Ahmet Polat

Ahmet Polat

Hasetlik

Hasetlik

Toplumda ve hayatın normal akışı içerisinde en çok karşılaşılan kalbi hastalıklardan biridir haset. Dinini öğrenmeye ve yaşamaya çalışan Müslüman için en önemli konuların başında gelir. Bilerek ya da bilmeyerek, şahsımızın veya sevdikleriminiz (atanma, terfi, izdivaç, başarı, mal-mülk edinme gibi) güzel haberlerini çeşitli duygularla paylaşırız kimi zaman.

Günümüz Türkçesiyle çekememezlik şeklinde de bilinen haset; Arapça bir kelime olup başkalarının sahip olduğu nimetleri/imkânları kıskanma anlamına gelmektedir.

Önceki semavi dinlerde günah sayıldığı gibi, İslâm’da da büyük günahtır. Bununla birlikte, antropoloji, ekonomi, psikoloji, sosyoloji, psikanaliz, felsefe, sinirbilimi, edebiyat, tarih, örgütsel davranış gibi pek çok alanda karşımıza çıkmaktadır.

Hasedi biraz daha somutlaştırmak gerekirse, şu temsili kullanabiliriz: İnsanın midesi, bazı yemekleri hazmedemediğinde vücutta ve zihinde rahatsızlık hissi meydana geliyorsa, başkalarının maddi-manevi terakkileri de hasetçinin iç dünyasında kabullenememe/hazımsızlık hali baş gösterir.

Haset, sahip olunmayan ya da sahip olunmadığına inanılan bir şeye başkasının sahip olduğunu görüp bunu arzulama şeklinde ortaya çıkan bir duygudur ki, kişiyi “onda var bende neden yok” şeklinde bir sorgulamaya götüren duygudur. Meseleye tersinden bakıldığında, kibirli ve böbürlü kişinin, aslında eksiklik ve aşağılanma duygularını ortaya çıkaran davranış biçimidir.

Hasedin dışa yansıtılması kınanmayı beraberinde getirir. Bu sebepten ötürü insanın gönlünde saklı ve gizlidir ki, şu haliyle tehlikelidir.

Dinimiz; hasetliğe karşı dikkat edilmesi, titizlikle sakınılması gerektiğini ayet ve hadislerle vurgular. Bu meydanda Hz. Yakub’un; Hz. Yusuf’un gördüğü rüyayı kardeşlerine anlatmamayı söylemesi veya haset edici insandan Allah’a sığınılması gerektiği özellikle dikkat çekmektedir.

Yaratılış kodları diyebileceğimiz insan fıtratında, hasetlik mevcuttur. Ne var ki, işte imtihanın hikmeti de burada ortaya çıkmaktadır; mayamızdaki bu kalbi hastalığı yenebilmek.

Kur’an ve Sünnet perspektifinde kâmil mümin portresine bakıldığında, sabır, kanaat, tevekkül, teslimiyet, içten yalvarış gibi ahlâkî erdemlerle fıtrattaki eksikliğin giderildiği anlaşılmaktadır. Bu bilgiden hareketle ve hasetlik özelinde, “insanın, kendi iç dünyasıyla barışık olmadığının tezahürüdür” veya “insanın fıtraten zayıf yaratıldığının dışa yansımasıdır” şeklinde değerlendirme yapılabilir.

Din, mal, ilim, makam, mevki, kabiliyet, iş ve güzellik gibi Allah’ın verdiği nimetlere karşı haset edilir.

Haset, şu gibi duygularla dışa yansır: Öfke, hayal kırıklığı, tiksinme, üzüntü, alçaklık, kötü niyet, suçluluk, hayranlık, içerleme, kaygı ve özlem…

Hasedi Oluşturan Sebepler: Haset duygusunu doğuran sebeplerden bazıları şunlardır:

  • Cimrilik ve aşırı ihtirasın birleşmesinden doğan psikolojik hastalık,
  • Dünya sevgisi,
  • Dünya nimetleri üzerinde yarış,
  • Düşmanlık ve kin gütme,
  • Fazilet ve nimetlerin karşı tarafta belirmesi,
  • Üstünlük duygusu, kibir, böbürlenme,
  • İnsanlara karşı şımarıklık ve küstahlık,
  • Ulaşılmak istenen şeylerden mahrum kalma korkusu,
  • Makam, mevki tutkusu (riyaset) ve baş çekme hastalığı,
  • Enaniyet/egoizm (benlik), nefsin kötülük ve çirkinliği.
  • Hasetçi bireyin adaletsizlik algısını meşrulaştırmaya ve ahlâki adalet normlarına dayandırmaya çalışması,

Hasedin Zararları:

  • İhlas ve samimiyeti öldürür,
  • Gıybet ve laf taşımaya (nemime) yol açar,
  • Hırsızlık ve cinayete sebebiyet verir (kişiyi saldırgan hale getirir ki, hakiki iman sahibi mümin mütevazidir),
  • Kardeşlik ve muhabbete halel getirir; zulüm ve düşmanlığı peyda eder,
  • Düşmanlık, fitne ve ayrılık gibi müminler arasında istenmeyen hasletleri beraberinde getirir,
  • Zihinlere, kin, öfke ve terk edilmişlik hislerini yerleştirir,
  • Allah’ın gazabını çeker,
  • Kâmil imana zarar verir,
  • Toplumda iyilikleri azaltır, şerrin çoğalmasına teşne olur,
  • İnsanlardan uzaklaştırır, kişinin değerini düşürür,
  • Kişiyi psikolojik buhranlara sürükler,
  • Gözü etki altına alır, gam ve kedere sevk eder,
  • Kalbi daraltır,
  • Kişi, haset nedeniyle kötülükle beslenmeye başlar ve cesedini zayıflatır,
  • Maddi-manevi yönden karşılığı olmayan musibete düçar olur,
  • Başarı kapılarını kapatır,

Haset Hastalığından Kurtulmanın Yolları

Haset etme, tıpkı sevme, hüzünlenme, yeme/içme gibi insanoğlunun genetik kodlarında bulunduğu için kökten kazımak mümkün değildir. Ancak bu kötü hastalığı kontrol altına alabilmek için bazı tavsiyelere uymak lazımdır.

  • Sabır ve takva,
  • Haset eden kimseye hakkını verme,
  • Kin ve buğzu kalpten silip atma,
  • Haset ve kibir gibi kalbi hastalıkları kontrol altına alma,
  • Hasedin dünya ve ahiret zarar vereceğini bilme,
  • Selamı yayma, ihlas ve samimiyet,
  • Seherlerde Kur’an okuma,
  • Hesap ve ceza gününü hatırlama,
  • Dua ve sadaka…

Önümüzdeki yazıyla konuyu sonlandıracağız inşallah.

Bu yazı toplam 505 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmet Polat Arşivi