Dikkate Alan Olmaz. Yine de yazıyım -1-
Son elli yılda köylü nüfusunu yüzde otuza düşürdük. Bu gidişle yüzde ona kadar düşerse hiç şaşırmayın. Çünkü ilahlar öyle olsun istiyor. Oysa...
Son elli yılda köylü nüfusunu yüzde otuza düşürdük. Bu gidişle yüzde ona kadar düşerse hiç şaşırmayın. Çünkü ilahlar öyle olsun istiyor. Oysa konumu, koşulları gereği bir tarım ve hayvancılık ülkemizde, bu gidiş akla uygun değildir. Sözü uzatmayım. Köylüyü üretici yapmadıkça, köylüyü kalkındırmadıkça, hem pazarlamacı hem sermayedar, hem üretici olmaktan kurtarmadıkça, sittin sene de geçse kalkınmış bir ülke olamayız. Bu güne kadar olamadığımız gibi. Cumhuriyetimiz ilk yıllarında hem devlet sektörü olarak hem de özel sektör olarak kalkınma hamlesini başlattık. Büyük başarılar da kazandık. Seksenden sonra silahların gölgesinde özel sektör ön plâna çıkarıldı. Eldeki var olan doksan yıllık cumhuriyet birikimleri de haraç mezat satıldı. Sata sata daha da bitiremediler. Bir de “bir dikili ağacınız bile yok” demezler mi? Muhatapları ise bu acımasız eleştirilere cevap bile veremediler. Neyse! Şimdi konuyu biraz açalım. Özel sektör demek, şirket demektir. Kooperatif demektir. Şirketlere bakalım. Adı ne şirketi olursa olsun, tümünün özü aile fertlerinin ortakları ve yöneticileri olduğunu görürsünüz. Kooperatiflere bakalım, nerdeyse tamamına yakını, ortaklarının yararına değil, yöneticilerinin özel çıkarlarına hizmet eden kuruluşlar olduğunu görürsünüz. Çevremize bakalım. İşçisinden memuruna, köylüsünden kasabalısına bir şirket veya bir kooperatif ortağı olupta kazançlı çıkan var mı? Her on kişiden dokuzunun yaka silktiğini, anasından emdiği sütün burnundan geldiğini görürsünüz. Nereden düştük bu belâya dediklerini duyarsınız. Devletçiliği öldürdünüz. Özel sektörcülüğü ailelerin eline teslim ettiniz. Kooperatifçiliği yok saydınız. Sonuç bu olunca işsizliği nasıl önleyeceksiniz? Yoksulluğu nasıl ortadan kaldıracaksınız? Köylüyü nasıl toprağının başında tutacaksınız? Dağlarını-yaylalarını-ovalarını nasıl koyun ve kuzu sesine kavuşturacaksınız? Halkımızı nasıl mutlu ve sağlıklı kılacaksınız? Size söyleyeyim. Köylüyü kooperatifleştirmedikçe, şehirliyi şirketleştirmedikçe, şirketleri aile şirketleri olmak durumundan kurtarmadıkça, kooperatifleri normal işlerliğine kavuşturmadıkça, yüz senelerde geçse istenen kalkınma ve gelişmeyi sağlayamazsınız. Ne mi yapmalı? Şirketler ve kooperatifler yasaların yeni baştan ele almalı. Şirket ve kooperatif yönetimlerini, gerekli eğitimi almış, üstün yetenek ve becerisi ve tecrübesi kişilerin eline teslim etmedikçe, otokontrol sistemini oluşturmadıkça, hata yapanı, yolsuzluk yapanı, suç işleyeni zamanında cezalandırmadıkça, kötü yönetimlere hemen el koymadıkça, yapanın yaptığı yanına kâr kaldıkça, başarı şansımız olamaz. Özellikle köylüleri kooperatifleştirmek şarttır. Her köye kalkınma kooperatifleri kurdurulmalıdır. Başkanı fakültelerin işletme, iktisat, ekonomi, maliye gibi bölüm mezunlarından, muhasebecisi de fakültelerin muhasebeci, bankacı gibi bölüm mezunlarından olmalıdır. Özellikle bu yönetim sağlanmadıkça okur-yazar bile olmayan, yol yordam bilmeyen, kanun nedir tanımayan kişilerle kooperatifler, şirketler yönetmeye çalıştıkça, yapılan yolsuzluklara ve hırsızlıklara göz yumdukça, kalkınma adına gelişmişlik adına, bir sonuç almak mümkün değildir. Şu sözümün dikkate alınmasını isterim. Kooperatiflerin başkanı ve muhasebecileri devlet memuru sayılmalı. Maaşını devletten alıyor olmalı. Kooperatiflerin beş kişilik yöneticinden üç yöneticisinin de, o köy halkından olmalıdır. Yöneticileri de kooperatifin kazançlarından maaşını almalıdır. DEVAMI YARIN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.