Davos ve Kasımpaşalı Başbakan

Davos ve Kasımpaşalı Başbakan

Davos'da Peres, 25 dakîka bağıra çağıra konuşmuş, kendi gibi vicdânı olmayanlara seslenip, alkış almış, Başbakanımıza sâdece, 12 dakîka söz verilmiştir. Moderatör...

Davos'da Peres, 25 dakîka bağıra çağıra konuşmuş, kendi gibi vicdânı olmayanlara seslenip, alkış almış, Başbakanımıza sâdece, 12 dakîka söz verilmiştir. Moderatör David; Şimon Peres lehine panel yönettiğini dünyâya görüntülü olarak göstermiş, duyurmuştur. Yüzü varsa moderatör utanmalıdır. T.C.'nin Başbakanı konuşuyor ve özetle "sayın Peres benden yaşlısın sesin çok yüksek çıkıyor. Sesi'nin bu kadar yüksek çıkması suçluluk psikolojisinin gereğidir" diyor, bu arada oturumu yöneten herif; Başbakanımıza elini uzatıyor, müdâhalede bulunmak istiyor. Kasımpaşalı Başbakan R. Tayyip Erdoğan, "sayın Peres çocukları nasıl öldürdüğünüzü biliyorum. Öldürmeye gelince siz plajdaki çocukları öldürmeyi iyi bilirsiniz" diyor ve Tevrat'dan iki âyet'in anlamını okuyor. Başbakan Erdoğan, paneli yöneten moderatör'ün elini tutarak sözlerine devam ediyor ve Peres'i alkışlayanlara, "insanları öldürenleri alkışlamak; insanlık suçudur" diyerek, cevap verip, tepki gösteriyor. Paneli yöneten herif ki, Ermeni lobisine yakın duruşuyla şöhret bulmuş biri. Anlaşılan o ki, Moderatör taraf tutup, fikri çarpık biri olduğunu göstermek, Peres'den tarafa panel yönetmek, dünyâya rezil olmak istiyordu ki, bunu başardı... Şimon Peres gerginliğin ardından telefonla Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ı arıyor, "sesimi yükseltmemin sebebi kulaklarımın az işitmesindendir, üzgünüm" diyor. Şimon, kulaklarının az işittiğini söylese de Şimon'un vicdan kulağının olmadığını, çocuk öldüren, câmi, okul, hastahâne bombalayanları birkaç gün önce insaf sâhibi kimseler gözleriyle gördüler... Önce bağıra çağıra konuşmak, sonra üzgün olduğunu bildirmek, içine düşülen durumların en kötüsüdür. Peres, 5 dakîka sonra telefon edip, bağıra çağıra konuştuğu için üzgün olduğunu Başbakanımız Erdoğan'a bildirmiştir. Bu da Peresin şaşkın biri olduğunu göstermeye yeter. Sayın Başbakanımızın davranışını benimsemeyenler varsa da, onlara katılmıyor, onlar gibi düşünmüyorum, amma neden?.. Kel Ali Çô nâmıyla bilinen pehlivan, 26 yıl Kırkpınar başpehlivanlığını kazanmış, 27'inci yıl Deliormanlı Kel İsmâil'in çırağı Koca Yusuf 18 yaşında iken Kel Ali Çô' yu Kırkpınar'da hatâlamış, yağlı güreş sistemine göre göbeği yıldız görüp hatâlanan Ali Çô, 57 yaşında Koca Yusuf'a yenilerek, Kırkpınar meydanını terk etmiştir. Koca Yusuf'un pehlivanlık şöhreti yurtdışına taşmış ve Avrupa'ya güreşmeye gitmiştir. İngiltere'den yola çıkan Koca Yusuf'a gemide boks teklif edilmiş, Koca Yusuf, tercümanı kanalı ile bilmediği maçı kabul etmiştir. Ringe çıktıklarında karşısındaki boksör Koca Yusuf'a birkaç yumruk sallamış, boks'u güreş olarak anlayan Koca Yusuf bu duruma şaşırmış, ara verilince tercümanı Ermeni'ye, "Abe çorbacı, tebe bu kefere ile kavga mı ediyorum, yoksa güreşiyor muyum?" diye sormuştur. Boks'un ne demek olduğunu bilmeyen Koca Yusuf'a tercümanı Ermeni, "kavga ediyorsun Yusuf, evet kavga ediyorsun" deyince, Koca Yusuf, "öyleyse şu kefereye bir şaplak çalıyım" diyerek, ringe dönmüş, Koca Yusuf bir şaplak çalınca, boksör kefere ringe serilmiş ve ayağa kalkamamıştır. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan; Davos'da taraf çıkarak panel yönetenleri "savaşıyorum" diye çocukları, sivil halkı öldürüp, câmi, hastane, okul bombalayanları ve onları alkışlayanları bir şaplakta, Davos'da ringe sermiştir. Kimin bana ne diyeceğini düşünmüyor, bu ve benzeri şaplakların devam etmesini diliyorum. Başbakanımız; Davos'da "yemeğe 10 dakîka var" diyen bedenen değil, rûhen açlara, insanlık nedir bilmeyenlere, "amma ve lâkin" demiş, insan kasaplarına zamânında şaplak çalmıştır. Bu nedenle diyorum ki yaşasın Kasımpaşalı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan... Amma ve lâkin'e gelince: Bir Hoca Efendi, öğrencilerini okutur, onlara bir şeyler anlatır, öğretir komşunuzla iyi geçinmeniz lâzım gibi şeyler söyler, sonra da amma ve lâkin dermiş... Günün birinde Hoca Efendi öğrencilerine; "artık benim size öğreteceğim bir şey kalmadı, hayâta atılabilirsiniz!" dediğinde, öğrencilerden biri: "Hocam amma ve lâkin'i bize öğretmediniz! Amma ve lâkin'in ne demek olduğunu öğretip, sonra bize izin veriniz!" der... Hoca, "amma ve lâkin şu demektir" diye söze başlar ve "Allah şerri boş yere yaratmadı, yerini iyi tesbit edip, gerektiğinde şerrinizi kullanacaksınız!" demiş. Bence, Kasımpaşalı Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, yerini iyi tesbit edip şerrini kullanmış, 1898 yılında Amerika'dan gemi ile yurda dönerken geminin batması sonunda hayâta vedâ eden nice Avrupalı pehlivanın sırtını yere yapıştıran Koca Yusuf misâli; insan kasaplarının suratına unutamayacakları bir, evet sâdece bir tek şaplak çalmıştır. Eline, diline sağlık Kasımpaşalı Başbakanımız eline, diline sağlık... Yaşatmasını bilmeyenler, yaşamasını da bilmezler. Bu gidişle İsrâil kendi devletini, kendinin ürettiği zulümle yıkacaktır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.