İNSAN ONURU; CANI VE MALI GİBİ DOKUNULMAZDIR(2)-KAYA SAK
Değerli Can Dostlarım!.. Geçen haftaki sohbetimizin sonunda hatırlarsanız Nimet-i İlâhinin paylaşımını Rabbimiz hakkaniyet üzere olmak şartı ile...
Değerli Can Dostlarım!..
Geçen haftaki sohbetimizin sonunda hatırlarsanız Nimet-i İlâhinin paylaşımını Rabbimiz hakkaniyet üzere olmak şartı ile bize bırakmış ancak ondada yapacağımız en küçük bir inhiraftan yani sapmadan hesaba çekileceğimizi ve bedelini adil bir şekilde ödeyeceğimizi bildirmektedir. İşte bugün Dünyanın bazı yerlerinde insanlar maddi nimetlerin içinde yüzerken, bazı yerlerindeki insanların açlıktan ölüyorlarsa bu işte bir yanlışlık olduğunu söylemiştik. Sohbetimize bu hafta kaldığımız yerden devam edelim İnşallah.
Muhterem Can Dostlarım!..
Dikkat ederseniz Efendimiz (s.a.v.) Hadisi-i Şerife “Kişiye Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak yeter.” Cümlesi ile başlıyor ve “Her Müslüman’ın kanı, malı ve onuru Müslüman’a haram yani dokunulmazdır.” Cümlesi ile de bitiyor.
“Kişiye Müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak yeter.” Cümlesi bize Rabbimizin katında eşit olduğumuzu, üstünlüğün sadece ‘Takva’da olduğu gerçeğini hatırlatıyor. O halde biz hangi gerekçe ile birbirimizi aşağılarız, birbirimizi hor ve hakir görürüz. Takva’mızın hangi derecesine güvenerek karşımızdaki Müslümana kâfir yaftasını vurur geçeriz, bilmez miyiz ki şayet o Müslüman kâfir değilse o mel-un sıfat boşlukta kalmaz dolayısı ile de biz kâfir oluruz. Rabbimiz bizleri böyle durumlara düşmekten mahzun ve mahfuz buyursun.
Neyimizden eminiz ki “Ben” deriz.”Ben yaptım, ben ettim. Ben yapmasam olmazdı.” Gibi yapılanların karşılığını yaptırandan değil de yaptığımız insandan beklemek gibi bir gaflete düşmekten Rabbim cümlemizi muhafaza eylesin. Çünkü bu davranış Efendimizin; Hadisin başında buyurduğu gibi bize günah olarak yeter.
Hz Ali Efendimiz, kendisinde kibir hali olup insanları küçük gören bir gence şöyle bir nasihatta bulunmuştur.“-Ey genç! Her zaman mütevazi ol!. Topraktan gelen insanın toprak üstünde böbürlenip kibirlenmesi uygun olmaz.”
Rivayete göre, İsrail oğullarından birisi 40 sene eşkıyalık yapmıştı. Bir gün yanında Havarilerden birisi olduğu halde, Hz. İsa ile karşılaştı.
Adamcağız “-Bu İsa Peygamber, bu da Havarilerden bir zattır artık ben bunlara katılayım da işlediğim günahları terk edeyim.” Der. Onlarla beraber Havarinin yanına takılıp yürümeye başlar.
Havarinin yanında yürürken “-Benim gibi adi bir adam, böyle bir zatın yanında yürüyebilir mi?”diye kendi kendini yerer. Diğer taraftan havari de “-Bu yol kesici de kim benimle beraber yürüyecek.” Der ve Hz. İsa ya doğru sokulur. Bunlardan biri kendini hakir, diğeri de büyük görmüş olur. Bunun üzerine Allah (c.c.) Hz İsa ya (as) vahiy eder:”İkisine de söyle. İkisinin de geçmişlerini sildim. Kendini beğendiği için havarinin ibadetini,kendini küçük gördüğü içinde eşkıya’nın günahlarını sildim, yeniden amele başlasınlar.” Buyurur.
İsa (as),durumu kendilerine bildirir ve eşkıya’ yı da havarileri arasına alır.
Sevgili Can Dostlar !..
Yunus’un dediği gibi Yaratılanı Yaratandan ötürü sevmedikçe, insanlara mesnetsiz gerekçelerle iftiralar atıp onların onuru ile oynamayı sürdürdükçe,yapılan hizmetlerin karşılığını yaptırandan değil de yaptıklarımızdan; hem de hemen bu dünyada dünya menfaati olarak geri dönüşümünü beklemek gafletinden tövbe ederek bir an önce kurtulmayı hedeflemez isek hesabı verebilmemiz imkânsızlaşmaya doğru hızla gidiyor demektir ki Rabbim cümlemizi böyle büyük bir felâket ve helâket ten muhafaza buyursun.
Cumanız Mübarek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.