Düşümdeki milletvekillerimiz

Düşümdeki milletvekillerimiz

İnsanların hayâtında acı-tatlı yıllar, aylar, günler vardır. Dînî, Millî Bayramlar, Kandil geceleri, doğum, ölüm, yurt yuva kurma ve benzeri gibi... Bu...

İnsanların hayâtında acı-tatlı yıllar, aylar, günler vardır. Dînî, Millî Bayramlar, Kandil geceleri, doğum, ölüm, yurt yuva kurma ve benzeri gibi... Bu yazdıklarım var mıydı, yok muydu? hatırlamıyorum amma Millet Vekili ve Parti Başkanları'nın arasında tatlı, hem de çok tatlı kıpırdamalar vardı... Bir Parti'nin Genel Başkanı ve Millet Vekili öteki Parti' nin Genel Başkanı; Millet Vekili'nin bayram ve kandil gecesini tebrik ediyor, cenâzesinin namazına katılıyor, ölenlerini rahmetle anıyor, çocuklarının, torunlarının doğum ve yaş günlerini kutluyordu... Bir Partinin Genel Başkan; Millet Vekili ev almış veyâ ev yaptırmış, diğer Partinin Genel Başkanı ile Millet Vekilleri ev alan çalışma arkadaşının evini görmeye gidiyor, servet düşmanlığı etmiyor, hemen herkes tatlı bir huzur içindeydi... Bir Parti'nin Genel Başkan ve Millet Vekili herhangi kürsüye çıkıp konuşurken partili arkadaşını, seçmenleri üzecek sözler söylemiyor, konuşmasına dikkat ediyor, dil belâsından kendini koruyor, güzel sözler söylüyor güzel umutlar veriyor, güzel anlar yaşıyor, yaşatıyordu. İktidar ve muhâlefetten herhangi partili düğün ediyor, çalışma arkadaşlarını düğüne çağırıyor, hemen her Parti Başkanı, her Millet Vekili düğüne gidiyor, yeni evlenen gençlere çeşitli hediyeler götürüyor, gençlerin yurt ve yuva kurmalarına yardımcı oluyorlardı... Bir Parti'nin Genel Başkan ve Millet Vekili'nin yeni doğan çocuğunu, torununu öteki, veyâ beriki Parti'nin mensupları hediyelerle görmeye gidiyor, "öteki, beriki" diye herhangi şey yok, "BİZ VARIZ" diyorlardı... Şimdiye kadar hiç görmediğimiz şekilde Parti Genel Başkanları ve Milletimizin Vekilleri biri birlerine saygı, sevgi gösteriyor; tam bir çalışma arkadaşlığı, tastamam birlik, bütünlük örneği veriyorlardı... Yerel seçim günleri gelmiş, meydanlarda konuşmalar yapılıyor, biri diğerine kırıcı söz söylemiyor; derdini anlatmak isteyen vatandaşın ağzını koruma görevlileri tıkamıyor, her derde çâre aranıyor, çâre bulunuyordu... Bağ ve bahçelerdeki çeşitli meyve ağaçları, karaçalılar, bile pembe çiçek açmış, çimenler yemyeşil, arılar arıca bal yapıyor, koyun ve kuzular meleşiyor, kuşlar kanat çırparak hâl diliyle konser veriyor, kar tâneleri yıldız yıldız düşüyor, her dereden kar suları hışıl hışıl akıyor, yeryüzü gelinliğini giyinmiş cana can katıyordu... Beri tarafta biz Yetîmi, "Allâh'ım cennete miyim, çok güzel şeyler oluyor Türkiye'm de?" diye, manzaranın büyüleyici güzelliği karşısında kendimden geçmiş hâlde son derece umutlu, sevinçliydim ki uyandım ve bütün güzellikler bir anda bitti. Uyutulmak değil de uyumak, düş görmek güzellerin güzeliymiş meğer...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.