Kanuni’nin Rüyası Ve Süleymaniye’nin Sırları…

Kanuni’nin Rüyası Ve Süleymaniye’nin Sırları…

 “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,              Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”     (Kanuni)                                   Kanunî...

 “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,              Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”     (Kanuni)                                   Kanunî Sultan Süleyman, Osmanlı Devleti'nin onuncu sultanı ve İslam halifelerinin yetmiş beşincisi. Babası Yavuz Sultan Selim Han, annesi Ayşe Hafsa Sultan olup, Kanuni lakabıyla meşhur oldu. Avrupalılar Büyük Türk ve Muhteşem Süleyman lakaplarını verdiler. Sultan Süleyman Osmanlı hanedanı içinde en uzun süre tahtta kalan padişahtır. Ecdadımız Osmanlı’ya hakaretin moda olduğu bu günlerde Cihan Padişahı Kanuni’nin idrakine bakın… Rivayet olunur ki, bir kutlu gecede, Kanuni Sultan Süleyman, rüyasında Peygamber Efendimizi görür. Sultan Süleyman, Peygamber Efendimizi takip ederek bugün Süleymaniye’nin inşa edilmiş olduğu 70 dönümlük güzel manzaralı tepeye gelirler. Bu tepe hem Haliç’i hem de Boğaziçi’ni mükemmel bir açıyla görmektedir. Peygamber Efendimiz, Sultan Süleyman’a; “Mihrabı buraya, minberi şurada olsun” der. Kanuni Sultan Süleyman, kutlu rüyadan uyanır, şükürler eder. Mimar Sinan’ı hemen çağırtır. Hiçbir açıklama yapmadan ve büyük bir heyecanla onu rüyasında gördüğü yere götürür.  “Buraya bir camii bir de külliye yapacağız” diye sözlerini bağladığında, Mimar Sinan söze karışır; “Sultanım, mihrabı burada, minberi şurada olsun…” Sultan Süleyman şaşırır; “Sinan, sen bu işten haberli gibisin” der.      Mimar Sinan cevap verir; “Sultanım, dünkü rüyanızda bende bir adım gerinizden geliyordum” der. Temelde ilk taşı Şeyhülislam Ebusuud Efendi koydu… Fatih Külliyesinden sonra devrinin en büyük üniversite merkezi olarak planlandı. Süleymaniye Camii” ihtişam ve zarafet yönünden yalnız Türk mimarisinin değil, bütün dünya mimarisinin en seçkin eserlerinden birisidir.   Gelelim Süleymaniye Camiinin sırlarına…               Mimar Sinan, Süleymaniye cami ve külliyesinin inşaatında bilinen deprem mühendisliği tekniklerini kullanmış olup en şiddetli depremlerden bile etkilenmemektedir.             Mimar Sinan’ın kalfalık eserim dediği Süleymaniye Camiinde verilecek vaazların duyulması için Akustik sistemi üzerinde çalışmış, sesin bir noktadan çıkarak camiinin her köşesinde eşit şekilde dağılmasını sağlamıştır.             Mimar Sinan, yanan mumlardan çıkan isin camiye zarar vermemesi için bir is odası tasarlamış ve hava akımını is odasına yönlendirerek bu odada biriken isten mürekkep elde edilmesini sağlamıştır. Bu mürekkepten devrin en önemli yazması eserler de, dönemin en önemli siyasi, idari, dini amaçlı fermanlarında kullanıldığını ve yazıların asla kaybolmadıklarını biliyor muydunuz?               Hani oyuklar var ya isin bir odada toplanmasını sağlayan, hava  akımını içeri alan. Dışarıya çıkıp o iki oyuktan içeriye baktığınızda,  birinden caminin içindeki Allah, diğerinden ise Muhammed yazılı dev  levhaları görürsünüz. Ayrıca Süleymaniye’nin hangi köşesini, hangi  duvarını, hangi açısını ölçerseniz ölçün, sayısal olarak karşınıza Allah  kelimesinin ve katlarının çıktığını görürsünüz.             Soylu ecdadımızın sahip olduğu kıvrak zekâyı ve yüksek maneviyat anlayan, bundan da gurur duyan bir gençliğin yetişmesi dileğiyle…    

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.