“HZ. ZULKARNEYN”  TÜRK KAVMİNE GÖNDERİLEN PEYGAMBER Mİ?

“HZ. ZULKARNEYN” TÜRK KAVMİNE GÖNDERİLEN PEYGAMBER Mİ?

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed, “Son Peygamber” olup, bütün Âlemlere rahmet olarak gönderildi. Kâinat ona hürmeten yaratıldı. Bütün insanlar, cinler...

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed, “Son Peygamber” olup, bütün Âlemlere rahmet olarak gönderildi. Kâinat ona hürmeten yaratıldı. Bütün insanlar, cinler ve Peygamberler ondan Şefaat dileyecekler. O bütün kâinatın peygamberidir. Diğer Peygamberler ise Kavim Peygamberleridir.  Cenabı-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’inde; “And olsun ki biz, Allah’a kulluk edin diye her Ümmet’e bir Peygamber gönderdik… ” (Nahl s.36) buyurmaktadır. Bir başka Ayetinde; “Rabbin, kendilerine ayetlerimizi okuyan bir Peygamberi memleketlerinin ana merkezine göndermedikçe, o memleket helak edici değildir.” (Nahl s.59) buyurmaktadır. Her kavme mutlaka bir Peygamber gönderildiğini bu iki Ayet-i Kerime’den anlamaktayız. Bazı araştırmacılar, Hz. İbrahim’in babasının lakabının “Azer”  olduğu, Türük’ten hareketle Türk olduğunu ve KANTURA adında Türk bir hanımla evlendiğini belirtirler. Hz. Muhammed’in; “Kantura Oğullarına ilişmeyiniz. Mürüvvet, nimet ve saltanat onların olacak”  bir de hadisi vardır. Hz. İbrahim tezinden hareketle, Hz. İsmail’in soyundan gelen Hz. Muhammed’in de Türk olduğu ileri sürülmektedir. Arap kaynaklarının Peygamberimiz ve ailesi için söylenen  “Arab-ı Müstağribe” sözü “Garip Arap, Yabancı Arap, sonradan Araplaşan” manalarına gelmektedir. Mısır Kralı Mukavvis, Peygamberimize dört cariye gönderir. Hz. Muhammed, bunlardan Mariye isimli Türk kızı ile evlenir ve Mariye’den oğlu İbrahim doğar. Muharrem Kılıç’ın Türklerin gizlenen tarihi adlı kitabına göre Hz Muhammed; özü özüne, sütü sütüne Türk’tür. İsmail Hami Danişment “Türklük Meseleleri” adlı eserinde Kur’an’da bahsi geçen (Zulkarneyn) den maksat (Oğuz Han) olduğunu söylerler ki, bu hususta tereddüde mucip olacak bir nokta yoktur” der. Ulemadan bazılarının Peygamber olduğuna inandıkları Zülkarneyn’in Oğuz Han olabileceğine inananlarda vardır. Vani Mehmet Efendi eserinde ‘Kefh Suresinde “ kıssası geçen Zülkarneyn’in, Oğuz Han olduğunu işaret etmiştir. Kur’an-ı Kerim’in El Kefh Suresi’nde 85.Ayetten 92.Ayete kadar Zulkarneyn’nin Kıssa’sı anlatılır: O da batıya ulaşmak için bir yol tuttu. Nihayet Güneş’in battığı yere (Okyanus kıyısına) vardığı zaman, Güneş’i (sanki) siyah bir çamura batıyor buldu. Sonra Zulkarneyn (doğuya doğru) bir yol tuttu. Nihayet Güneş’in doğduğu yere (Uzak doğuya) vardığı zaman Güneş’i öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, onlara, Güneş’ten kendilerini koruyacak bir siper yapmamıştık. Sonra da (Güneyden kuzeye kadar üçüncü) bir yol tuttu. .” diyerek üç ayrı seferi belirtilmektedir. Oğuz Han’ın 126 yıl süren Hanlığı sırasında, Turan ve Hindistan’a, Irak, İran, Şam ve Mısır’a kadar yürüdüğü anlaşılmaktadır. Bu kadar benzerlik bir tesadüf olamaz. Yine Vani Mehmet Efendi’ye göre, Oğuz Han’ın kurduğu hâkimiyet ve yapmış olduğu seferler, Zulkarneyn’in seferleri ile çok benzerlik göstermektedir. Bu nedenle Oğuz Han adı ile anılan Türk’ün Peygamberi’nin ZULKARNEYN ile aynı kişi olduğu görüşü gittikçe kuvvet kazanmaktadır. Bilge Kağan Kitabelerinde şöyle diyor;  “Doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar ülkelerde yaşayan bütün milletler bana bağlıdır.” Bilge Kağan Yazıtları ile Kur’an-ı Kerim ifadeleri arasında da bir paralellik söz konusudur. Elmalı Tefsirine göre: Zulkarneyn dünyanın en doğusuna gider ve Türk Kavmini bulur. Türkler, Zulkarneyn’den yardım isteyerek Yecüc ve Mecüc’ün saldırılarına karşı bir set yapmasını isterler. Zulkarneyn, Yecüc ve Mecüc’e karşı Türkleri demirden ve bakırdan yaptırdığı bir set ile korur. Kaşgarlı Divanında “Zulkarneyn, Uygur illerine geldiğinde Türk Hakanı ona 4000 kişi gönderir. Bu Zulkarneyn’in Türklerle bir soy bağı olduğunun ve ona karşı bir teslimiyet ve bağlılık gösterildiğinin ifadesidir. Bu durum, Zulkarneyn’in Oğuz Han olma ihtimalini de kuvvetlendirmektedir. Kanuni devrine ait Rüstem Paşa”Tevarih-i Ali Osman” ının ikinci sayfasında şöyle bir fıkra vardır: “Etrak şöyle fikr iderlerdi ki hak sübhanehu ve Teâlâ Kur’an-ı Keriminde (Külna Ya Zülkarneyn) diyü zikr ittüğü meğer bu (Oğuz-Han) dır dirlerdi”. Neşri’nin Kitab-ı cihannuma’nın birinci cildinde Oğuz –Han’ın Şark’a ve Garp’a hâkim olduğundan bahsedildikten sonra bu milli telakki şöyle ifade edilmektedir: “Etrak şöyle zu’m iderlerdi ki Hak Sübbhanehu ve Teâlâ Kelam-ı Kadiminde zikr ittüğü İskender-i Zülkarneyn meğer bu ola dirlerdi.” Türkolog Leon Cahun,  Asya Tarihi adlı eserinde Oğuz Han hususunda şöyle der: “O, bütün dünyayı fethetmiş, yüz on altı sene yaşamış ve hâkimiyet timsali olan altın yayla üç oku ölümünden evvel oğulları arasında paylaştırmıştır.” Vani Mehmet Efendi’ye göre Oğuz Han, Hz. İbrahim’in dinini yaymakta idi. Yani İslamiyet’ten 3700, günümüzden yaklaşık 5200 yıl önce Türkler Hanif Dini’ne inanıyorlardı ve Mümin idiler der. Haluk Tarcan’ın Ön Türk Uygarlığı kitabında ön Türklerin kendilerine  “Rabbani Türk” dediklerini yazmaktadır. Demek ki Türkler yeryüzünde ilk kez Tanrıya, Tanrının varlığına inananlardı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum