Herkes eteğindeki taşları döktü
AK Parti Kırıkkale Milletvekili Av. Ramazan Can TBMM Genel Kurulunda açıklamalarda bulundu. Av. Can, yaklaşık kırk beş gündür bu kanun teklifinin yeterince...
AK Parti Kırıkkale Milletvekili Av. Ramazan Can TBMM Genel Kurulunda açıklamalarda bulundu. Av. Can, yaklaşık kırk beş gündür bu kanun teklifinin yeterince değerlendirildiğini, hukuk camiasında tahlil edildiğini, herkesin eteğindeki taşları döktüğünü söyledi. BİREYE ÖZEL KANUN Av. Can, yaklaşık kırk beş gündür bu kanun teklifinin yeterince değerlendirildiğini, hukuk camiasında tahlil edildiğini, herkesin eteğindeki taşları döktüğünü söyledi. Can, “Burada özellikle özel kanun anlamında, bireye özel kanun çıktığından, birilerinin korunduğundan bahsedildi. Buna kısaca cevap vermek istiyorum ben. Bireye özel kanun. Hukuk fakültesinden hatırladığımız kadarıyla biliyorsunuz, kanunlar genel düzenleyici işlemdir, nesneldir, objektiftir, dolayısıyla herkesi kapsar” ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLAR “Suna Kan, İdil Biret, bunlar üstün yetenekli çocuklar. Şu an müzik virtüözleri kendileri. Üstün yetenekli çocukların yurt dışına gönderilmesi için isim de kanun zaptına geçirilerek kanun çıkarılmıştır 1948 yılında. İlgilenmek isteyenler, 5245 sayılı 1948 yılında çıkarılan Kanun. Cumhuriyet Halk Partisi döneminde çıkan bu kanundan sonra, belki içerik olarak, belki şekil olarak özel kanun yorumları yapılsa da, hukuk tarihimize geçmiş Suna Kan, İdil Biret Kanunu, özel kanundur” KONUT DOKUNULMAZLIĞI İHLAL EDİLDİ “Makul şüpheyle ilgili 6526 sayılı Yasa, biliyorsunuz Terörle Mücadele Kanunu'yla ilgili bir yasa. Bu yasadan önce makul şüphe şartı vardı. Fakat makul şüphe şartı sadece ihbarla, olgulara dayanmadan, kişilerin temel hak ve hürriyetleri ihlal edilerek konut dokunulmazlığı ihlal edildi. Bunun üzerine, 6526 sayılı Yasa'da somut delile dayalı kuvvetli şüpheye geçildi. Aslında burada kanun koyucunun muradı da somut delildeki olguların ve emarelerin somutluğuydu. Ancak uygulamada o hâle geldi ki ispat için gerekli... Şöyle örnek verebilirim ben, arama, koruma tedbirlerinin en hafifi olduğu hâlde aramadan da öte el koyma, tutuklama, hatta mahkûmiyete ilişkin sıralamada aramayla mahkûmiyete ilişkin, tutuklamaya ilişkin kriter aynı oldu. Dolayısıyla böyle bir durum olunca arama kararları verilemez hâle geldi” SOMUT DELİLE DAYANDIRILMASINI İSTEMİŞTİR “Netice itibarıyla, İstanbul Hukuk Fakültesinden hocam olan Feridun Yenisey'in bu kanunla ilgili bir açıklaması var, diyor ki hocamız: "6526 sayılı Yasa'yla yapılan değişiklik koruma tedbirlerinin uygulanması için bulunması gereken şüphenin kuvvet derecelerinin yoğunluğu açısından önemli sonuçlar doğuracak niteliktedir. Zira, kişi haklarından özel hayatı ilgilendirdiği ve en son çare olmadığı için, kural olarak makul şüphenin bulunduğu hâllerde arama yapılabildiği hâlde kanun koyucu çıtayı yükseltmiş ve neredeyse tutuklama kararı verilmesi için gereken kadar kuvvetli şüphe bulunmasını, bunun da somut delile dayandırılmasını istemiştir." BEN KOMİSYONDA BUNU YÜREKLİLİKLE DEĞERLENDİRDİM “Yani, arama kararı verilemez hâle getirilmiştir. Esasında aramanın amacı delil elde etmektir. Ortada delil varsa arama yapılması zaten lüzumsuzdur. Ben Komisyonda bunu yüreklilikle değerlendirdim, dedim ki, 6526 sayılı Yasa'nın çıkmasını 17 ve 25 Aralık olayları tetiklemiştir, doğrudur dedim. 6-8 Ekim Kobani olayları da bu teklifin verilmesini tetiklemiştir. Bu doğrudur ama şunu da özellikle söylemek isterim: Ömer Süha Aldan ve Sayın Ali Rıza Öztürk de "Biz ilke adına, hukukçuluk adına 6526'yı eleştirmiştik, makul şüpheden yana durmuştuk; bugün de ilke adına, Cumhuriyet Halk Partisi, diğer milletvekilleri ne derse desin biz makul şüpheden yanayız, bu teklifi de eleştirmeyeceğiz." Demiştir” GEREK AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ “Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gerekse mukayeseli hukukta makul şüpheye ilişkin uygulamalar nettir, Yargıtay uygulaması da nettir. Netice itibarıyla uygulayıcılardan kaynaklanan problemden dolayı eğer bir sıkıntı varsa yasa koyucu da bu sıkıntıyı çözmekle mükelleftir. Diğer taraftan, müdafinin dosyaya erişimiyle ilgili, biz avukatlar olarak müdafinin dosyaya her zaman erişmesini isteriz. Ancak, 157'nci maddede -ceza muhakemesinin soruşturmasının gizli olduğu- savunma hakkına halel gelmemek kaydıyla sınırlamıştır. Netice itibarıyla katalog suçları kapsamına alındı. 641 sıra sayılı Kanun Teklifi'm de burada idi, bu da hayra vesile oldu diyorum” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.