ERDEMLİ OLMAK

ERDEMLİ OLMAK

TBMM Anayasa Komisyonu’nda muhalif vekillerin “havanda su dövercesine” Cumhurbaşkanlığı sistemi hakkında saatlerce kural dışı konuşma yapmaları...

TBMM Anayasa Komisyonu’nda muhalif vekillerin “havanda su dövercesine” Cumhurbaşkanlığı sistemi hakkında saatlerce kural dışı konuşma yapmaları -tabir caizse- ‘bardağı taşırmış’ taşan bardak sonunda Akparti’li vekillerin başlarına fırlatılmıştır. Sonuç: Maç tatil edilmiş -pardon- oturuma bir gün ara verilmiştir. Girizgâhı kısa tutup sadede geliyorum:      Bir felsefe terimi olan ‘Erdem’in tanımı sözlüklerde (TDK) şöyle: “1. Ahlâkın övdüğü iyilikçilik, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı, fazilet. 2. İnsanın ruhî olgunluğu.” Cumhuriyetimizin vefakâr, fedakâr, idealist ilkelerle donanımlı ve köyüm Kurugöl’ün ilk öğretmenlerinden Eyüp Efendi’den (Erdemir) alıntı bir ‘anı-anekdot’la konumuzu bütünleştirmek istiyorum. İşte size bir “Çarıklı Erkân’ hikâyesi… Efendim, inanın bana ‘ayniyle vakilerdendir’ diyor kaynak kişi.” Buyurunuz birlikte yarenlik tadında okuyalım:                                                            Köylünün fendi öğretmeni yendi! Öğrencinin tamamında bit çıktı. Öğretmen en büyük bitin sahibini evine yolladı: “Git anan seni bir güzel yusun, çamaşırlarını da kaynatsın, yarın gel” dedi. Az sonra ana-kız el ele sınıfa daldılar. Kızın anası öğretmenin soyunu-sülâlesini bir-bir sayıp sıraladı. Anasının o çevrede nasıl anıldığını da adı adına söylemeyi de unutmadı. Kızını sınıftaki yerine oturttu ve yüksek sesle: “Muallim* efendi, muallim efendi! Muallim Mektebi’nin yollarını boşa çiğnemişsin. Sana öğretmediler mi Hıdırellez’den evvel uşah* yıkanmaz… Satlıcan*olur. ‘Pire itte, bit yiğitte bulunur’ ayıp mı?”  deyip, çekip gitti. Meğer kadının kocası da öğretmenden hazlanmazmış.* Güya öğretmen her gördüğü yerde bazı önerilerde ve yol göstermelerde bulunarak vaaz-ı nasihat edip, adamı cahil görüp, taciz edermiş. Koskoca okulda bunun kızının bitli sayılması bardağı taşıran son damla olur. Adam sağda-solda: “Bende onu arkasına bakıtı bakıtı  şu şââr (şehir) gediğinden aşırıp bu köyden sürdürmezsem aha şu bıyıklar g…tüme gitsin” diyesiymiş. Vebâli bu kısmını bize diyenlerin boynuna, çünkü biz adamın ağzından böyle bir lâf duymadık… Her neyse adam ilçeye uğradığında Kaymakama epey bir şeyler sayıp döker. Kaymakam da ‘gördüğü lüzum üzerine’ köye bir müfettiş yollar. Müfettiş de gelir gelmez adamın ifadesine başvurur. Fakat adam bu kez söylediklerini inkâr eder.  Adının kullanılmış olabileceğini söyleyip çark eder. Öğretmeni akla hayale gelmeyecek şekilde över:  “Ben şahsen muallim efendiden çok memnunum. Bütün köy şikayetçi olsa ben yine olmam. Neden dirsen; benim sarı ineğin sütü kesildiydi, bir muska yazdı boynuna bağladım, gürül-gürül süt geldi. Geçenlerde bizim yatalak gocagarı’ya da (anası) bir muska daha yazdı. Babayın, anayın,  gocagarı utanmasa ere(*) gidecek. Öyle bir can geldi. Daha ne diyim. Bir başkadır bizim muallim efendi.”  diyerek, sayıp döker. Cumhuriyetin bekçisi müfettiş bey,  “demek böyle işleri de var bu muallimin” der ve döşenir raporu. Haftaya kalmaz, bizim ‘erdemli muallim efendi’ (şââr) şehir gediğinden ardına bakaa-bakaa  kaybolur, gider. Muallimin arkasından ağıt yakan tek kişi de yine bizim bu adam… Neymiş efendim: “Heç bir kötü kastı yokmuş da bunları sırf onu met etmek için düzmüş de… Ah keşke o dilleri kopaymış da bu hallar başına gelmeyeymiş.” diyerek, rol yapıp akıttığı timsah gözyaşlarıyla kendini de helâk etti vesselâm… *Fend: Düzen, hile, entrika, ustalık, kurnazlık *Muallim: Öğretmen *Uşah: Çocuk *Hazlanmamak: Hoşlanmamak. *Satlıcan: Zatürrie hastalığı *Ere gitmek: Evlenerek kocaya gitmek.       Sözün özü: ‘Erdemli olmak’: Muhalefetin, iktidara (hadlerini), doğru davranış ilkelerini ‘yerinde ve zamanında’-alınlarının şakına su şişesi fırlatarak- bildirmesidir, dersem;  mesajım belki yanlış anlaşılabilir? Bir ‘kültür -mizah yazarı’ olarak sözlerim yanlış anlaşılıp; bu defa kabak (pardon şişe) benim başımda patlasın istemiyorum. Yazımın sonunu iyice bağlayıp, bitiremedim. Sürçü lisanım için aff’ola… Hoşça kalınız.   Duran ERDOĞAN Kırşehir Anekdotları Yazarı E.posta: duranerdogan1947@gmail.com http://www.duranerdogan.com    

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.