İNSAN ONURU, CANI VE MALI GİBİ DOKUNULMAZDIR-KAYA SAK

Aziz Can Dostlarım !.. İnsanlığın iftihar tablosu , Varlık sebebimiz , Tek Önderimiz , Efendimiz Hazreti Muhammed (S.A.V.) bir Hadis-i Şeriflerinde buyururlar ki “KİŞİYE; MÜSLÜMAN KARDEŞİNİ KÜÇÜK GÖRMESİ KÖTÜLÜK OLARAK YETER, HER MÜSLÜMANIN KANI, MALI VE ONURU MÜSLÜMANA HARAM (dokunulmaz) DIR. (Müslim, Birr,32) Bu Hadis-i Şerif hatırlarsanız 2013 yılı Kutlu Doğum Haftası nın ana konusu olarak seçilmiş ve Müftülüğümüz tarafından da kuşe kâğıda Tablo olarak bastırılıp dağıtılmıştı. Bendenizde bir tane almış ve çalışma odamdaki panoya raptiyelemiştim. Bu Hadis-i Şerifi her okumamda Alem-i İslâm’ın Hal-i Pür Melâli adeta film şeridi gibi gözümün önünden geçer dolayısı ile içimi tarifi bir hayli zor bir hüzün kaplar, Hadisat-ı Alemden bir yandan şikayet ederken bir yandan da benim payıma düşen vebalin miktarının büyüklüğü beni o kadar korkutuyor ki belki fetva ciheti ile olmayabilir ama takva ciheti ile öyle zannediyorum ki gece uykusu bana haram. Değerli Can Dostlarım !.. Ecdadımız Osmanlı da bu kutlu beyanın zirve yaptığı dönemler yaşanırken bu gün o ecdadın torunları olduğunu sadece sözle ifade etmekten öte geçemeyen bizler ne durumdayız? Ve neden bu durumdayız? Ayrıca bu Kutlu Beyanın özüne dönme gayretimiz var mı? Şurası da bir gerçek ki bu durumdan ne kadar rahatsız isek rahatsızlıktan kurtulma gayretimiz de o nisbette olacaktır. Meselâ hafif bir baş ağrısı başlangıcı olsa bir aspirin ararız yutalım ve geçsin. Aspirini yuttuk ağrı geçmedi geçmiyor ve artarak devam ediyor. Bu sefer biraz daha tesirli bir ağrı kesici ararız, buluruz ve ilacı içeriz fakat nafile. Durum bizi endişelendirir ve hemen hiç vakit kaybetmeden bir doktora koşarız. Doktor gerekli muayeneyi yaptıktan sonra bir de beyin tomoğrafimizi ister. Dikkatli bir inceleme sonucu bize “Senin Beyninde Tümör var acilen ameliyat olmazsan sonuç ölümcül olabilir. Ayrıca bu ameliyat hem çok riskli hem de çok pahalı bir ameliyat.” Der ve kararı bize bırakır. Yazdığım bu senaryonun kahramanı siz olsanız kararınız ne olurdu bunun takdirini size bırakıyorum. Şimdi benim sorum başka biz bu gün bu Kutlu Beyanın maalesef unutulmasından, dolayısı ile yaşanamamasından ötürü ne kadar rahatsızız. Aspirin içince geçecek kadar mı? Daha tesirli bir ağrıkesici içince geçecek kadar mı? Yoksa maddi manevi her şeyimizi harcayıp ameliyat olmayı göze alacak kadar mı rahatsızız. Şurası muhakkak ki rahatsızlığımızın ölçüsü ne kadarsa, kurtulma çarelerini arama gayretimiz de o kadar olacaktır. Saygıdeğer Can Dostlarım !.. İslâm Aleminde bu marazın rahatsızlığından aspirin içince geçecek kadar rahatsız olanların sayısı haddinden fazla. Etkili bir ağrı kesici içince rahatlayanların sayısı bir evvelkiler kadar olmasa da küçümsenmeyecek kadar çok. Haddim değil belki ama beni en çok düşündüren azınlıkta da olsa maddi manevi tüm varlığını ortaya koyup bu marazdan kurtulma adına yaptıkları say ve gayret edenlerin yetersizliği; “Maddi manevi her şeyimizle varız elimizden gelen bu.” gibi bir düşünce ile sizinle aynı duygu ve düşünceyi paylaşan ve bu uğurda cehd ve gayret gösterebilecek olan insanlara meselenin vahametini anlatıp onları şuurlandırma yolundaki gayretlerimizin azlığı gelmektedir. Onun için yukarıda arz ettiğim “Bize takva ciheti ile gece uykusu haram.” Gibi baskısından bir türlü kurtulamadığım bir duygu yaşamaktayım. Rabbimiz şu üzerinde yaşadığımız Küre-i Arz’ı öyle mükemmel ve eksiksiz yaratmış ki hiçbir şey boş ve lüzumsuz değil. Ayrıca nimetlerini o kadar bol ve eksiksiz vermiş ki yeryüzünde yaşayan mahlûkatın tamamına fazlasıyla yeter. Ancak çok önemli bir imtihan unsurudur ki Nimet-i İlâhinin dağılımını Rabbimiz bize bırakmış. Eğer bugün Dünyanın bazı yerlerinde insanlar bu nimetlerin bolluğu içinde yüzerken bazı yerlerindeki insanlar da açlıktan ölüyorlarsa bu durumda bir yanlışlık hem de çok büyük bir yanlışlık var demektir. İsterseniz meselenin bu kısmını haftaya bırakalım ve Rabbimiz Yar ve yardımcımız olsun diye çok samimi dua edebilen gönüllere havale ediyor ve Cumanız mübarek olsun diyorum.