Alaattin Karaer

Alaattin Karaer

FAS GEZİMİZ! (10)

FAS GEZİMİZ! (10)

alaattin-karaer--kose-yazisi-1-016.jpg

    Bir gün öncesinin yorgunluğunu ancak atabildik. Sabah çok erken kalkmak zorunda değildik. Hareket saatimiz 08.30.

    Güne başlamadan Fes’ten bahsedelim. Ülkenin üçüncü büyük şehri. 18 yy’da istila edilerek farklı uluslar tarafından 1492 yılına kadar hüküm sürülmüş. Güney İspanya ile yakınlığından dolayı Cordoba, Carman ve Ubeda’daki şehir mimarisini Fes’te görmek mümkünmüş.

    1925 senesine kadar Fas’ın başkentliğini üstlenmiş olan Fes şehri, UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer almakta olan şehir,  kültürel açıdan renkli bir yer olduğu gibi, oldukça ruhaniymiş. 9. yy’da kurulmuş olan eski şehir yani Medina labirenti andıran yapısı ve arabanın girmediği, çoğu yere iki kişinin yan yana dahi yürüyemediği dar sokakları ile ünlüymüş.

    Medina’da bulunan dünyanın en eski deri tabakhanelerinden biri olduğu söylenen Chouara Tabakhanesi’ndeki derilerin halen eski yöntemlerle boyanıp işinin ehli ustalar tarafından işlendiğini de hep birlikte gezip göreceğiz.

    Güneşli bir günde otobüsümüzle şehir içinden panoramik bir tur atıp ve fotoğraf çekerek, Kraliyet Saray’ına uğruyoruz. İner inmez rehberimiz bizi strese soktu. Aman şu kapının fotoğrafını çekmeyin, aman asker, polisi çekmeyin. İçeriye girilmese bile, çok kalabalık olmadan günün erken saatinde gelmişiz. Korka korka çekiyoruz fotoğraflarımızı. Kraliyet Sarayı’nın seramik ve ahşap malzeme ile süslenmiş kapıları mimari görkemlerinden dolayı görülmeyi hak ettiği için, bizde görmüş olduk bu yalan dünyada!    

alaattin-karaer--kose-yazisi-2-010.jpg

Kraliyet Sarayı (Dar El-Makhzen):  İhtişamlı bir yapı. 80 hektarlık alan üzerine 17. yüzyılda inşa edilmiş. Şu an Fas tahtının sahibi olan kralın, kente geldiğinde ikametgah olarak kullandığı sarayın daima halka kapalı tutulan, altın varaklarla kaplanmış 7 kapısının ardında göz alıcı bahçeler, ibadethaneler ve geçmişi 14. yüzyıla kadar uzanan bir medrese bulunuyormuş.

alaattin-karaer--kose-yazisi-3-017.jpg

Yürüyerek, eski Yahudi mahallesindeki caddeden esnafları seyrederek ilerliyoruz.

    Fes, iki eski yerleşim alanına sahipmiş. Bunlardan en büyüğü Fez el Bali bölgesi. Eski şehir alanının dış tarafı tamamen surlarla çevrili. Sur içine Medina denilirken sur dışında kalan alana, yeni şehir denilmekteymiş. Fez el Bali bölgesi Endülüs mülteciler tarafından 790 yılında kurulmuş.  Fez el Bali dışındaki diğer bir eski yerleşim alanı da Yahudi mahallesi olan Fez el Jdid.

alaattin-karaer--kose-yazisi-4-014.jpg

 

     Yeni yerleşim yeri yeni şehir bölgesi tipik Fransız kolonyal mimarisi ile dekore edilmiş bulvarlara, parklara ve meydanlara sahipmiş. Biz görmedik fazla.  Gün geçtikçe yabancılar yeni bölgeden evler almaya başlamışlar.

    Fez el Bali Arnavut kaldırımlı ara sokakları ile tam bir labirent gibiymiş. Birçok kapıdan giriş yapılıyormuş. Hangi kapıdan girilirse girilsin, ayrı bir dünya ya girmiş gibi olunuyormuş.

    Ortaçağ’ın en büyük ve en eski şehri diğer deyimle Medina. Fes eski şehir alanında, Medina’dan  kaybolmadan çıkılması ne mümkünmüş! Dünyanın en büyük trafiğe kapalı şehir yerleşim olarak geçen bölge. 9000 adet sokağı içermekte olduğu için. Yanlış duymadınız tam 9000 sokak ve her biri birbirinden dar ve araçların girmesi yasak. Eski şehir sokaklarına tek girebilen motosiklet ve eşekler. Çünkü yükleri tek taşıyabilecek şey onlar. Bazı anlar oluyor ki geçitteki eşek ve katırlar  yüzünden geçmekte zorlanıp geçemiyorsunuz. Rehberimizin tembihi üzerine neredeyse el ele geziyoruz. Kayıp olmak, nereden çıkacağını bilmemek var. Zamanımız sınırlı. Yoksa bir yeri keşfetmek ve tanımak için kayıp olmak en güzeli. Fas gezimiz süresince yerel rehberin yanı sıra, ayrıca Fes’teki Kraliyet Sarayı’nın önünde birde bayan yerel katılıyor bizlere. Birde on yaşlarında arkasında çantası ile bizlerin yanında yürüyen çocuk var. Oda bizler eşlik ediyor. Muhammet adında sevimli bir öğrenci. Okuldan çıkmış. Bizim gibi gezi  grupların peşine takılıp, onlara yardımcı olmaya çalışıyor, gruptan kopmasınlar diye. Öğle yemeğine kadar bizlerle eşlik etti. Çoğumuz, harçlık yapması için bahşiş verdik. Hak etmişti sevimli çocuk.

alaattin-karaer--kose-yazisi-5-007.jpgalaattin-karaer--kose-yazisi-6-011.jpg

 

Medina’da gezerken birçok ilgi çekici şeylere rastlayabilirsiniz. Yumurtalar, meyveler, kesilmiş koyun kafaları, sakatatçılar… Canlı tavuk satıcıları da görmeye değer. Hemen tartıp ya Allah bismillah deyip keserek veriyorlar. Bu kadar pratik. Etler açıkta ve gayet doğal ortamda satılıyor.

alaattin-karaer--kose-yazisi-7-005.jpg

 

    Deri işçiliğinin de, Fes’de ayrı bir yeri var. Medina’daki Fas’ın en ünlü tabakhanesini görmeye gidiyoruz.

    Tabakhaneyi gezip derilerin nasıl tabaklanıp boyandığını göreceğiz.  Deri kokusu insanı rahatsız edecek boyutlarda oluyormuş. Onunda çaresini de bulmuşlar. Satış yapan bir mağazanın içerisinden girerken, burnumuza tutmak için herkese bir nane yaprağı ikram ediyorlar. İki katlı binanın üstünden deri çalışanlarını seyretme imkanı bulduk. Denildiği kadar rahatsız olmadık diyebilirim. Belki de rüzgarın ve havanın durumuna gör olabilir.

alaattin-karaer--kose-yazisi-8-005.jpg

Fes şehrinin Medina’sında marangoz esnafının yoğun olduğu bölgede küçük bir meydandan geçiyoruz.  Halen kullanılan, Zelliş sanatı ile süslenmiş bir çeşmesi var.

alaattin-karaer--kose-yazisi-9.jpg

devam ediyor…

 

 

Bu yazı toplam 1414 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alaattin Karaer Arşivi