“Kırşehirli olsun da çamurdan olsun!”

“Kırşehirli olsun da çamurdan olsun!”

KIRŞEHİR AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ’NDE BİLİM ADAMI ve REKTÖR OLMAK “Kırşehirli olsun da çamurdan olsun!”       Gazetemiz Anadolu’nun kuruluşunun...

KIRŞEHİR AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ’NDE BİLİM ADAMI ve REKTÖR OLMAK

“Kırşehirli olsun da çamurdan olsun!”

      Gazetemiz Anadolu’nun kuruluşunun 31. yılı nedeniyle kuruculardan Ali Çetin, Genel Yayın Müdürümüz İbrahim Gökdemir, Gazetemiz çalışanlarından Leyla Kızılırmak, Kırşehir Temsilcisi Duygu Borhan ile yazar olarak bendeniz geçtiğimiz Salı günü Kırşehir’de bir dizi nezaket ziyareti gerçekleştirdik. Randevular önceden alındığı için, belirlenen saatte kapılar ardına kadar açıldı.Saat 13 deki ilk ziyaretimizi Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr.S. Kudret Saylam beyefendiye yaptık. Rektör Sayın Saylam; her zaman ki gibi -tabirimi lütfen mazûr görün: nev’î şahsına münhasır- ‘babacan ve  beyefendi’ tavrıyla bizleri karşıladı. Mucurlu olduğum için olsa gerek -tabir caizse- beni ‘Başköşe’ye buyur ettiler. Mutlu oldum. Doğrusu: Kendi içimizden birisinin böylesine güzîde güzel özelliği ve ağır sorumluluğu  olan bir makama gelmesi, inanın en çok beni duygulandırıp, sevindirdi. Zira, konuşmalarımız resmiyetin dışına taştı, yani muhabbete dönüştü; dersem, asla abartmıyorum. Mucur’un İlçe oluşunun 100. Yılı nedeniyle Bizim Gazete’de o gün yayımlanan ‘Mucur’ başlıklı yazımı bir Mucurlu olarak gayet dikkatli okuduğuna tanık olduk. Zira Sayın Rektör: ‘Mucur’un her şeyini yazmışsın,  ama başarılara imza atan Mucur Meslek Yüksek okulu’ndan bahsetmemişsin” diyerek, bana sitem etti. Ben de; kendilerine “Farkındayım, ayrı bir makalede bu okulumuzun başarılarını daha ayrıntılı işleyeceğimi” söyledim. Gelelim Rektörümüzün görevi devraldığı 3,5 yıllık dönemdeki icraatlarına: İnanın bizlere özel soru sormak için fırsat bile vermeden; Sayın Rektörümüz bir saati aşkın sürede  ‘yapılan-yapılacak’ tüm hizmetleri, ‘gelecekteki hedeflerini’ duraksamadan bir-bir sıraladı. Kendisi gibi Kırşehir sevdalısı olan bizler de anlatılanları büyük bir keyifle sıkılmadan dinledik. Dedi ki Rektörümüz: Özetle; “Öğrenci sayılarını, yeni bölümler açarak 10400den 19000e çıkarmışlar. Dolayısıyla Bu artışla Kırıkkale Üniversitesi’nin öğrenci sayısını yakalamışlar. Öğretim üyesi: 149dan 243e ulaşmış. Tıp Fakültesi açılıncaya kadar Sağlık Bakanlığı Hastanesinin imkânlarıyla hizmet veriliyormuş. Şifalı, termal su ile donanımlı “Fizik Tedavi Ünitesi”nde sıra almak için epey bekleniyormuş. Ayrıca Mucur’da sağlık alanında eğitim veren bir Meslek Yüksek Okulu açılmasıyla ilgili çalışmaları varmış. Üniversiteden  mezun olanların KPSS sınavındaki başarıları hizmetteki performanslarını tetiklemiş. Ve saire.. vesaire”  Bu köşeme sığdıramayacağım kadar Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nde  öğrencilere ve yöreye sunulan daha pek çok hizmet ve sosyal aktiviteleri var… Kısa bir gezinin ardındaki gözlemlerim, vicdanen müsterih olabilmem için bana: “Şunu mutlaka yazmalısın!” diyerek; adeta beynimi balyoz gibi zonklayıp, parmaklarımı bilgisayarımın tuşlandırında yönlendirip, yönetiyor: “Eğitim ve Kültürde Marka Şehir: Kırşehir” sloganının;  tüm öğrencilerin belleklerine derin ivme olarak kazınıp; kazanılan tüm başarılarda başta Rektör Sayın S. Kudret Saylam Hoca’nın rolünü, inkâr edilemez emeğini görmemek için ya kör ya da nankör olmak gerekir, düşüncesindeyim. Ahi Evran Üniversitesi’nin başarısındaki grafiği yükselten, hedef çıtasındaki bayrağı zirveye çıkaran, dolayısıyla Kırşehir’in eğitim ve kültür alanında markalaşmasında ve şahlanışında ipi birlikte göğüslediği  tüm eğitimci Hocalarımızı da Rektörümüzün şahsında, haksızlık etmeden ve unutmadan tebrik ediyorum. Daha düne kadar ‘Tepelerinde cinlerin cirit attığı Bağbaşı’nın; Ahi Evran Üniversitesi Yerleşkesi’ndeki inşaatı devam eden Fakültelerin (binaların) bir-bir ortaya çıkarak yükselmesi; hem o semte ve hem de Kırşehir’in görünümüne artı değer kattığına tanık olduk. Bütün bu güzellikte sevgili rektörümüzün atılımdaki performansı, hemşehricilik bilinci, emeğin başarıya tebdilidir kanaatindeyim. Sözün özü: Kırşehirli’lerin çok söyledikleri eskimeyen veciz bir deyimle yazımı noktalıyorum: (“Çırahma dibine şavk vermez!”miş. Günümüz diliyle demem gerekirse: “Mum dibini aydınlatmaz!” ) denilirse de; üstadım, rektörüm, değerli hocam durmak yok… Geri sayım zaten asla yok…  Allah rızası için yola devam. Rabbim nasip eder inşallah, inşaatı devam eden Camii ibadete açıldığında; başta Zaat-ı âlîniz olmak üzere tüm emeği geçenlere “faydalı ilim erbab-ı hayırlı evlât yetiştirdikleri” için ana-babanıza da dua etmek isteriz.       Hoşça kalınız.      

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.