İSLÂM’I DOĞRU TEMSİL EDİYOR MUYUZ ?-KAYA SAK
Muhterem Can Dostlarım!.. Büyük Velî İbrahim Hakkı Hazretlerini Erzurum’un köylerinden birisi bir Cuma günü vaaz vermek üzere camilerine davet ederler,...
Muhterem Can Dostlarım!..
Büyük Velî İbrahim Hakkı Hazretlerini Erzurum’un köylerinden birisi bir Cuma günü vaaz vermek üzere camilerine davet ederler, bunun için de köydeki fakir bir Ermeni’ye bir at vererek, İbrahim Hakkı Hazretleri’ni alıp getirmesi için gönderirler.
Ermeni İbrahim Hakkı Hazretlerinin bulunduğu yere gelir ve O’nu alıp köye doğru yola çıkarlar.
İbrahim Hakkı Hazretleri, yolda kendi nefsinde eksiksiz yaşadığı İslâm’ın gereğini yapar ve bir müddet kendisi ata bindikten sonra iner ve yerine aynı müddet Ermeni’yi bindirir, tabii bu durumu Ermeni’ye onun anlayıp kabulleneceği bir biçimde anlatır yolculuk bu şekilde köyün yakınlarına kadar devam eder. Köye yaklaştıklarında ata binme sırası Ermeni’nindir. Zavallı adam büyük Velî’ye yalvarmaya başlar:
-Efendi Hazretleri, köydeki Müslümanlar beni at sırtında sizi de yaya görürlerse beni yaşatmaz öldürürler ne olur siz ata binin ben yürüyeyim der.
Fakat İbrahim Hakkı Hazretleri bu teklifi kesinlikle reddeder ve şöyle buyurur:
-Binme sırası sendedir, senin hakkını ben hangi selâhiyetle elinden alabilirim?
Bütün yalvarmalara rağmen Ermeni’nin attan inip kendisinin binmesine razı olmaz ve böylece köye girerler.
Büyük Velinin atın yularından çekip yaya olarak geldiğini, Ermeni’nin ise atın üzerine binmiş olduğunu gören köylüler, bu duruma büyük infial yani menfi tepki gösterirler ve :
-İn aşağı hain herif, sen bizim misafirimizi nasıl yürütür,kendin ata binersin,bu cür’et ve cesareti kimden aldın ?” diyerek adamı dövmeye kalkarlar.
İbrahim Hakkı Hazretleri köylünün önüne geçer onlara mani olur ve onlara İslâm da kul hakkının önemini ve büyüklüğünü izah eder. Gayr-i Müslimlerin dahi hukukuna riayetin vacip olduğunu ve kendisi ile gelen Ermeni’nin bu bakımdan kendisi gibi ata binme hakkının olduğunu anlatır.
Köylünün tepkisi bu izahlar üzerine yatışır, ancak bu seferde Ermeni’ye :
-O halde hemen Müslüman ol. İslâmiyet’i gördün işte seni ata bindirip hocamızı yürütüyor,hangi dinde bu anlayış var?İslâm’ın hak din olduğuna dair bundan daha güzel bir delil olur mu?”derler.Baştan beri itilip kakılan ve horlanan Ermeni,Köylülerin sitemlerine şu cevabı verir:
-Beni hangi İslâmiyet’e davet ediyorsunuz?Sizin yaşadığınız İslâmiyet’e mi yoksa Hoca Efendinin yaşadığı İslâmiyet’e mi ?.. Eğer beni sizdeki İslâmiyet’e davet ediyorsanız onu asla kabul etmem,Ama Hoca efendinin yaşadığı İslâmiyet’e gir diyorsanız o İslâmiyet’i bütün ruh-u canımla kabul eder, size de o İslâm’ı aynı şekilde yaşamanızı tavsiye ederim !.. der.
Köylüler, Ermeni’nin bu cevabı karşısında şaşırıp kalırlar derin bir düşünceye dalarlar ve İslâm’ı gerçek manası ile temsil edemediklerinin farkına varırlar. Büyük Veli İbrahim Hakkı Hazretleri de bu hareketiyle onlara en büyük vaazı yapmış ve en tesirli dersi de vermiştir.
Değerli Can Dostlarım!..
İslâm’ı bizzat nefsinde yaşayan ve onu bütün güzelliği ile aleme gösteren Müslüman ile, İslâm’ın ruhunu anlamaktan, güzelliklerini yaşayarak hayatında göstermekten aciz olan Müslüman’ın farkını en güzel şekilde anlatan bu olay ibretli olduğu kadar hikmetlidir de
Hepimiz bu misali hatırlamalı “-Ben bu olayın neresindeyim diye düşünmemiz gerekmez mi? Şahsen ben bir hayli düşündüm Köylülerin durumundan ileri bir türlü geçemedim.Yalnız burada bir hususu da sizlerle paylaşmadan edemedim o da şu yukarıda Ermeni’nin konuşması içinde geçen bir cümle bana bayağı tesir etti “Size de İslâmiyet’i aynı şekilde yaşamanızı tavsiye ederim.”Burada ben bizim bazı Müslüman kardeşlerimizin ciddi boyutlara varan bir hastalığımızdan (İslâm’ı Müslüman’ın davranışları ile değerlendirmek) bu anlayış Gayr-ı Müslim’ler için geçerlidir. Müslümanlar için geçerli olan: üslup ve edep ölçülerine dikkat ederek kardeşin kardeşi uyarma görevidir.Bakın Pir-i Mugan Büyür Üstad Bediüzzaman Hazretleri bizi nasıl uyarıyor:”EĞER BİZ ALÂK-I İSLÂMİYENİN VE HAKAİK-İ İMANİYENİN KEMALÂTINI EFALİMİZLE İZHAR ETSEK SAİR DİNLERİN TÂBİLERİ ELBETTE CEMAATLERLE İSLÂMA GİRECEKLER,BELKİ KÜRRE-İ ARZIN BAZI KITALARI VE DEVLETLERİ DE İSLÂMİYETE DEHALET EDECEKLER.”
Eğer biz İslâm ahlâkının ve İman hakikat’ının büyüklüğünü yaşantımızla gösterebilsek diğer dinlere tabi olanlar ve islâmı reddedenler topluluklar hatta devletler ve dahi kıt-alar halinde akın akın İslâmiyet’e dahil olacaklardır.
Saygıdeğer Can Dostlarım !..
Rabbim bizi İslâm’ı doğru temsil etme uğraşan didinen ihlâslı ve samimi kulları zümresine ilhak eylesin, bizi günah işlemekten, hata yapmaktan, özellikle de nefs-i emaremizin ve şeytanın tuzağına düşmekten muhafaza buyursun. Kapısından içeri girmek üzere olduğumuz on bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif-i lâyıkı ile yaşamayı nasip etmesini diliyor ve dileniyorum. Rabbim kabul buyursun. Amin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.