına, yıpratılmasına, kamuoyu önünde küçük düşürülmesine aldırış etmeden saldırılar başlatıldı. KASET OPERASYONLARIYLA MHP YIPRATILMAK İSTENMİŞTİR. Bu yetmemiş, şimdi de dört koldan saldırmaktalar.
İmza toplamalar, olağanüstü kurultay istemeler, mahkemelere başvurular, kayyum heyeti atamalar, yok tüzük kurultayı, yok seçimli kurultayı senaryoları devam ediyor. Muhaliflerin devlet umurlarında değil. Parti umurlarında değil. Partinin ve DEVLET BAHÇELİ’NİN dik duruşunu kırmak için harekete geçirildiler. Altı aya yakın alıyorlar- veriyorlar. De
ğirmenin suyu nereden geliyor? Bu çalışmalar için gerekli kaynak nereden ve kimlerden sağlanıyor?
Size söyleyim. Özgürlüğün ve bağımsızlığın sağlanabilmesi, insanların, örgütlerin, ülkelerin öz kaynaklarının kendisine ait olması gerekir. Eğer kendi öz kaynağın yoksa ve tüm harcamalarını birileri içerden ve dışarıdan sağlıyorsa, bunun bir başka amacı olması gerekir.
Kimse kimseye karşılıksız bir destekte bulunmaz. Sende kendi geleceğini görmezse, sana yardım etmez. Zaman içerisinde özlediğin başarıyı elde etsen bile, seni destekleyen maddici ve manevici taraflar, seni serbest bırakmaz. Seni kendi emelleri peşinde koşturmaktan geri durmaz. Bu durumun sonunda özgürlükçü ve bağımsız bir MHP olmaz. Düşman kutupların kurgulandığı, geleceği aydınlık bir MHP olmaz.
Bu oyunun içine düşen kim olursa olsun partisini, bulunduğu noktadan bir adım ileriye taşıyamaz. Haydi neyse DEVLET BAHÇELİ’YE rakip adayların kişilikleri üzerine yorum yapmayım. Ancak şunu söyleyim. Muhalefettekiler yaptıklarıyla kalacaklar. Partiye verdikleri zararlarla ortada kalacaklar. Oysa MHP’lilik davası koltuk sevdalısı olmak değildir. 1911’den ortaya koyduğu ruhu, Kurtuluş Savaşı’ndan aldığı ruhu yaşatma davasıdır. DEVLET BAHÇELİ İLE SAVAŞMAK AKIL KÂRI DEĞİLDİR. 10 Temmuz tarihi, MHP için kurultay tarihidir. Sonucu hep birlikte göreceğiz.
Olayların akışını enerji politikaları üzerinden de açıklayım. Petrolde sona gelindi. Bundan böyle TORYUM, URANYUM VE BORAKS, enerji kaynakları olarak dünyanın gündemine sokulmuştur. Bu kaynaklar % 80’ler seviyesinde Türkiye’mizdedir. Rakama dikkat edin. Bin yıl dünyayı besleyecek rezervlere sahip bir zenginliğimiz vardır.
Şimdi de bu kaynaklarımızı ele geçirmek istemektedirler. Balkan Savaşlarıyla, Birinci Dünya Savaşıyla Osmanlıyı dağıtan, petrollerine el koyan BATI’LI DEVLETLER, şimdi de Ermenistan, Kürdistan ve İsrail ayağıyla bir kere daha Türkiye’yi bölmek ve parçalamak sevdasındadırlar. Irak’ta, Filistin’de, Suriye’de, Mısır’da, Libya’da, Tunus’ta sürdürülen mücadelenin özünde Türkiye’deki TORYUM, URANYUM, BORAKS kaynaklarımız vardır.
Bu nedenlerle MHP ve CHP’yi güçsüz düşürmeye çalışmaktadırlar. Oysa bu bölünmeye ve parçalanmaya engel olacak, TORYUM, URANYUM VE BORAKS kaynaklarımızı koruyacak güç, MHP ve CHP’nin varlığıdır. BATILI DEVLETLER, bu partileri güçsüzleştirme peşindedir. Ne yazık ki bu oyunu hem MHP kadrolarında, hem de CHP kadrolarında göremeyenler vardır. Partilerinin birliğini ve bütünlüğünü bozmaya çalışanlar vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.