Hepatit b
HEPATİT B İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR! SARILIKTAN NASIL KORUNALIM? Prof.Dr. Selda Hızel Bülbül Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Sarılık...
HEPATİT B İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR! SARILIKTAN NASIL KORUNALIM? Prof.Dr. Selda Hızel Bülbül Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Sarılık dendiğinde çoğunlukla, çocukluk yıllarında geçirilen sarı bir cilt rengi ile halsiz, uzun yatak istirahati dönemlerini içeren masum sayılabilecek bir hastalık akla gelir. Günümüzde yapılan bilimsel araştırmalar bu hastalık grubunun sanıldığı kadar masum olmadığını, hatta asrın vebası olarak nitelendirilen AİDS hastalığından bile daha tehlikeli boyutlarda olduğunu göstermektedir. Sarılık karaciğeri etkileyen bir çok hastalık grubunun ortak belirtisidir. Burada ele alınacak grup viral Hepatit olarak adlandırılan ve Hepatit A , B, C, D, E ve son yıllarda tanımlanan F virusları ile karaciğerin enfekte olması sonucu ortaya çıkan klinik tablodur. Bunlar içinde Hepatit A toplumda en yaygın olarak bulunan, kontamine besin maddeleri, su kaynakları ve insandan insana temas yolu ile geçen bir hastalıktır. Hepatit A genel olarak karaciğerde kalıcı bir hasara neden olmamaktadır. Yapılan çalışmalar toplum içindeki bireylerin bu virus ile erken çocukluk ya da genç erişkin döneminde karşılaştığını, hastalığın daha ağır seyrettiği ileri yaş dönemlerinde çok nadir görüldüğünü bildirmektedir. Esas olarak, bireysel ve toplumsal maliyeti çok yüksek olan, enfeksiyonu alan bireylerde karaciğerde ağır hasar gelişebildiği ve kronikleşerek hastayı siroza ve ölüme götüren tipi, Hepatit B ve diğer Hepatit virus enfeksiyonlarıdır. Hepatit B (HBV) virusunu almış olan kişide hastalık ya hiç bulgu vermeden gizli geçer, ya da ağırlık derecesi hastadan hastaya farklılık gösteren klinik tablo ortaya çıkar. Hastalığın klinik bulguları hastalık için özgül değildir ve grip hastalığına benzer halsizlik, bulantı, kusma, ateş gibi hemen her hastalıkta görülebilen bulgularla seyreder. Hepatit A da vakaların büyük çoğunluğunda sarılık görülmektedir. Ancak HBV de hastaların sadece 1/3 ünde sarılık vardır. HBV ile enfekte kişilerin büyük çoğunluğu tamamen iyileşir ve hastalığa karşı yaşam boyu bağışıklık kazanır. Enfekte erişkinlerden sadece % 5-10 gibi küçük bir bölüm kronik taşıyıcı haline gelirken, küçük çocuklarda enfeksiyon alındığında bu oran % 20'lere kadar çıkmaktadır. HBV ile karşılaşıldıktan sonra virusun yüzeyinde bulunan tanımlayıcı bir marker (HBsAg) pozitifleşir. Hastalığın klinik teşhisi bu markerın kanda gösterilmesi ile konur. Hastalık iyileşince bu marker kaybolur ve hastalığa karşı bağışık olunduğunu gösteren marker (Anti HBS) dolaşıma çıkar. HBsAg pozitifliğinin 6 ay ya da daha uzun sürmesi halinde kronik taşıyıcılıktan söz edilir. İşte bu taşıyıcılardan yaklaşık dörtte biri siroz ya da karaciğer kanseri nedeni ile yaşamını yitirmektedir. HBV enfeksiyonu dünya üzerinde tüm ölüm nedenleri arasında kronik akciğer hastalıklarından sonra gelerek dokuzuncu sırada yer almaktadır. Dünyada 2 milyar kişinin HBV ile enfekte olduğu düşünülmekte ve bu kişilerden 350.000 kadarının ise kronik taşıyıcı olduğu ve siroz veya karaciğer kanseri nedeniyle ölme riskinin yüksek olduğu bildirilmektedir. Asya, Afrika ve Latin Amerika'da en önemli kronik enfeksiyon olduğu bildirilmiştir. Bu ülkelerde hastalık taşıyıcıları %20 dolaylarına kadar çıkabilmektedir. Kuzey Amerika , Avrupa ve Avustralya'da ise enfeksiyon daha seyrek olup, taşıyıcılık %2 dolaylarında seyretmektedir. Ülkemiz de önceki yıllarda %3'lük taşıyıcı oranları ile bu ülkeler arasında yer almakta idi, ancak son yıllarda veriler taşıyıcı sıklığının %10'ların üzerine çıktığını göstermektedir. Bu Türkiye için tehlike çanlarının çaldığı anlamına gelmektedir. HBV bulaşması başlıca enfekte kişilerin kanı veya kan ürünleri ile teması yoluyla olur. Ayrıca virus tükrük, beyin-omirilik sıvısı, vaginal sıvı, semen gibi diğer vücut sıvılarında da bulunabildiği için bu sıvılarla temas sonucu yani öpüşme, cinsel birleşme ile de hastalık alınabilmektedir. Kişisel temizlik kurallarına uyulmaması ve kişisel koruyucu cihazların (eldiven, kondom gb) kullanılmaması virusun yaygınlaşmasını hızlandırmaktadır. Hepimiz AİDS hastalığından korkuyor ve korunmak için önlemimizi almaya çalışıyoruz. Bilmeliyiz ki Hepatit de en az AİDS kadar tehlikeli ve öldürücü, aynı zamanda da AİDS den çok daha yaygın bir enfeksiyondur. Örneğin AİDS hastalığının bulaşması için 1 ml kanda yaklaşık 1000 virus olması gerekirken, 1 tane bile Hepatit virusunun bulunması enfeksiyona yol açabilmektedir. Toplum sağlığını tehdit eden ve giderek büyüyen bir sorun haline gelen Hepatitten korunmak olasıdır. Korunmada kişisel ve çevresel temizlik şartlarının uygulanması yanında riskli kişilere uygulanmak üzere geliştirilmiş Hepatit aşısının varlığı da etkin bir yoldur. Hepatit B aşısının koruyuculuk düzeyi %95 dolayındadır. Yapılan araştırmalar son yıllarda geliştirilmiş olan aşının, aşı uygulama yerinde şişlik, baş ağrısı ve hafif ateş dışında önemli bir yan etkisi olmadığını bildirmektedir. Bugün ülkemizde tüm bebeklere ve Hepatit enfeksiyonu yönünden risk altında olan meslek grubundaki kişilere (sağlık personeli, polisler, yaşlı ve çocuk bakım evlerinde çalışan öğretmenler, kan ve vücut sıvıları temas olasılığı bulunan kişiler gibi) aşı uygulanmaktadır. Koruyucu hekimlikte önem kazanmış olan bir diğer geçiş yolu anneden bebeğine geçiştir. HBsAg pozitif bir annenin bebeğine hamilelik sırasında virusu geçirme şansı %70-90 gibi oldukça yüksek bir olasılıktır. Enfekte anneden doğacak bebeklerde risk yüksek olduğundan, korunmada öncelik riskli yenidoğanları belirlemektir, bu amaçla da tüm gebelerin Hepatit B yönünden kan testi ile taranması önerilmektedir. Eğer anne HBsAg taşıyıcı ise o takdirde bebek doğar doğmaz yıkanıp bulaşık kandan arındırılır ve hemen Hepatit B Immun Globulin ve Hepatit B aşısı uygulanır. Birinci aşıdan bir ay sonra ikinci doz aşı yapılmakta daha sonra altıncı ve on ikinci aylarda bebekte HbsAg ve koruyucu Anti HBV düzeyleri kontrol edilerek tedavinin gidişi hakkında karar verilmektedir. Hepatit B enfeksiyonundan korunmak için ne yapılabilir: * Sık el yıkama gibi basit kişisel temizlik kurallarının uygulanması * Bulaş riskinin yüksek olduğu meslek grubunda olanların eldiven, önlük, maske gibi kişisel koruyucu cihazları kullanması, * Risk grubunda olan kişilerin Hepatit B markerları yönünden kan testinin yaptırılarak aşılama programına alınmaları, * Gebe kadınların Hepatit B taşıyıcılığı yönünden taranarak, yenidoğacak bebeğin doğumun hemen sonrasında aşılama programına alınması, * Kan verecek her kişide Hepatit taşıyıcılığının araştırılması, * Bulaşık her türlü maddenin yakılarak yok edilmesi, * Hepatit B taşıyıcı olabilecek kan veya vücut sıvısı ile temas durumunda hemen yara yerinin akan su altında yıkanması ve sonra alkol ile temizliğinin yapılması,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.