HER ÇOCUK İSTİYOR MU?
Yurdumuzda huzur ve işlerimizin iyi gitmesini, kalkınma hızımızın iyi olmasını yaşam düzeyimizin yükselmesini isterken bir bakıyoruz bunu istemeyen bundan...
Yurdumuzda huzur ve işlerimizin iyi gitmesini, kalkınma hızımızın iyi olmasını yaşam düzeyimizin yükselmesini isterken bir bakıyoruz bunu istemeyen bundan rahatsız olan gruplar var. Bir bakıyorsunuz hızlı trene sabotaj yapıyorlar. Trenin sefere başlama zamanının uzamasına sebep olan haberleşme kablolarını ve ray bağlantılı devrelerini kesiyorlar. Bunların basit bir hırsızlık olduğunu düşünmüyoruz. Büyük projelere indirilen bir darbe olarak görüyoruz. Mayıs ayında hizmete girecek tren Haziran ayına kalıyor. Bu yetmiş yedi milyon insanımızayapılmışbir ihanettir. Heryerde yapılan hizmetlerin önlenmesi için yapılan girişimlerin ne anlama geldiğini yüce milletimiz bilmektedir. Hizmeti önlemek için işçiyi öldür, işçiyi kaçır, makinaları yak, kabloları kes, ray bağlantılarına zarar ver. Bunu yapanlara Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşı demek mümkün mü? Günümüzün konusu Diyarbakır başta olmak üzere yurdumuzun çeşitli yerlerinde yapılan anaların isyanlarını herkesin duyması lazım. Bu analar ve bunlar gibi olanlar bugüne kadar korkularından ses çıkaramıyor, her şeye razı oluyorlardı. Şimdi dayanamaz hale geldiler. Oyun çocuğu yaştaki yavrularını aramaya başladılar. Acılarını bütün analara duyurmaya çalışan bu acılı anaların seslerini duymakta fayda vardır. Bunun çözümü için kimler ne yapacaksa yapmalı, çocukları kurtarırken başka canların yanmasına fırsat verilmemelidir. Bunun çözümü için devletimizin kararını zorlamamalılar. Bunlarla yakından uzaktan ilgisi olan siyasi partilerimiz birlikte hareket etmeli. BDPli Selahattin Demirtaş’ın dediği gibi hükümetin(B planının) Öcalan’a yalvarmak diye söylenmesi tahrik etmek ve çözüm sürecine zarar vermek çözümü istememektir. Yine 30 Mayıs 2014 tarihli Hürriyet gazetesindeki bir beyanında HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken’in söylediği, dağda zorla tutulan, oraya zorla kaçırılan herhangi bir çocuğun olmadığı beyanıdır. Yani diyor ki analar boşuna ağlamasın, bütün çocuklar kendi istekleriyle dağa çıkıyorlar. Onları kimse zorla dağa götürmüyor diyor. Peki anasının sıcak kucağında, evinin rahat yatağında nasıl kandırılıyor da ne ile kandırılıyor da o dağda kaya koğuğunda, mağarada yaşamaya razı oluyor. Her tarafı ayrı bir güzelliğe sahip cennet yurdumuzda cehennem yaratmanın anlamı nedir? Her zaman düşmanlıklar, zararlı davranışlar devam etmez, ettirilmez. Hatanın neresinden dönülürse kardır. İster kandırılarak, ister kendi isteğiyle dağa çıkmış olanların bu davranışlarından vazgeçmeleri, silahlarını bırakıp huzura, hürriyete koşmaları dileğimizdir. Hiçbir gerilla hareketi başarıya ulaşamaz. Er ve geç netice alınır. Ama canlar yanar, analar ağlamaya devam eder.başta kimse dağa zorla çıkarılmıyor diyenler ile devlet öcalana yalvaracak diyenlerin bu millete ne kadar zarar verdiklerini veya vereceklerini bilmeleri lazım. Her ne olursa olsun sulhun sağlanması Türkiye Cumhuriyeti devleti şemsiyesi altında bayrağımızın dalgalanacağı, insanların hangi inançta, hangi siyasi düşünce de olursa olsun insanca yaşayacağı, birbirini seveceği, birbirine saygı duyacağı şahsi kin ve ihtiraslarla birbirini incitmeyeceği bir yaşam istiyoruz. Devletini zora sokan, devletine zarar verenlerin akıbetlerinin nasıl olduğunu hatırlamamızda fayda vardır. Bilhassa siyasi parti genel başkanlarımızın tansiyonu yükseltici davranışlardan vazgeçmeleri, daha yumuşak, daha güven verici beyanlarla tabanlarını sıkıntıya sokmamalarını diliyoruz. 1980 ihtilalinden önceki çekişmelerle ihtilale çanak tutan siyasilerimizden olmamalarını, daima demokrasiden yana olmalarını bekliyoruz. Önümüzdeki seçim dahil bütün seçimlerde sandığa güvenmelerini, milletin tercihine saygı duymalarını bekliyorz. Demokrasimizin temeli budur. Cumhuriyet böyle korunur. Herkesin aynı düşüncede olması mümkün değildir. Bunu sandıkta göstermesi en doğal hakkıdır. Buna kimse engel olamaz. İHSAN AKÇA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.