Halkın devleti murakabesi (Sohbet-i Canan - Kaya Sak)

Halkın devleti murakabesi (Sohbet-i Canan - Kaya Sak)

Değerli Can Dostlarım!.. İslâm’ın ikinci halifesi Hazret-i Ömer devrinde devlet merkezi Medine’deyiz. Devlet‘in başı zirvedeki insan Halife Hazret-i...

Değerli Can Dostlarım!..

İslâm’ın ikinci halifesi Hazret-i Ömer devrinde devlet merkezi Medine’deyiz.

Devlet‘in başı zirvedeki insan Halife Hazret-i Ömer minbere çıkmış halk’a şöyle seslenir,

-Ey Müslümanlar! Size söyleyeceklerim var bana kulak veriniz!

Fakat birden caminin içinden öfkeli bir ses yükselir:

-Seni dinlemeyiz ya Ömer!..

Cemaati bir şaşkınlık ve bir hayret kaplar herkes birbirine bakar bu bakışlar aynı soruyu sormaktadır:

-Niye?..

Hazret-i Ömer de ise en ufak bir öfke veya kırgınlık belirtisi yoktur. Yumuşak bir ses tonuyla, sahibi meçhul olan sese karşılık verir:

-Kimdir beni dinlemeyecek olan çıksın sebebini izah etsin.

Cemaat arasından birisi ayağa kalkar ve pervasızca Halifeye hitaben şunları söyler:

-Elbette dinlemeyiz seni. Ganimet kumaşlarını neden eşit şekilde dağıtmadın? Dağıttığın kumaş parçası ile ben bu cılız vücuduma bir gömleği zor diktirdim.Sen ise o iri vücuduna üstündeki geniş elbiseyi yaptırmışsın.Nerede kaldı eşitlik,nerede senin adaletin?.

Hazret-i Ömer bu sözler üzerine derin bir nefes alır. Acaba bilmeden büyük bir yanlışlık mı yaptım, diye düşünürken, cevabını kolayca verebileceği böyle bir meselenin itiraz konusu olması onu rahatlatmıştı.

Aziz Can Dostlarım!..

Hazret-i Ömer’in asıl memnun olduğu husus çok daha önemli nedir o husus?

İdare ettiği halk içinden İdari Mekanizmayı kontrol edebilen, yanlış bir iş yaptığı zaman yapan devlet reisi bile olsa ikazdan geri durmayan böylesine cesur kimselerin olmasıdır.

Gerçekten de idare edilen halkın idari ve siyasi mekanizmayı murakabe altında tutması, bir devletin hak ve adalet çizgisi üzerinde devam edebilmesinin başta gelen şartlarındandır.

Siyasi iktidarlar böyle bir kontrol ve destekten mahrum kalırlarsa ülkede keyfilikler, ben yaptım oldular, hüküm sürer bunun neticesinde de huzursuzluk ve kargaşa ortaya çıkar. Bu sefer kargaşayı bastırmak için hukuksuz, nizamsız ve insafsız davranışlar sergilenerek ülke hiç istenmeyen büyük bir kaosa doğru sürüklenir ki Allah bu milleti böyle bir felâketten ağzı dualı insanlar, beli bükülmüş ihtiyarlar, hiç bir şeyden habersiz sübyanlar ve şühedanın yüzü suyu hürmetine muhafaza buyursun.

Cemaat merak içinde Hazret-i Ömer’in vereceği cevabı beklemektedir.

Hazret-i Ömer caminin içinde oğlu Abdullah’ın bulunup bulunmadığını sorar. Abdullah zaten cevap vermek için hazırdır, derhal ayağa kalkarak itiraz eden adama şu cevabı verir:

-Ben kendi payıma düşen kumaş parçasını babama verdim, sırtındaki elbiseyi iki parçayı birleştirerek yaptı, ortada ne bir eşitsizlik ne de bir haksızlık vardır dedi.

Bu cevap cemaatin yüzünü güldürmeye kâfi gelmiş ve Hazret-i Ömer’e bakan gözlerde itimat ve hürmet pırıltıları yanmaktadır.

Halifeye itirazda bulunan zat da meselenin bu şekilde açıklığa kavuşmasından memnun olmuş ve artık öfke yerine saygı dolu bir sesle şöyle demektedir:

-Konuş artık ya Ömer! Bundan sonra seni can kulağıyla dinler emirlerine tereddütsüz itaat ederiz…

Muhterem Can Dostlarım!..

Muteber kaynaklarda anlatılan bu ve buna benzer yaşanmış menkıbeleri okumak, öğrenmek, hatta ezberleyip bir yerlerde yeri gelince anlatmak dahi belki çok güzel ve faydalı bir davranış olabilir, ancak bunlardan alabildiğimiz derslerin ne kadarını hayatımıza yansıtabildiğimiz ve yaşayabildiğimiz hepsinden daha önemlidir.

Ben inanıyorum ki bizim bu günkü idarecilerimiz böyle menkıbelerin çok daha değişiklerini ve daha fazlasını bilmektedirler. Ancak bilek yetmez yaşamak şarttır.

Unutmamalıdır ki halkı hata bile yapsa bir idarecinin en önemli vasfı (tabii bu vasıf o idarecide varsa) halkına öfke ile, kin ile değil şefkatle ve merhametle yaklaşması şarttır zira tarih örnekleri ile doludur ki despot, diktatör idarecilerin sonu daima hüsran olmuştur.

Allah böyle bir akıbet ten Milletimizi de İdarecilerimizi de muhafaza buyursun Amin!..

Yaklaşan Miraç Kandilinizi ve Cumanızı tebrik eder hayırlara vesile olmasını, şerleri def etmesini Halık-ı Kerimimizden bütün kalbimle niyaz ederim.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.