İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ ÖYLEMİ
10 Aralık 1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel beyannamesinin Türkiye’de kurucu üyelerindendir. O günden günümüze kadar geçen sürede İnsan...
10 Aralık 1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel beyannamesinin Türkiye’de kurucu üyelerindendir. O günden günümüze kadar geçen sürede İnsan Hakları Evrensel beyannamesinin maddeleri mümkün oldukça uygulanmaya başlandı. Ama son 10 yılın içinde hangi insan haklarından bahsedeceğiz. Türlü bahanelerle işgal edilen Libya’dan mı, Irak’tan mı, Afganistan’dan mı son olarak Suriye’den mi? Sözüm ona insan hakları Evrensel beyannamesini maddeleştiren devletlerin birçoğu bu işgalci devletler içinde bulunuyor. İşgal ettikleri yerlerde insan hak ve özgürlüklerine, çocuk ve kadın haklarına, insanların dini ve ırkına, hürriyetlerine, yaşam haklarına, sosyal yaşam haklarına, hukuk karşısında eşitlik haklarına daha nice insana, insanca yaşama haklarından hangisini korudular. Evleri, ibadet haneleri, hastaneleri, okulları, bombalanırken yurtlarını terk eden hangi kadının hangi çocuğun hakkını koruyabildiler veya korumak için hangi çabayı gösterdiler. Bunlara yurdunu gönlünü açan Türkiye Cumhuriyeti bu insanların dışında yurdunda kalan aç, açık, perişan olanlara yiyecek, içecek, giyecek yardımı yaparken onların yerine yetiştirilmesine bile engel olanlara nasıl yaptırım uyguladılar, hiç birini yapmadılar. Çünkü ölenler, perişan olanlar ne onların dinindendi ne de onların ırkındandı. Onlar demokrasiden bahsederler ama kendilerinden başka demokrasiyle idare edilmek isteyenlere imkân tanımazlar. Dünyanın dört bir yanında açlıktan ölen, yaşamında insan olduklarını unutana yardım etmezler, yalnız laf olsun diye canları isteyince kınama bildirisi yayınlarlar. Ama Avrupa’nın içinde bir yerde zarara uğrayan bir ırkdaşları olursa hemen, hem kınarlar ve hem de yardıma koşarlar. Nerde kaldı insan hakları evrensel beyannamesinin maddeleri, biz mi bunu öğrenip biz mi öğreteceğiz. Ne kadar medeni devletler toplumuyla karşı karşıyayız görüyorsunuz değil mi? Canını, malını, namusunu kurtarmak için botlar üzerinde denize atlayıp boğulanlara hiç bakmazlar mı? Onların bu beyannamenin bir maddesinden bile faydalanma hakları yok mu? Lafa gelince var uygulamaya gelince yok değil mi? Çünkü onlar Avrupalı değiller Ortadoğulular onların insanca yaşama hakları yok. Bir de bu günlerde hazırlanan kendi anayasamız dan bahsedelim. İnşallah bu yazımız yayınlanmadan anayasamız T.B.M.Meclisi anayasa komisyonuna sunulmuş olur. Oradan en kısa zamanda T.B.M.Meclisi’mize geçer oradan da görüşmeler sonunda 330 oyun üstünde oyla kabul edilir ve halkımızın onayına sunulur. Halkımızın vereceği evet ve hayıra göre ya kabul edilir, ya da ret edilir. Demokrasi gereği her iki karara da saygı duymak zorundayız. Yalnız bu günlerde bu anayasa normal zamanda yapılmadı. OHAL zamanında yapıldı diyenler ve hatta %92 oydan az evet alırsa geçeriz olur diyenler var. Peki, bundan önceki dönemde dört partinin meydana getirdiği komisyonda niçin bir anayasayı yapamadınız. İkide bir bizim kırmızıçizgimiz var deyip durdunuz. Ondan sonrada halen T.B.M.Meclisi’nin çoğunluğunun hazırladığı taslağa peşinen itiraz ediyorsunuz. Bu mu sizin demokrasi anlayışınız. Bu demek, sizin o dediğiniz olursa demokrasi oluyor. Sizin dışınızdaki çoğunluğun dediği demokrasi olmuyor. Takdir milletimizindir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.