Görme Engelli ve Hafta sonu
Daha Pazartesi gününden başladı hafta sonu heyecanla beş gün kaldı dört gün kaldı üç gün var ev özlemi hafta boyu burunlarda tüterdi iple çekilir...
Daha Pazartesi gününden başladı hafta sonu heyecanla beş gün kaldı dört gün kaldı üç gün var ev özlemi hafta boyu burunlarda tüterdi iple çekilir di cuma günleri. Hele cuma günü gelince bu defa da saatler sayılmaya başlanırdı. İstiklal Marşı söylenip de hafta sonu eve gidenler okuldan ayrıldılar mı ayrılığın verdiği burukluk mudur yoksa hafta sonu eve gidememenin verdiği eziklikten midir rahatlamayla beraber bir sıkıntı basardı içimi. Ama kolay geçer ve geriye kalanlarla hafta sonu kaynaşmasını sağlardık. Kendimi en özgür ve en rahat cuma akşamları hissederdim. Çünkü ders yoktu, etüt yoktu istediğimi yapmama engel bir şey yoktu yorgunsam erken yatabilir keyfim yerinde ise geç saate kadar oturabilirdim arkadaşlarla oyunlar oynar hoş sohbetlere dalardık. Cumartesi sabahları haftaiçi günlerden daha geç kalkardık eve giden arkadaşlarımız kadar olmadığını bilsek de okul şartlarının müsaade ettiği ölçüde tatilin sözüm ona tadını çıkarmaya çalışırdık. Fakat ne var ki bu defa da akşamları erkenden uykusu gelen küçük arkadaşlarımız uykularını aldıkları için cumartesi sabahları erken kalkar büyükleri rahatsız ederlerdi. Hafta sonları okulun yarısı evcil çıksa da diğer yarısı okulda kalır boşluktan canları sıkılırdı bu sebeple okul dışına çıkmak hiç olmazsa farklı bir nefes almak gönülden istenen bir şeydi. İyi ama görmeyen öğrenci nasıl okul dışına çıkabilirdi ki? Ya başına bir şey gelirse sorumluluk kimin üstüne kalırdı? Bir de görmeyen açısından yaklaşalım duruma kendi öğretmenlerinin bile güvenmediği bir görmeyen kendini nasıl güvenebilir ki dışarıya çıkmayı bu okulda değilse nerede ve kimden öğrenebilirdi ki? Her iki görüşün de haklı tarafları vardı, fakat bu dışarıya çıkma sorunu az gören öğrencilerle halledilebilirdi. Az gören öğrenci alışveriş için ya tek başına veya görmeyen bir öğrenci ile çarşıya çıkar okul dışını tenefüs eder alışverişini yapar okula dönerdi çıkış izne tabi iyiydi. İzin ise tamamen nöbetçi öğretmenin insafına kalmıştı. Nöbetçi öğretmeni ikna etmek için haklı bir sebep bulmak gerekiyordu. "Öğretmenim tırnak makası almak için Müslim’le bakkala gidebilir miyiz?" "gidin ama dikkatli ve kaldırımlardan gidin gelince de haber vermeyi unutmayın oldu mu?" Yatakhanemizin merdivenlerinden sevincimizden uçarcasına indikten sonra ne yalan söyleyeyim derin bir oh çekerdim sanki bütün sıkıntılarımdan kurtulmuş gibi olurdum. Bundan daha fazla huzuru ancak ailemden biri gelipte beni sömestır veya yaz tatiline götürürken alırdım. Çarşıya çıkmak da neredeyse o kadar güzeldi benim için çarşıya çıkanlar alışverişlerini yaparken dışarıya çıkamayan diğer arkadaşlarının taleplerinin de unutmazdı kolanya, bisküvi vs... az gören arkadaşlarımız bu yüzden çok yorulsalar da canlarına minnetti hapishane gibi okul ortamına bağımlı kalmıyorlardı ya... İş bir tipte okula dönüldüğünde nöbetçi öğretmene sağ salim gelindiği haber verilirdi doğrusu ya nöbetçi öğretmen kimlerin gidip geldiğini pekte aklında tutamazdı ve gidenlere güvenirdi bunu fark ettiğimiz günlerde ben ve iki arkadaşım birçok defa çarşı izni aldığımız halde daha uzaklara da gitmiştik çok şükür ki başımıza bir şey gelmemiş selamet içinde okula dönebilmiştik. Cumartesi akşamları nöbetçi öğretmenin nezaretinde eğlence düzenlenirdi. Eğlenceler hafta sonunun belki de en sevilen faaliyeti de dersler olmadığından dışarı çıkmaya da pek fazla müsaade edilmediğinden yapacak bir şeyler bulmakta zorlanır boşluktan pazartesini özlediğimiz olurdu işte eğlenceler bu boşluğu dolduran önemli bir faaliyetti. Okulumuzun güzel bir orkestrası vardı saksafon, akordeon, bağlama, cümbüş, darbuka gibi. Güzel sesli arkadaşlarımız Kora'ya eşlik eder şarkıları dinletirdi. Bize yine bazı arkadaşlarımız taklit yapar bizleri güldürürlerdi. Eğlencelerde yarışmalarda yapılır sonuçları heyecanla beklenir di. Her şeyden önce eğlencelerin programlarını hazırlamak heyecanlı ve saygınlık kazandıran bir işti kim hangi sırayla ne yapacak kim hangi fıkrayı anlatacak bütün bu kayıt çalışmaları müzik ve eğlence kolu tarafından yapılır ve ne zaman yapılacağı önceden ilan edilirdi. Eğlence belli bir saatten sonra bitince herkes yatağına gider ve rahat bir uyku çekerdi. Pazar günleri cumartesilerden farklıydı benim için. Çünkü pazar günleri daha programlıydı kahvaltıdan hemen sonra hep beraber dikiş annenin önünde toplanır ve yıkanmış çamaşırlarımızı alırdık üzerine ismimizi baş harfleri yazılmış çamaşırlarımızı bez bir torba içinde Nariye teyzemiz verirdi bize. Yaşlara göre hazırlanmış banyo grupları vardı. Her grup Siri çalınarak banyoya çağrılırdı kendisi yıkanamayacak olanları okulun kadın hademeleri yıkardı . Okula ilk başladığım sene benim de bu insanlar yıkamışlar dı üstleri başları sulardan, buhardan ıslanmış elbiseleriyle sırtlarmızı ovar su döküp durularlardı. Gelipte yandım diye yakındıkça kime yandın diye bizimle şakalaşıyorlardı. Çamaşırlarımızı yıkayan, söküklerimizi diken ütüleyen bu insanları hep saygıyla anmışımdır. O yaşta uzak kaldığımız anne şefkatinin bir kıvılcımını belki de bir nebze olsun bu insanlarda hissederdim. Yıkanma işi bitince eşyalarımızı olduğumuz yere bırakır verirdik Sultan ve Nariye teyzelere. Bu elbiseleri tek tek toplar ayırır yıkar ütüler ve haftaya bize yetiştirirlerdi. Verdikleri hizmet saygı duyulacak bir şeydi doğrusu. Hafta sonlarının bütün tadını kaçıran pazar akşam yemeğinden sonra çalan etütü Leydi bu şu demekti yarın ders başlıyor artık hazırlıklarınızı yapmaya başlayabilirsiniz yatılılık hayatın boyunca pazar akşamları çalan bu etütü Selin'i bir defa olsun memnuniyetle karşıladığı mı hatırlamıyorum. Her defasında içimi burkardı. Ders çalışmayı sevmeyen biri de değildim ama nedense buz ile bir türlü alışamamıştım başka günler değildi yalnız pazar akşamlarına mahsustu bu durum. Hep beraber etüt sınıflarına geçmeye başlayınca evci arkadaşlarımız da yavaş yavaş gelmeye başlarlardı. Hafta sonu psikolojisinden çıkmamız birinci adımda pazar etütleri yavaş yavaş dersler, ödevler hatırlanır bir hafta sonu daha geriye bırakılmış olurdu. Evet değerli dostlar görme engellilerin bir yerlere gelmesi o kadar da basit değil. Yani mücadele etmek ve engelleri tek tek aşmak gerekiyor. Hülassa görme engellerin yaşamaları için mücadele etmeleri gerekiyor. Engellenen bütün dostlarıma engelsiz bir hayat diliyorum. Engellileri sizlere tanıtmaya devam edeceğiz inşAllah. SELAM ve dua ile... Bekir AKDENİZ Ben Işığı Karanlıkta Gördüm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.