İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları Tedirgin
İş Sağlığı ve Güvenliği B Sınıfı Uzmanı Hediye Arslan, son günlerde meydana gelen iş ve işyeri kazaları ile ilgili açıklamalarda bulundu. MESLEĞİMİZDEN...
İş Sağlığı ve Güvenliği B Sınıfı Uzmanı Hediye Arslan, son günlerde meydana gelen iş ve işyeri kazaları ile ilgili açıklamalarda bulundu. MESLEĞİMİZDEN TEDİRGİN OLUYORUZ İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Arslan yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; “Bilindiği üzere,13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan ve ülkemizi yasa boğan Soma maden faciasından itibaren ülke gündemine hızla oturan İş Sağlığı ve Güvenliği kapsamında, adı geçen madende çalışan İş güvenliği baş mühendisi arkadaşımızın, diğer yardımcı uzman arkadaşlarımızın ve yakın zamanda meydana gelen İstanbul Kartal’da yaşanan iskele çökmesi kazası sonucu 3 işçi arkadaşımızın vefatı ile sonuçlanan ve C sınıfı iş güvenliği uzmanı arkadaşımızın ‘’kasten adam öldürmeye teşebbüs etmek’’ suçu ile tutuklanması haberleri neticesinde, İş Güvenliği uzmanları olarak yaptığımız mesleğimizden daha da tedirgin olmaya başlamış bulunmaktayız” ÖNLEM ALMAK İŞVERENİN GÖREVİDİR “İş güvenliği uzmanlarının, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve buna bağlı olarak çıkarılan 29.12.2012 tarih ve 28512 sayılı resmi gazetede yayımlanan İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk Ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik uyarınca, görevleri arasında; İş güvenliği uzmanlarının görevleri Rehberlik; Risk değerlendirmesi; Çalışma ortamı gözetimi; Eğitim, bilgilendirme ve kayıt; İlgili birimlerle işbirliği sayılmaktadır. Görüldüğü üzere, İş güvenliği uzmanları olarak, işverenlere karşı herhangi bir yaptırım gücümüz olmamakla birlikte, sadece uygunsuz durumların tespitini ve bu tespitler neticesinde alınması gereken önlemlerin önerilerini yapabiliyoruz ve bu tespit ve önerilerimizi iş yeri hekimleri ile birlikte onaylı deftere yazıp imzalıyoruz ve mevzuatımıza göre, işverene tebliğ etmiş oluyoruz. Önlem almak veya aldırmak ise mevzuatımıza göre, işverenin görevidir” RİSK DEĞERLENDİRMESİ YAPAR VEYA YAPTIRIR Zira 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 4. Maddesinde, İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede; Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. İş yerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar. Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır. Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır. Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır. İş yeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez denilmektedir” TESPİT-ÖNERİ DEFTERLERİ “Diğer tüm özel veya kamu çalışanları gibi uzmanlar da, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışanlardır ve işverenlerden maaş veya ücret alan bizlerin, hangi psikolojik baskılar altında ve hangi psikoloji ile bu tespit-öneri defterlerini dolduracağımızı kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Mesleki bağımsızlık ilkesiyle alakası olmayan bu durum neticesinde, uzmanların nasıl sağlıklı görev yapabileceklerinin, işverenin bir çalışanı olarak yaptırım gücünün ne olabileceğinin tekrar düşünülmesi gerektiğine inanıyoruz” KAMUOYUNA DUYURU “Elbette ki, görevini kasten ihmal eden her kim olursa olsun, hukuk ve yargı önünde ceza alacaktır ve bizim amacımız buna itiraz etmek değildir ancak, yaşanan kazalardan sonra ilk aşamada iş güvenliği uzmanlarının hedef tahtasına konulması ve olayın daha ilk saatlerinde gözaltı veya tutuklama talebi ile mahkemeye sevk edilmesi, işverenlerin geri planda kalması ve hatta adının bile geçmemesi, bu mesleği yapan uzmanları ciddi anlamda tedirgin etmeye yetmiş, bu mesleği yapmayı düşünen arkadaşlarımızı ise bir kere daha düşünmeye sevk etmiştir. İş güvenliği uzmanları olarak, işçi kardeşlerimizin güvenle çalışması için varız ve sahada karşılaştığımız bütün güçlüklere rağmen, edindiğimiz mesleki etik çerçevesinde işimizi yapmaya çalışmaktayız. Bunu tüm kamuoyunun bilmesini isteriz” 24 SAATLİK SÜRE İÇİNDE 16 SAAT EĞİTİM “Ayrıca, iş güvenliği uzmanlarının tehlike sınıfına göre çalışma süreleri, uzman sayısının az olması bahane edilerek bir önceki yönetmeliğe göre yarı yarıya düşürülmüş olup, uzmanlara daha fazla iş yükü ve sorumluluk atanmaya çalışılmıştır. Örneğin; bir inşaat şantiyesi veya bir maden ocağında işçi başına aylık 12 dakika çalışma süresiyle nasıl sağlıklı bir hizmet verilebileceğini takdirinize bırakıyoruz. 10 işçinin sigortalı olduğu bir inşaat şantiyesinde aylık toplam 2 saat ve yıllık 24 saatlik uzmanlık hizmeti ön görülmektedir ve bu 24 saatlik süre içinde 16 saat eğitim, risk değerlendirmesi ve acil durum planlarının hazırlanması, rutin çalışma sahası gözetimi, toplantılar gibi hizmetler bu süreye dahildir. Bu kadar kısa hizmet süreleri ile nasıl sağlıklı hizmet verileceği de ayrı bir muammadır. Son olarak ise, İş Güvenliği Uzmanlarının arkasında duran meslek odaları gibi resmi veya yarı resmi herhangi bir örgütün bulunmaması, bu işi yapmaya çalışırken yaşadığımız temel sorunların çözümsüz kalmasına neden olmakta ve bu durum kamuoyu vicdanında maalesef uzmanların aleyhinde bir durum oluşturmaktadır. Bizim önerimiz,yukarıda bahsi geçen olumsuzlukların giderilmesi için, yasal mevzuat çerçevesinde gerekli düzenlemelerin yapılması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir” dedi. İSG DÜNYASI FORUM SİTESİ (14500 İş Güvenliği Uzmanı adına) http://isgdunyasi.com/konu-kamuoyuna-sunulur.html?pid=18212#pid18212
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.