İNSAN, OKUR!
Dünyada en az okuyan milletlerden birisi olduğumuz aşikâr. Okumadığımız ve aklımızı kullanmayı bilmediğimiz için başımıza türlü türlü belalar...
Dünyada en az okuyan milletlerden birisi olduğumuz aşikâr. Okumadığımız ve aklımızı kullanmayı bilmediğimiz için başımıza türlü türlü belalar geliyor. Çünkü bir insan ne kadar çok okursa aklını da o ölçüde daha iyi kullanabilir. Eminim daha girizgâhtaki satırları okurken bile “Nerden çıktı şimdi bu okumak” dediğinizi duyar gibiyim. Sorunuzun cevabını hemen açıklayım. 28 Mart -3 Nisan tarihleri arası Kütüphane(ler) Haftası. Bu yılki tema Küresel Anlayış ve Kütüphaneler. Açıkçası bu yazıyı yazmak da ancak bu vesileyle aklıma düştü. Hafta boyunca İl Halk Kütüphanesi tarafından birbirinden güzel ve zengin etkinlikler olacak. Pazartesi günü saat 14.00’da Kültür Müdürlüğündeki açılış programıyla başlayacak olan hafta çeşitli sergiler, belgeseller, konferanslar, söyleşiler, kütüphane tanıtım programlarıyla devam edecek. Benim en sevdiğim etkinlik meydanda kitap okuma etkinliği. 81 İl’de aynı gün ve aynı anda kitap okunuyor. Kitap okuma etkinliğinin bu yıl 5.si gerçekleştirilecek. 7’den 77’ye her yaştan her kesimden katılımla meydanda yarım saat kitap okunacak. Etkinlik 30 Mart Çarşamba günü Cumhuriyet Meydanında Saat 12.30–13.00 arasında. Bir mâniniz yoksa sizleri de bekleriz. Şimdi gelelim ülkemizdeki okuma alışkanlığına. Tahmin edeceğiniz üzere yapılan anketler ve istatistikler çok net ortada. Televizyon izliyor, internete giriyor, akıllı telefonlarımızla fazlaca meşgul oluyor fakat okumuyoruz. Türk halkı günde altı(6) saatini televizyona, üç(3) saatini ise internete ayırırken, kitap okumaya yılda ancak altı(6) saat harcıyor. AB ülkelerinde yüzde 21 olan kitap okuma oranı, Türkiye’de sadece yüzde 0,01.Nüfusun % 32’si ise hiç kitap okumuyor. UNESCO, dünyadaki okuma alışkanlıkları raporuna göre Türkiye, kitap okuma oranında dünya ülkeleri arasında 86’ncı sırada; Gambiya, Fildişi Cumhuriyeti gibi Afrika ülkeleriyle birlikte yer alıyor. Türkiye’de kitap okuyan on binde bir kişinin okuduğu kitaplara baktığımızda yani en çok okunan kitaplara; fıkra kitapları, dini içerikli yayınlar ve aşk romanları başı çekiyor. Ayda cep telefonu ve iletişim masraflarına 213 TL harcayan dört kişilik bir Türk ailesi kitaba ise yılda sadece 6,5 TL ayırıyor. Türkiye’de 1 milyon 25 bin kütüphane üye sayısı bulunuyorken 71 milyonun üzerinde cep telefonu abonesi var. Görüldüğü üzere anket sonuçları pek iç açıcı değil. Tüm bunlardan sonra;” İyi hoş da, sen okuyor musun ki bize ahkâm kesiyorsun.” diyebilirsiniz. Evet, okuyorum, daha çok okumaya gayret ediyorum. 35 yaşındayım ve nerdeyse 20 yıldır düzenli okuyorum. Ortaokul sıralarında keşfettim kitap okumanın hazzını. Ayda 2–3 kitap mutlaka okumaya çalışıyorum. Ve çeyiz hazırlar gibi kitap biriktirmek, kitap almak en büyük keyfim. Kitap okumanın yararlarına hiç değinmeyeceğim. Sadece şunu söyleyebilirim buna dair; hiç okuyanla okumayan, bilenle bilmeyen bir olur mu? Kitap ve okumakla alakalı geçenlerde okuduğum Atatürk’ten bir anıyı da paylaşmak isterim. Boş zamanlarında Atatürk'ün elinden tarihle ilgili kitaplar düşmezmiş. Bir gün yine Atatürk, tarihle ilgili kalın bir kitap okurken öylesine dalmıştı ki, çevresini görecek hali yokmuş. Bir sürü yurt meselesi dururken Devlet Başkanının kendini tarihe vermesi, Vasıf Çınar'ın biraz canını sıkmış olmalı ki, Atatürk'e şöyle der: — Paşam! Tarihle uğraşıp kafanı yorma... 19 Mayıs'ta kitap okuyarak mı çıktın Samsun’a? Atatürk, Vasıf Çınar'ın bu çok samimi yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verir: —Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım. Okuma eylemi, insanı düşündürür, sorgulatır. Okumak, anlamak, anlatabilmek bunların hepsi okuma alışkanlığı kazanmakla mümkün. O nedenle okuyun derim. İnsan, okur!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.