Kur’an-ı Anlama
Geçtiğimiz eğitim öğretim döneminde, Strazburg Açık Öğretim Yunus Emre İmam-Hatip Lisesinde, Arapça ve Tefsir derslerine (örgün) girdik. Mezun olan erkek öğrencilerimiz ki, bunlar; her biri meslek sahibi, belli yaşa gelmiş, sırf Allah’ın dinini öğrenip daha iyi yaşama gayesiyle, bizden derslerin devamını istediler. Uzun istişareler sonucunda, “DİTİB Strasbourg Akademi” çatısı altında, 30 hafta boyunca, haftada iki saat ders yapmayı kararlaştırdık: Birinci saatte, Kur’an-ı Kerim’in her bir cüzünü, ana hatlarıyla, ikinci saatte ise öğrenciler tarafından belirlenen güncel fıkhî meseleleri temellendirerek işlemeye çalışıyoruz.
Tefsir derslerinde işlediğimiz konuların hem geniş kitlelere uluşması hem de istifadeye medar olması açısından, derste anlattıklarımızı bu köşede derleyip ders notu haline getirilmesini hedefledik.
Her bir cüzün, direk ana hatlarıyla fotoğrafını çekmeden evvel, Kur’an hakkında kapsamlı malumat sunmak yerinde olacaktır. Dolayısıyla okumalar yapılırken şu hususlara dikkat edildiği takdirde, istifade oranı o derece artacaktır.
Hasan Basri ÇANTAY’ın 3 ciltlik meal/tefsir çalışmasını, hemen en başa yazmak gerekir. Cumhuriyet tarihinden günümüze kadar yapılan meal/tefsir çalışmaları içeresinde ayrı bir yeri vardır. Anlayabilenler için orijinal (sadeleştirilmemiş) hali tavsiye edilir. Merhum ÇANTAY, 1950’lerde, bu eserin ilk defa basılmasına mali kaynak bulabilmek için evini satmıştır. Bu samimiyet, herhalde eseri anlatmaya yeter.
Tedriç: Diğer kutsal kitaplar, toptan tek seferde inmiştir. Kur’an, ötekilerine nazarla, Hz. Peygamber’in 23 senelik nübüvvet döneminde, peyderpey inmiştir. Bu da vahiy ortamında hayatını sürdüren Müslümanların, hükümleri sindire sindire içselleştirip tatbik etmelerini sağlamıştır. İçkinin haram kılınması gibi, sonra inen ayetin, önceden inen ayetin hükmünü kaldırması (nesih diye tabir edilir) tedrîcîliğe en güzel örnektir.
Tevkîfî: Kur’an-ı Kerim’deki sûrelerin sıralanışı tevkîfîdir ki, her sene Ramazan ayında, Cebrail (as) ile Hz. Peygamber (sas) arasında, ayet ve surelerin, yerlerinin belirlenmesine denir. Şu hâlde, tevkîfî ve nüzül sırasına göre iki türlü ayet ve surelerin dizilişi mevcuttur.
Ayet ve sureler arasında bağlantı (anlam bütünlüğü) vardır. Nitekim bazı tefsir çalışmaları bu bağlantılara temas eder.
Mekke’de inen surelere Mekkî, Medine’de (hicret sonrası) inen surelere de Medenî denir. Bu tasnif, Kur’an’ın daha iyi anlaşılmasına yardımcı olur. Mekkî ayet ve sureler, Allah’ın varlığı ve birliği, öldükten sonraki hayata vurgu gibi itikat konularını içerirken; Medenî ayet ve sureler ise sosyal hayat, ibadet, aile hukuk, miras gibi bahisleri etraflıca işler.
Kur’an, evrenseldir, bütün insanlığa ve tüm zamanlara hitap eder, önceki semavi kitapların hükümlerini de içinde barındırır.
Anlaşılmasında Sünnet’in rolü büyüktür. Şöyle ki, namaz, oruç, hac ve zekât gibi konularda Peygamber Efendimizin uygulamaları, ayetleri açıklayıcı niteliktedir. Ancak miras, nikâh ve talak gibi hususlarda da ayrıntılı bilgi verir. Başka bir ifadeyle, bazı ayetler izaha muhtaç (icmalî) iken; bazıları da detaylıca (tafsîlî) anlatılır. İzahat ise Efendimiz tarafından sözlü ya da uygulamalı olarak gösterilmiştir.
Devletlerarası hukuk, savaş hukuku, insanın yaratılışı, zaman kavramı, fıtrat, yeryüzünde her şeyin (matematik formülleri gibi) nizam-intizam ve bir denge üzerine kurulduğu işlenir.
Düşünmeye, araştırmaya, sorgulamaya, akletmeye, muhasebe yapmaya, yeryüzünde iyiliği egemen kılmaya teşvik eder. Tembelliği, kötülüğü, bozgunculuk yapmayı, adaletsizliği, istismarı ve riya gibi çirkin fiilleri de yasaklar.
Yeminler, kıssalar, -cennet ve cehennem gibi birbirine zıt- ikili örnekler, metaforlar ve deyimlerin kullanılması gibi kendine has üslubu vardır.
Arapçadaki lehçe farklılıklarından mütevellit, belirli kaidelerle farklı okunması (kıraat), fonetik anlamda insanın ruhunu etkileyici özelliğe sahiptir.
Ayet ve surelerin indiği ortamda, edebiyat, (deyim yerindeyse) moda olduğu için edebi nükteler (belağat ve fesahat) taşımaktadır.
Bugün elimize aldığımız Kur’an-ı Kerim’in; harekelenmesi, “Secâvent” diye bilinen durak işaretlerinin konulması ve yazı karakterlerinin gelişerek değişkenlik göstermesi ihtiyaca binaen ve sonraki dönemlerde gerçekleşmiştir.
Anlam verirken ayetler arası bağlam ve konu ile ilgili diğer ayetlerle birlikte değerlendirilir, tek başına bağlamından koparıldığında istenilen yere çekilebilir.
Bu girizgahtan sonra önümüzdeki yazıdan itibaren cüzlerin genel fotoğrafını çekmeye çalışacağız inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.