Alaattin Karaer

Alaattin Karaer

FAS GEZİMİZ! (7)

FAS GEZİMİZ! (7)

     ESSAOUİRA: Bugün sabah çok erken çıkmayacaktık yola. Saat 08.30 hareket edilecekti. Yolumuz. 175 km. kadar uzaklıkta olan, Essaouira. Atlas okyanusu kıyısında, kalabalıkta ve hareketten uzaklaşıp kaçamak yapmak isteyenler için, deniz kenarında şirin bir balıkçı kasabasıymış.

     Biraz, uyuyarak, biraz rehberimizin anlattıklarını dinleyerek yol alıyoruz. İki saat geçti geçmedi, aracımız yol kenarına yavaş yavaş yaklaşarak durdu.  Yol kenarındaki tek tük ağaçların tepesindeki keçileri görmek ve fotoğraflarını çekmek içinmiş. Fas’a gelmeden Keçilerin Argan ağaçlarına çıktıklarını ve meyvelerini yediklerini duymuştuk.  Dünya’da yalnız Fas’ın güney batısında yetişen bu ağacın meyvelerinin etli kısımlarını yiyorlar ve çekirdeklerini atıyorlarmış. Yağda zaten çekirdekten çıkarıldığı için sorun yokmuş. Şimdi gözümüzle görecektik. Otobüsümüzden, indiğimizle birkaç dakika içinde binmemiz bir oldu. Şansız bir anda gelmişiz. Bu ağaçların üzerindeki keçilerin sahipleri, bu durumu turistlere gösterip, fotoğraf çekenlerden bahşiş alıp geçiniyorlarmış.  Keçilerini ağaçtan, hızlı bir şekilde indirip, önlerine katıp kaçmak zorunda kaldılar. Çünkü böle zabıtası geliyormuş, onları görmüşler. Fakat yine de birkaç poz çekmeyi başardık.

alaattin-karaer--kose-yazisi-1-014.jpg

     

     30 dakika sonra, hem mola hem de Argan yağı satışı yapan bir imalathanenin önünde durduk. Kadınlar sıralanmış oturmuşlar Argan bitkisinin meyvesini havanda döverek eziyorlar.  Her birinin yanında bir kap duruyor. Fotoğraf çektiriyoruz…

alaattin-karaer--kose-yazisi2-018.jpg

 

    Tam Essaouira’ya yaklaşırken, kuş bakışı manzara için duruyoruz. Develerle karşılaşıyoruz. Üzerine çıkıp fotoğraf çektirmek isteyenlerden bahşiş almak için. Fas’ta her fotoğraf çektirdiğiniz yere ve kişilere para vermek adet haline gelmiş. Onlarda alışmış.

alaattin-karaer--kose-yazisi3-015.jpgalaattin-karaer--kose-yazisi4-011.jpg

     10-15 dakika sonra, dönüşte buluşacağımız denize karşı otelin önünde iniyoruz. Yavaş gidildiği ve molalarda verildiği için 4 saat sürdü yolumuz. Yemek saatine kadar birlikte yürümemizi, yemekten sonra gidiş saatine kadar serbest zaman verileceğini söyledi rehberimiz.

     İlkokul öğrencileri gibi öğretmenimizi takip ediyoruz.  Deniz’in esintisi serinletiyor, birazda üşütüyor sanki. Birkaç dakikada, Kale’ye yaklaşırken balıkçı teknelerinin bulunduğu limana yaklaşıyoruz. İşte tam fotoğraf manzaralar…

    Bu arada rehberimizde bir şeyler anlatıyor bu küçük kasaba hakkında da, herkes fotoğraf çekme derdinde! Atlas Okyanusu kıyısında bir balıkçı kasabası. Essaouira Berberi’ce de duvar anlamına geliyormuş. Bugün hala şehir orijinal Kale duvarları ile sonlanıyor. Duvarlar okyanus kenarına kadar gidiyor. Essaouira M.Ö. 7. yüzyılda Fenikeliler tarafından keşfedilmiş. Kıtanın haritasını çıkarmak isteyen gemiciler, Kuzey Afrika kıyılarına yanaşıp, burayı kurmuşlar. Bölgenin ikinci hakimi Romalılar, Onları Portekizliler izliyor. 15. yüzyılda burayı ele geçirdiklerinde Mogador ismini veriyorlar.  Şehir 1912-1956 yılları arasında Fransız yönetiminde kaldığı için, genelde Fransız’ca çok konuşuluyor. 1952 yılında Orson Welles’in Othello filminin açılış sahnesinde görünce gezginlerin ilgisini çekmiş. Gerçi biz bilmiyoruz, daha doğrusu ben bilmiyorum da duymadım da. İşte şimdi ne görüyorsak, duyuyorsak hepsi bu kadar olacak. Portekizlerin yaptığı kale ve surlar sayesinde, 2001’de en iyi 18. yüzyıl sur içi yerleşimlerden biri olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş bu kasaba, şimdilerde Game Of Thrones dizisinin belli başlı bölümlerinin çekildiği yer olarak ünlenmiş.

alaattin-karaer--kose-yazisi5-013.jpg

Kale kapısının mı, şehre girişinin mi kapısı tam bilemiyorum. Girdiğimizle Martıların neredeyse hücumuna uğruyoruz. Böyle kalabalık Martı gurubu her yerde görülmemiştir sanırım. Martı sesleri içerisinde devam ediyoruz Moulay Hassan Meydan’a doğru. Binalar beyaza, kapı ve pencere pervazları maviye boyanmış. Bizim sahil kasabalarımızı andırır şekilde!

 

alaattin-karaer--kose-yazisi6-006.jpgalaattin-karaer--kose-yazisi7-002.jpg

Şehri geziyoruz. Hangi resimleri sizlerle paylaşacağımı şaşırdım. Siz en iyisi facebook bakınız ve ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Satırlara sığmayacak çünkü. Çok derinlere dalmayın diye bir şeyler duyar gibi oluyorum. alaattin-karaer--kose-yazisi8-002.jpgalaattin-karaer--kose-yazisi9.jpg

 

    Öğle yemeği için Restauran’tayız. Balık, salat, meyve… Çoğumuzun midesi bozulacaktı. Çünkü çok hijyenik olmadığını anlıyoruz sonradan!

    Yemek sonrası serbest zaman. Otobüsten indiğimiz yerde buluşmak üzere. Dağılıyoruz şirin kasabanın dar sokaklarına. Köknar ağaçlarından yapılan ahşap eşyalarıyla ünlüymüş. Kendimize, pazarlık yaparak üçte bir fiyatına bir satranç takımı, arkadaşlara hediyelik küçük ahşap kutucuklar alıyoruz. Deride meşhur. Kendime, eşime,  oğluma, damadıma kemer alıyoruz…

     Eşimle buluşma yerimize deniz kenarından esintiler eşliğinde yürüyoruz. Ne kadar güneşte olsa, denizin esintisi üşütüyor insanı. Geniş kumsalda yürüyüş yapanlar…

    Avrupalılar, özellikle Fransızlar sert rüzgarların oluşturduğu dev dalgalardan dolayı buraya sörf yapmaya geliyorlarmış… Otobüsteyiz ve Marakeş’e otelimize dönüyoruz. Güneşin battığı saatlerde küçük şirin Essaouira kasabasını geride bırakıyoruz. Denizde sörf yapanları da görüyoruz otobüsümüzden! Amaç kısa sürede olsa güzellikleri görmek değil mi bu kısa yaşamda!

    Dönüşümüz daha kısa 3 saat sürüyor. Otelimizdeyiz. Duman ve Akbıyık çiftleri otelde akşam yemeği yemeyeceklerini söyleyerek, bir gün önce akıllarında kalan Jemaa el Fna Meydanındaki pişmiş kelleri yemek üzere gideceklerini söylediler. Sabah programımız erken saatlerde olacaktı. Biz Essaouira’da yediğimiz yemeklerden sanırım rahatsızlanmıştık…

alaattin-karaer--kose-yazisi10.jpg

devam edecek…

 

 

Bu yazı toplam 1130 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alaattin Karaer Arşivi