HZ.ÖMER KİLİSEDE NEDEN NAMAZ KILMADI ?-KAYA SAK
Değerli Can Dostlarım !.. İnsanoğlunun hayatı bütünü ile iki kelimeden ibarettir. Bu kelimelerin birincisi yani ilki ‘NEDEN’ ikincisi yani hemen arkasından...
Değerli Can Dostlarım !.. İnsanoğlunun hayatı bütünü ile iki kelimeden ibarettir. Bu kelimelerin birincisi yani ilki ‘NEDEN’ ikincisi yani hemen arkasından geleni de ‘NASIL’ dır. Eğer yaratılışımızın gerçek nedenini idrak edebilmiş ve içimize sindirebilmişsek hayatımızı tam olmasa bile o gerçek neden’e matuf yaşayabilme gayreti içinde olmak dahi bizim için büyük bir kazanım olur. Allah Kur’an-ı Kerim’inde biz: kendisini tanıyalım ve tanımayanlara da tanıtalım yani İlâyı Kelimetullah yaparak yaşayalım diye yarattığına göre bu vazifeyi en iyi şekilde NASIL yaparız meselesi karşımıza çıkıyor. Bu nasıllar o kadar çok ki saymakla bitmez. Efendimiz (s.a.v.)”Din güzel ahlâktır.” buyurur. İşte sayamayacağımız kadar çok olan nasıllar bu üç kelimelik muhteşem cümlede toplanmıştır. Muhterem Can Dostlarım !.. Güzel ahlâk’ın nasıllarından birisi olan fikir ve vicdan hürriyeti, insanın doğuşu ile kazandığı hakların en önemlilerindendir. Zira insanın değerini yükselten ve o nu ilâhi hitaba muhatap kılan, Rabbimizin başımızdan sağanak sağanak yağdırdığı nimetlerin en önemlileri olan “Akıl” ve “Vicdan” dır. İnsan bu hürriyeti için canını seve seve verebilir. Ayrıca NEDEN’ in idrakında olanın da bu hürriyete saygılı olma mecburiyeti vardır. Bu sebeple İslâmiyet, din adına vicdanların baskı altına alınmasına kesinlikle izin vermemiş; insanların iman etmeye zorlanmalarını, İslâm’ın ruhuna aykırı bulmuştur. İslâm’da fikir ve vicdan hürriyetine ne derece önem verildiğini, başta Efendimiz (s.a.v.) daha sonra da Hulefa-i Raşidîn ve diğer İslâm fatihlerinin gayr-ı Müslimlere karşı asırlardır gösterdikleri müsamahakâr tutumlarına bakarak anlamak kolaylıkla mümkün dür. Hz. Ömer’in şehri teslim almak üzere Kudüs’e bizzat gidişi ve oradaki gayri Müslimlere karşı davranışları, tarihin bir benzerini kaydetmediği müstesna hadiselerdendir. İslâm’ın adalet timsali Halifesi, gayr-ı Müslimlere geniş bir din hürriyeti tanıdığı Kudüs’ü teslim şartnamesinde şöyle diyordu: “-BİSMİLLÂHİRRAHMANİRRAHİM. Allah’ın kulu ve mü’minlerin emîri bulunan Ömer tarafından bura halkına verilen emannâmedir. Müminlerin emiri hasta olsun, sıhhatte bulunsun, bütün insanlara mal ve can güvenliği hususunda ve mamed ve haçlarına ve dinlerine ait diğer bütün işlerde, emniyet içinde olacaklarına dair garanti verir.Halkın kiliseleri tahrip edilmeyeceği gibi mesken ve haneye de çevrilmeyecek;ne sahip oldukları haklar azaltılacak,ne mal ve mülklerine halel gelecek,ne mezhepleriyle ilgili hususlarda zorlama yapılacak ve ne de içlerinden biri her hangi bir şekilde zarar görecektir.” Bu ahidnamenin imzalanmasından sonra Hazret-i Ömer sağ tarafında Sofranius bulunduğu halde Kudüs’e girmiştir. Halife Kudüs’te iken Müslümanların imzaladıkları ahitnameye ne derece bağlı ve sadık kaldıklarını gösteren şöyle enteresan bir hadise de yaşanmıştır. Halife Hz.Ömer’le Patrik Kamame Kilisesine ziyarete giderler tam bu sırada namaz vakti gelir. Patrik Kilisenin içinde namaz kılmaya müsait yer olduğunu söyler ve kılması için rica eder. Ancak Hz. Ömer bu ricayı kabul etmez ve dışarı çıkar kilisenin dışında kılar. Patrik reddedildiğinden dolayı üzgündür dayanamaz ve sebebini sorar,aldığı cevap son derece ibretli ve bir o kadarda manidar dır; “-Eğer ısrarlarınıza uyarak namazı kilisenin içinde kılsaydım, belki ileride Müslümanlar (Ömer burada namaz kılmıştı.)diyerek kiliseyi camiye çevirmeye kalkabilirlerdi. Böyle bir durum ise size verdiğimiz mabetlerinize dokunmamak, söz ve ahdimize aykırı düşer. Kur’an bize verdiğimiz söz ve yaptığımız anlaşma şartlarını yerine getirmemizi emrediyor, bu sebeple ben içeride namaz kılıp da anlaşma şartlarını ihlale sebebiyet vermek istemedim. Der. Patrik bu muhteşem cevap karşısında ne diyeceğini bilemez ve derin düşüncelere dalar. Aziz C an Dostlarım !.. Bu tür menkıbeleri okumak veya kıssaları dinlemek de mutlaka bir NEDEN’ e dayanmalı ve hemen arkasından NASIL gelmeli ki Saadet-i Dareyn yani iki cihan saadetinden nasipdar olabilelim. Rabbim bütün insanlığı şu mübarek üç aylar hürmetine Saadet-i Dareyn’den nasipdar eylesin, Cumanız mübarek olsun. Amin!.. KAYA SAK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.