Meslek örgütlerinden "Kot Kumlama" yasağına destek
Meslek örgütleri, Sağlık Bakanlığının kot taşlama işinde ''kumlamayı yasaklayan'' kararını desteklediklerini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın...
Meslek örgütleri, Sağlık Bakanlığının kot taşlama işinde ''kumlamayı yasaklayan'' kararını desteklediklerini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın da benzer şekilde insiyatif alması gerektiğini bildirdi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Metin Akgün, Türk Toraks Derneği Silikozis Önleme Girişim Gurubu adına yaptığı açıklamada, son yıllarda kotlara eskimiş, ağarmış görünümü vermek için uygulanan kumlama (kuvars tozu püskürtme) yönteminde çalışanların, tedavisi mümkün olmayan ve ölümle sonuçlanan ''slikozis'' hastalığına yakalanmalarının ''kaçınılmaz'' olduğunu söyledi. Kotlara kumlama yapılırken yüksek oranda ''silika'' içeren ''kuvars kristallerinin'' kullanılması sonucu, çalışanların akciğerlerinde slikozis hastalığının geliştiğini anlatan Akgün, slikozisin en sık görülen meslek hastalığı olduğunu, özellikle döküm ve metal eşya iş kolunda boya artıkları ile çapakların giderilmesi ve diş teknisyenliği yapanlarda görüldüğüne dikkati çekti. ''SAĞLIK BAKANLIĞI GÖREVİNİ YAPTI'' Akgün, kot kumlama işleminin, yurt dışında birçok ülkede yasak olduğunu hatırlatarak, ''Avrupa'da 1949'dan bu yana, ABD'de de bir çok eyalette yüzde 1'den fazla silika içeren materyal ile kumluma yapılması yasak. Ülkemizde, kot kumlama işinde yüzde 80-90 kuvars içeren elenmiş deniz kumuyla kumlama yapıldığını göz önüne alırsak, ne kadar ciddi bir problemle karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılabilir'' diye konuştu. Türk Toraks Derneği'nin birkaç yıldır sorunu gündeme getirmek için çalışmalar yaptığını anlatan Akgün, şunları kaydetti: ''Şimdiye kadar yetkili kurumlardan sorunun çözümüne yönelik ciddi adımlar atılmamıştı. İlk kez Sağlık Bakanlığı, kot taşlama işinde 'kumlamayı yasaklayan' kararı alarak önemli bir adım atmış oldu. Bu olumlu bir gelişme. Sağlık Bakanlığı görevini yaptı. Zararın burasından bile dönmek önemli bir kazanım. Karar sevindirici olmasına rağmen, gözden kaçırılmaması gereken önemli problemler bulunmaktır. Kararın, uygulamada da başarı sağlayabilmesi için sorunlar aynı kararlılıkla çözümlenmelidir. Bunun içinde diğer ilgili Bakanlıklar da devreye girmeli ve üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.'' ''YASAK KAPSAMI GENİŞLETİLMELİ'' Akgün, sigarada olduğu gibi yasağın uygulanabilirliğinin sağlanabilmesi için bizzat takip ve sıkı denetim yapılması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti: ''Yasak kapsamı, diş protez, cam fabrikaları, oto boyama gibi kumlama yapılan benzer tüm iş yerlerini de içine alacak şekilde genişletilmelidir. Bu konunun en önemli muhatabı Çalışma Bakanlığı olup, ilgili Bakanlığın da Sağlık Bakanlığı'na benzer şekilde inisiyatif alması gerekmektedir. Kot kumlama işi kayıt dışı çalışan bir sektör olduğu için, bu sektörde çalışan işçilerin çoğunun sosyal güvencesi bulunmamaktadır. Bu sorun, ortaya çıkan yüzlerce hasta ve onlarca ölüm nedeniyle aynı zamanda önemli bir sosyal problem olarak çözüm beklemektedir. İşçilerin çoğu, sağlık giderlerini bile karşılayamamakta, eşleri ve çocukları için bir şey yapamamanın çaresizliği içerisinde ölümü beklemektedirler. Bir süredir bu konuda yasal yollardan hak mücadelesi başlatılmış olmasına rağmen, daha bir yıl geçmeden çalışanların bir kısmı yaşamını yitirdi. Hukuksal sürecin yavaş işlemesi nedeniyle birçok çalışanın dava sonuçlarını göremeden hayatını kaybetmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Dolayısıyla, hükümetin bu süreci hızlandırmak için gecikmeksizin bir çözüm bulması gerekmektedir.'' ''TANIYI ALAN HERKESİN MESLEK HASTASI OLDUĞUNU KABUL EDİLMELİ'' Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Aytuğ Balcıoğlu da ''Devlet, silikozis hastalığının meslek dışı bir etkilenmeyle gerçekleşmesi söz konusu olmadığından, bu tanıyı alan herkesin meslek hastası olduğunu kabul edip, bugün varlığını kanıtlamanın çoğunlukla olanaksız olduğu 'merdiven altı atölyeler' olarak tabir edilen iş yerlerinde çalışıldığını kanıtlama zorunluluğunu aramadan tanzim ve tedavi sürecini işletmelidir'' diye konuştu. ''Mülki amirler ve yerel yönetimlerin de bölgelerindeki kaçak iş yerlerini en kısa sürede tespit edip kapatması'' gerektiğini ifade eden Balcıoğlu, şöyle devam etti: ''Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bugüne kadar bu işte kayıt dışı çalışmış ve mağdur olmuş binlerce işçinin sosyal güvenlik haklarını geriye dönük sağlamalıdır. Adalet Bakanlığı, mağdur işçilerin yargı harçlarından muaf olması için 'adli müzaheret' kararı çıkarmalıdır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bu konuda sorumluluğu olan kamu görevlileri hakkında davaların yürüyebilmesi için, adli soruşturmalara izin vermelidir.'' Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Başkanı ve Uluslararası Bilimsel Komite Üyesi Prof. Dr. Hilal Özcebe ise Sağlık Bakanlığı'nın kararının, bu tür işlerde çalışanların sağlığının korunması bakımından yararlı bir adım olduğunu belirterek, ''Bununla birlikte kararın uygulanması konusunda gerekli titizliğin gösterilmesi de önemlidir'' diye konuştu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından yapılan açıklamada, meslek hastalıkları hastanelerinde bu kişilerin meslek hastalığına yakalandığının tespiti üzerine sigortalılık süresine ve prim gün sayısı şartına bakılmaksızın sürekli iş göremez aylığının bağlandığı bildirilmişti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.