Geçmişten günümüze Türk kadını (2)
Amerikalı Arkeolog Jeannine Davis Kimball tarihin her döneminde tartışma konusu olmuş savaşçı kadınlar Amazonlar üzerine kapsamlı bir araştırma yapıyor....
Amerikalı Arkeolog Jeannine Davis Kimball tarihin her döneminde tartışma konusu olmuş savaşçı kadınlar Amazonlar üzerine kapsamlı bir araştırma yapıyor. Sonuç şöyle:
Araştırmacı Kırımın kuzeyinde Kiev yakınlarındaki steplerde bulunan kurganlarda sarışın amazon kadınların kemiklerinin bulunduğunu öğreniyor. İncelemek üzere bölgeye gidiyor.
Kurganlarda iyi şekilde saklanan bazı kemiklerden alınan DNA örnekleri Almanya Mainz’de bir laboratuarda inceleniyor.
Yeri gelmişken Kurganlardan bahsetmemek olmaz. Türkler M.Ö.7000 den beri cenazelerini gömerler. Üstünü de toprakla örterler. Mezarın iç bölümünü de kırmızı aşı boyası ile boyanır. Bunlara kurgan denir. O zaman dilimlerinde Türklerden başka hiçbir topluluk cenazelerini gömmüyor.
Şimdi Amazonlara geri dönelim. Amazonların M.Ö. 5.Yüzyılda yaşadığı bilinir. Jeanne Davis Kimball bu savaşçıların izini sürmek için Moğolistan’a kadar uzanan coğrafyada araştırma yapar. En son Moğolistan’ın yüksek yerlerinde yaşayan sarışın kızları olan göçmenleri öğrenir, uzun yolculuklardan sonra Moğolistan’ın yüksek steplerine gider. Adı Meryem Gül olan Türkçe konuşan sarışın, çok iyi at binen bir kız çocuğuna ulaşır. Kimball hemen Meryem Gül ve annesinden DNA örnekleri alıp Almanya ‘da ki laboratuara gönderir, alınan sonuçlar herkesi şaşırtır. Çünkü Meryem Gül güney Rusya kurganlarında bulunan savaşçı kadınların DNA’ larıyla birebir aynı gen yapısına sahiptir. Bu veri Türk kızı Meryem Gül’ün Amazonların yaşayan bugünkü temsilcisi olduğunun en kesin kanıtıdır.
Saka Türklerinin Masseget kolunun Hükümdarı “Tomris” adında son derece cesur, güzel, akıllı kadın bir hükümdar idi. Yine Motun (Mete) döneminden itibaren Türk kadınını erkeğiyle birlikte Türk toplumunda eşit haklara sahip olduğunu görüyoruz. Ülkenin “birinci hanımı” konumundaki “hatun”un, şölenlerde, kurultaylarda ve törenlerde hemen “hakan”ın sol yanı başında durması ve yönetim adına çıkarılan fermanlarda “hakan ve hatun emrediyor ki…” şeklinde başlanması da bunun en açık ifadesidir. Yönetimde Hakan’ın ortağı olan kadına “Türkan” deniliyordu.
Ünlü Arap seyyahı İbn Fazlan, Seyahatnamesinde İdil Bulgar Türklerinin kadın erkek beraber nehirde yıkandıklarını fakat zinaya asla rastlanmadığından bahseder.
Tarihçi Yılmaz Öztuna’ya göre Göktürklerde de fuhuş hemen hemen görülmezdi. Evli bir kadına tecavüz edenin cezası idamdı. Bir genç kıza tecavüz ise, genç kızla evlenmeyi kabul etmediği takdirde yine ölümdü. Göktürklerde oğul, “soy ağacının kütüğü”; kardeş ise o “ağacın yaprakları” gibi görülmekteydi.
Kaynakça; Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman Kurt, Tarihi Süreçte Türk Kadınları, Nesrin Günel İçay, Türk Kadını, Ankara Yörükler Türkmenler Kültür Derneği Başkanı, Selçuk Silsüpür, Bilinmeyen Türk Tarihi ve Kültürü
Devam Edecek…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.