Kırıkkale'de koyunculuk projesi - 1
Zaman zaman Ülkemiz ve Kırıkkale'miz adına iyi haberler de duyuyoruz. Bunlardan biri, belki de çok önemli olanı, şu koyunculuk projesidir. Bu proje bir...
Zaman zaman Ülkemiz ve Kırıkkale'miz adına iyi haberler de duyuyoruz. Bunlardan biri, belki de çok önemli olanı, şu koyunculuk projesidir. Bu proje bir ilçemizde uygulandı. Aile başına elli koyun verildi. Toplam iki yüz aileye proje çerçevesinde on bin koyun verildi. Çok değil, elli yıl kadar önceleri, dağları taşları koyun ve sığırlarla, at ve eşek sürüleriyle dolu olan Anadolu topraklarında, günümüzde bu hayvanlardan eser kalmadı. Çocuklarımız için televizyon ekranlarında, hayvanları tanımaları ve bu hayvanları unutmamalarına yönelik programlar yer almaya başladı. Elbette bu anlayış doğru olamaz. On binlerce yıl, üzerinde yaşayan insanlara verdiği davar, sığır ve dünyada var olan her çeşit hayvanı barındıran Anadolu topraklarında artık bağrında barındırdığı hayvanlar bir elin parmakları kadar kaldı. Bu korkunç gidişi durdurabilmek için, saygıyla ve övünçle karşıladığımız bir koyunculuk projesi uygulamaya kondu. Ancak üzerinden dört beş yıl geçmesine karşın, projeden ve projede yer alan her alandaki sorumlularından ortada görünen bir başarı yoktur. Ufacık bir gelişme ve güzel oldu diyebilecek bir durum yoktur. Bundan dört - beş yıl önce, bir ilçemiz köylerine, on bin koyun dağıtıldı. Koyunlardan elde edilecek sütler için, toplama ve pazarlama sistemi kuruldu. Soğuk hava depolu araçlar alındı. Süt toplama merkezleri oluşturuldu. Olanlara bakınca, gerçekten bir kalkınma hamlesi ve Anadolu topraklarını eski hayvancılık olanaklarına kavuşturmak çabaları başlatıldı. Koyunlar dağlarda yaylalarda otlayacaklar. Allah'ın verdiği otlar, çayırlar, çimenler, koyunlarımız vasıtasıyla ete süte dönecek. Koyunların sahipleri de iyi bir gelecek elde edeceklerdi. Ülkemiz kalkınacak. Şimdi koyunculuk projesinin hesabını yapalım. Bir ilçemiz köylerine on bin koyun dağıtımı yapıldı. Bundan dört beş yıl önce. Proje sağlıklı işletilmiş olsaydı geldiğimiz son durum şöyle olacaktı. On bin koyunun yarısından birer kuzu alınmış olsa, ikinci yıla en az on beş bin koyun olması gerekirdi. Oysa yüzde doksanından birer kuzu almak mümkündür dedim. Abartılı olmasın diye yüzde ellisinden birer kuzu almış olmayı hesaplamaya çalıştım. Üçüncü yılda on bin kuzu daha olsaydı yirmi beş bin koyun olurdu. Üstelik ilk yılın kuzuları üçüncü yıl gelince onların dişilerinin de kuzuları olur. Dördüncü yılın içinde kuzusu olacak, beşinci yılın içinde kuzusu olacaklar da anaçlar ile hesaplandığı zaman ortalama on bin koyun, beşinci yılın sonunda erkekli dişili yüz bin koyun olması gerekir. Biz diyelim ki yüz binden vazgeçtik. En az elli bin dişili erkekli koyun olacaktı. Bu koyunlarla dağların yaylalarının otları ete ve süte dönüşecekti. Aynı zamanda en az otuz bin koyunun sütünün alındığı ve her koyunun ortalama beş litre süt verimi hesaplandığında, bir koyunun en az altı ay süt verdiği hesabı yapıldığında sadece beşinci yılın sonunda, en az yüz bin ton koyun sütü üreten bir ilçemiz olacaktı. DEVAMI VAR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.