Erdoğan: Bu ay sona ermeden Filistin’i çok farklı bir statüde göreceğiz
Mısır temaslarını sürdüren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kahire’de El Ezher Üniversitesi’nde bir konuşma yaptı. Konuşmasının başında “Ben...
Mısır temaslarını sürdüren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kahire’de El Ezher Üniversitesi’nde bir konuşma yaptı. Konuşmasının başında “Ben de sizler gibi heyecanlıyım, Mısır’dayım.” diyen Erdoğan, ailece iç içe olduklarını belirtti. “Planlı silahlı saldırı sonucu dokuz Türk vatandaşımız şehit oldu. Türkiye İsrail’e şans tanıdı. Ödediği bedel Türkiye ile ilişkilerini kaybetmek oldu. ” diyen Başbakan Erdoğan'ın, “Bu ay sona ermeden Filistin’i çok farklı bir statüde göreceğiz” sözleri heyecan yarattı. Ezher Üniversitesi’nin de binlerce yıllık ilim ve irfan beldesi olduğunu ve İslam medeniyetinin kadim merkezlerinden biri olduğunu kaydeden Erdoğan, ayrıca şu övgülerde bulundu: “Mısır şair Ahmet Şevki’nin ve Mehmet Akif’in şiiri, Abdussamed’in sedası, Ümmü Gülsüm’ün sesidir. Mısır islam medeniyetinin kadim merkezlerindendir. Mısır Türkiye’nin, Kahire İstanbul’un ebedi kardeşidir. Kur’an Mekke’de indi, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı. Değil mi ki yüzyıllar boyu bütün alimlerin ariflerin bilginlerin yolu illa ki Kahire’ye düştü.” Mısır ve Türkiye’nin “el ele” olduğunu söyleyen Erdoğan, “Gösterdiğiniz hüsnü kabulden teşekkürleri ifade ediyorum. Bölgemiz tarihi ve inkilabi bir değişim ve demokratik bir dönüşüm süreci yaşıyor. Mısır da devletin önderliğinde kapsamlı bir yeniden doğuş yaşıyor. Yenilenme atılımı başlattığı önemli bir dönemden geçiyor. Böyle bir zamanda ülkenize gelip tarihe birinci elden şahitlik etmek tarifsiz sevinci içindeyiz.” diye ekledi. “Bakanlar, milletvekilleri ve 280 işverenle ikinci evimizde sizlerle birlikteyiz.” diye sözlerini sürdüren Erdoğan, Mısır’ın köklü tarihine dayanarak bu dönüşümü tamamlayacağını vurguladı. Erdoğan, “Bizim tarihimizde genç bir delikanlı bir karanlık çağı kapattı bir aydınlık çağı açtı. İstanbul’un fethine imza attı. Fatih Sultan Mehmed Han. Çağ açıp çağ kapayan bir yerde o tür gençlerin ne olduğunu çok iyi biliriz. İşte Mısır’da da böyle bir gençlik var. Dolayısıyla Mısır’ın gençlerine halkına selam olsun.” şeklinde konuştu. "HEPİMİZ FANİYİZ, BAKİ OLAN SAYGIYLA ANILMAK" Arap Baharı’nı “aydınlık bir gelecek için dalga dalga yayılan bir uyanış hareketi” olarak niteleyen ve sadece Kuzey Afrika ile sınırlı kalmadığının altını çizen Erdoğan, “Amerika’dan Afrika’ya tüm dünya adaletsiz sistemi sorgular hale geldi.” dedi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Somali’nin hesabını kimse veremez. Kenya’nın hesabını veremezler. Bunların yaşam koşulları nedir. Bunları sorgulamak herkesin görevidir. Bu sorgulamanın başlattığı dönüşüm demokrasi ve vicdan özlemi çeken tüm dünya başladı. Tunus’ta başlayan Tahrir’de dalga dalga yayılan Trablus’tan Bahreyn’e tüm mazlumların umut ışığı oldu. Bu mesaj adaletin, hakkaniyetin mesajıdır. Halktan meşruiyet almayanlar meşruiyet sahibi olamaz. Mısır’da gösteriler başladığında yaptığımız çağrının temelinde bu ahlaki temel vardır. Değişim karşısında direnmek yerine öncü olmak gerek. Bundan sekiz ay önce mısırda devrimin ilk adımı atılırken yaptığım çağrını hatırlıyoruz. Hepimiz faniyiz. Baki olan saygıyla anılmaktır.” ifadelerini kullandı. "DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK, EKMEK VE SU KADAR ÖNEMLİ" Erdoğan şöyle devam etti: “Öldüğümüzde hepimizi iki metreküplük mezara koyacaklar. Cumhurbaşkanı ya da Başbakan niyetine demeyecekler. Er kişi niyetine, hatun kişi niyetine diyecekler. Sonra o mezara koyacaklar. Makamın olsa ne yazar, paran pulun olsa ne yazar. Her şeyi bırakıp gidecek. Mısır’dan bana haber geldi. Bu mesaj çok çirkin. Ben bunu sadece size söylemedim ki herkes için söyledim. Her cumhurbaşkanı, her başbakan için söyledim. Yoksa siz ölmeyecek misiniz? Her nefis ölümü tadacaktır. Meşru talepler meşru yöntemlerle karşılanmalı. Meşru taleplerle başlayan bu süreç halklar tarafından başladı. Bırakın halkların iradesi iktidar olsun, nefislerin değil.” Özgürlükleri erteleme devrinin sona erdiğini de dile getiren Erdoğan, demokrasi ve özgürlüğün ekmek ve su kadar önemli olduğunu aktardı. Erdoğan, “Vakarla doğru adımlar atılmalı. Beklenen değişim ancak demokratik taleplerin yerine getirilmesiyle sağlanacaktır. Halka dayalı bir iktidarla yeni bir milat oluşacaktır. Devrimden sonra Mısır’da yapılan anayasal halk oylamasında Mısır halkı katılımcı demokrasiye ne kadar hazır olduğunu gösterdi. Mısır halkının demokratik değerlere verdiği önem bütün halklara örnek olmuştur.” diye konuştu. "MISIRLA İLİŞKİLERİMİZ HER ALANDA GELİŞECEK" Mısır’ın içinde bulunduğu dönüşüm sürecini milli birlik içinde süratle atacağına inancının tam olduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Demokratik seçimlerden sonra Mısır daha güçlü olacaktır. Mısır halkının yönetimi şekillendirmesi çok önemlidir. Mısır güçlendikçe ve değiştikçe ilişkilerimiz daha sağlam ilişkiler üzerinde güçlenecektir. İlişkilerimiz her alanda gelişecektir. Beş yıl önce ticari hacmimiz altmış milyon dolardan üç milyar dolara çıktı. Türk girişimcilerin yatırımları bir buçuk milyar dolardır. Mısır’ın dış yatırıma ihtiyaç duyduğu bir dönemde Türkiye elinden geleni yapacaktır. Türkiye ile Mısır’ın müşterek bağları dikkat alındığında daha pek çok fırsat önümüzde duruyor. İki ülke toplam yüz elli milyon iş gücüne sahip. Toprak büyüklüğü bir milyon sekiz milyon kilometrekare. Ülkelerimiz arasında sadece ticaret değil siyasi askeri kültürel ve turizm alanlarında da önemli potansiyel var. Dokuz yıl önce Türkiye’ye gelen turist sayısı dokuzdu şimdi otuz milyon. Demek çalışıyorsak oluyor. Ama sadece deniz kum diye bakarsak bir yere varılmaz.” "DEĞİŞİM HER ZAMAN ZOR AMA KAÇINILMAZDIR" Mısır’ın, Türkiye’nin Afrika’ya, Türkiye’nin ise Mısır’ın Avrupa ve Kafkaslara açılan kapısı olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Ortak işbirliği konseyi bu doğrultuda kilit bir işlev görecek. Bu anlaşmaları süratle uygulamak gerek. Bakanlar kurulu toplantısı yaptık.” dedi. Demokrasinin halkın mülkü olduğunu ve kimsenin halkın bu hakkını elinden alamayacağını vurgulayan Erdoğan, “Demokrasi en kritik sınavını Mısır’da vermiş. Libya’da ilk Türk elçiliği açıldı. Değişim her zaman zor ama kaçınılmazdır. Toplumsal değişim süreçlerinde belki en zor olan ortak aklı harekete geçirmek, ortak bir iradeye dönüştürmektir. Türkiye gereken tüm desteği verecektir. Otokratik sistemlerin karşısındayız. Biz demokratik sistemlerin yanındayız. Suriye’de de ciddi olaylar oluyor. Halkına kurşun sıkan tanklarla toplarla şehirlere baskın yapan bir yönetimle kimse dost olmaz ve güvenmez.” dedi. "HALKINI KATLEDEN LİDER, MEŞRUİYETİNİ KAYBEDER" Konuşmasında Suriye’ye de değinen Erdoğan, Devlet Başkanı Beşşar Esed’e “başından beri her türlü yardımı önerdiklerini” belirtti. Erdoğan, “Suriye’nin her türlü reformu hızla yapmasını önerdik. Gereken her fırsatı sunduk. Gelinen aşamada sivil ölümler artarken, yapılması gereken reformların yapılmadığını görüyoruz. Buna inanmak mümkün değil. Suriye halkı Esed’e inanmıyor. Halkını katleden bir lider meşruiyetini kaybeder. Daha da ötesi insanlık vicdanında ebediyen mahkum olur. Kaba kuvvetle bu değişim sürecini bastırmak nafiledir. Bu Suriye’yle barış ve istikrar getirmez. Bunun bir an önce idrak edilmesi gerek.” dedi. Erdoğan şöyle devam etti: “Hesaba çekilmeden evvel kendinizi hesaba çekin. Bu reçete bizi bütün felaketlerden koruyacak olan ebedi bir ölçü. Biz faniyiz Allah’a aitiz. Ona döneceğiz. Bu dünya Firavunlara kaldı mı, Nemrutlara kaldı mı. Musa bu toprakların insanı değil mi bunu unutmayalım. Bu dünya bizden önce kimseye kalmadı. Bizden sonra da kalmayacak. Suriye bizim için herhangi bir ülke değildir. Aramızda 9 bin 910 km var. Akrabalık var. Oranın ulusal birliği ve toprak bütünlüğü bizim için esastır. Zarar görmesine asla gönlümüz rıza göstermez. Kendi huzurumuz kadar önemsiyoruz. Mezhep çatışmasına doğru gidiyor. Aman uyanık olun öyle bir bela geliyor. Geçmişte bu yapıldı.” "İSRAİL'İN YÖNETİM ANLAYIŞI VİCDANİ VE HUKUKİ DEĞİL" Değişimin yanında güvenliğin de tehdit altında olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuyu İsrail’i getirerek konuşmasını şöyle noktaladı: “Güvenlik, istikrarın önünde en büyük engeldir. İsrail hukuk ve kural tanımıyor. Bütün tahammül sınırlarını aştı. Stratejik körlük içinde kendisine tanınan fırsatları heba etti. İsrail’e bu şekilde devam edemeyeceğinin anlatmak gerek. On beş ay önce sivil konvoya uluslararası sularda gerçekleştirdikleri planlı silahlı saldırı sonucu dokuz Türk vatandaşımız şehit oldu. Türkiye İsrail’e şans tanıdı. Ödediği bedel Türkiye ile ilişkilerini kaybetmek oldu. İsrail resmen özür dileyerek masum kurbanların ailelerine tazminat ödemedikçe Gazze’ye ablukayı kaldırmadıkça onlara karşı koyduğumuz tedbirler artacaktır. İsrail’in suçları BM raporunda da sıralanıyor. Bu rapor bizim için hükümsüzdür. Gazze ablukasını meşru kılınmaya çalışıyorlar, biz bunu kabul etmiyoruz. Hukuk tanımazlığını 5 mısır askerini öldürerek gösterdi. Yerleşim birimleri kalıcı barışın önünde duvardır. İsrail’in kendi içinde çelişkili hükümetleriyle çatışıyoruz. Biz Yaradan’ı yaratılandan dolayı seviyoruz. İsrail’in yönetim zihniyeti vicdani değildir. Hukuki alt yapısı yoktur. Bu ay sona ermeden Filistin’i çok farklı bir statüde göreceğiz. Türkiye daima Filistin’in yanındadır. Gazzeli kardeşlerime sesleniyorum. Bu seyahatimde sizi ziyaret etmek en büyük hasretimdi. Bulunduğumuz şu koşullar sebebiyle mümkün olmadı. Filistinliler aralarındaki sorunları halletmeli.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.