Alaattin Karaer

Alaattin Karaer

FAS GEZİMİZ! (8)

FAS GEZİMİZ! (8)

alaattin-karaer--kose-yazisi-1-015.jpg

Fas’ın en önemli tarihi şehirleri arasında olan, bol ödüllü filmlerin çekildiği Ait Ben Haddou ve Quarzazate gideceğiz. Kuzey Afrika’nın en büyük dağ bölgesi olan Yukarı Atlas Dağlarını göreceğiz. Marakeş’e 190 km uzaklıkta olan bu bölgeye gitmek için sabah otobüste yerlerimizi aldık. Rehberimiz, yolun çok virajlı olduğunu olduğunu söyleyerek, otobüs tutan ve midesi bulunan varsa ön sıralarda oturmalarını önerdi.

     Bir gün önce Essaoira’da yediğimiz öğle yemeği iyi dokunmuştu bazılarımıza. Özelliklede, kolay kolay hasta olmayan eşim, perişan olmuştu. Yol gittikçe gözümüzde büyümeye başladı. Antalya’dan, Silifke’ye giderken Alanya yol arasının daha dağlık olanını düşünün.

    Marakeş ile Sahra arasındaki, küçük, buraya has berberi köylerinden geçiyoruz. Mola’da bir nefes alıyoruz. Ait Ben Haddou’da öğle yemeği için önceden ayırtılmış yerlerimizi alıyoruz restaurant’ta. Bırkaçımız yemek kokusuna dahi dayanamayacak durumda olduğumuz için, dışarıya çıkıyoruz. Rehberimiz devamlı ilgileniyor bizlerle. Haşlanmış patates yaptırmış. Ondan dahi bir iki parça zor alıyoruz. Kuru kahve getiriyorlar, iyi gelirmiş.

    Yemek sonrası yürüyerek Gladyatör filminin çekildiği, Ait Ben Haddou köyüne doğru birlikte yürüyoruz. Bu tarihi bölge ve bulunan kale bugüne kadar pek çok filmin çekiminde kullanılmış. Sokaklarda yürürken pek çok hediyelik eşya satan dükkanlar sıralanmış. Bu dükkanların sahipleri aynı zamanda burada yaşayan yerel halkmış. Burada ufacık bir cami ve haham bulunuyormuş. Berberilerin bir kısmının Yahudi olduğunu da öğreniyoruz.

    Palmiye ağaçları, ortadan nehir’in diğer yakasına geçilen köprü… Köprüden geçmeden, hediyelik eşya satan dükkanların önünde duruyoruz. Fas’a has başörtüsünün bağlanış şeklinin enterasan olduğunu söylüyor rehberim. Yurdanur Duman, köprünün başındaki dükkandan, kendisine bu örtülerden aldı, bizlerde örtünün bağlanış şeklini izledik. Bir daha yapamayız sanırım. Biraz el becerisi.

 

alaattin-karaer--kose-yazisi-2-008.jpg

Rehberimiz buranın tarihi ve insanlarından bahsetti. Yolda gördüğümüz evlerde yaşayan Berberilerin kırsal alanlarda çoğu halen yerleşik yaşam geleneklerini sürdürmekte, kışın alçak düzlüklerde çitçilik yapmakta, yazın ise yüksek bölgelerdeki otlaklara göçmekteymiş.

     Turizmle uğraşan vatandaşların çoğu, nehrin diğer tarafındaki bir köyde daha modern konutlarda yaşıyor, ancak bu antik köyde hala dört aile yaşıyormuş. Fas ın, toprak kil mimarisine mükemmel bir örnek olduğunu da öğreniyoruz. İsteyenlerin filmin çekildiği, toprak ve kil karışımından yapılmış kaleye çıkabileceğini, istemeyenlerle, köprünün başında buluşacağımızı söyleyerek serbest bıraktı. Hava sıcaktı. Eşim, çıkamayacağını söyleyerek, köprünün başında bekleyeceğini belirtti. Ben köprüden karşıya geçip, köy içerisinden biraz yokuş çıktım fakat bende göze alamadım. İnenler ve çıkanların fotoğraflarını çekmekle yetinerek, bende köprünün diğer başında geleni gideni seyretmeye başladım. Mavi giysiler içerisindeki berberi gençlerin fotoğraflarını çektim.

    Köy girişindeki duvarda asılı olan tabloda burada hangi filmlerin çekildiğine bakıyoruz. Ali Ben Haddou aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası listesinde yer almaktaymış.


alaattin-karaer--kose-yazisi-3-015.jpgalaattin-karaer--kose-yazisi-4-012.jpgalaattin-karaer--kose-yazisi-5-005.jpg

Buluşma saatimizde, otobüsümüzle çöl ortasındaki, Fas film endüstrisinin merkezi olan, çöl temalı pek çok yabancı filmin çekildiği yere gidiyoruz. Eşim ve birkaç kişi kalıyor, gidecek halleri yok. Otobüsten iner inmez çöl topraklarına değiyor ayaklarımız. Un gibi. Bastıkça toz bulutu yükseliyor. Burada bir çok filmde kullanılan Atlas Stüdyoları bulunmakta. Giriş ücretli. Bizlere tur şirketi toplu aldığı için. Görevli sayarak alıyor bizleri. Yine arkamızdan atlı geliyor gibi dolaşıyoruz. Çekimleri yapılan, birçok sinema filmi, tv filmi ve dizisine ev sahipliği yapmış. Filmlerden bazıları; Sodom ve Gomorra’nın Son Günleri, Kral Olacak Adam, Nil Mücevherleri, Yaşayan Güneş Işığı, İsa’nın En Son Başvurusu, Sheltering Sky, Kundun, Anne, Kasbah, Gladyatör, Alexander, Cennetin Krallığı, Babel…

    Hayal ettiğimiz gibi gelmiyor. Bu kadar yolu bunun için mi geldik diye söylenmeler başlıyor. Gerçekten bu kadar yol gelip, dönmeye değmez.  

alaattin-karaer--kose-yazisi-6-009.jpgalaattin-karaer--kose-yazisi-7-004.jpgalaattin-karaer--kose-yazisi-8-004.jpg

 

    Saat 16.30 gibi, dönüşümüz başladı. Hava sıcaklığından bunalmıştık. Atlas Dağları arasından, 2200 metrenin üstündeki Afrika’nın en yüksek tepelerinden geçiyorduk. Kar göreceğimizi ummuştuk. Ben göremedim. Mola verdiğimiz yerde inmemizle binmemiz bir oldu diyebilirim. Soğuk o kadar titretti ki iliklerimize kadar işledi. Yorgun ve bitkin bir turun sonucu sağ salim, saat 21.00 civarında otelimizdeki son geceyi geçirmek için kendimiz zor attık.

 

                                                                                                                                   Devam edecek…

 

Bu yazı toplam 1416 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alaattin Karaer Arşivi