DARBE HAİNLERİNİ KÖKÜNDEN ANLAYALIM (BİR)
Ülkemiz 15 Temmuz’da bir kere daha felaketin eşiğinden döndü. Ortalık toz duman. İhraçlar, tutuklamalar, yargılamalar, açığa almalar sürüyor. İçinde...
Ülkemiz 15 Temmuz’da bir kere daha felaketin eşiğinden döndü. Ortalık toz duman. İhraçlar, tutuklamalar, yargılamalar, açığa almalar sürüyor. İçinde bulunduğumuz durumu, bu yapılanları az bile buluyorum. Daha çoğu yapılmalıdır. VATAN HAİNLİĞİNİN kökü kazınıncaya kadar yapılmalıdır. Paralel yapıdan mağdur olanlar geçmişte yaşadıklarını, insanlar şimdi anlatıyor. Neler yapılmamış ki? Üstelik en büyük soysuzluk askeri okullarda yapılmış. Astsubay ve subaylar üzerinde yapılmış. Aman Allah’ım. Söylenenler yenilir yutulur cinsten değil. Her zaman düşündüm. Başımızın belası terör, neden bitirilemiyor? Neden bitirilmedi? Diye. Bu konuda çok kitap okudum. Çok askerlik yapmış evlatlarımızla konuştum. Bu konuda bilgisi olan vatandaşlarla konuştum. Başta siyasi kadrolar olmak üzere, komuta kademeleri, bu terörü bitirmek üzere sözler söylediler. Operasyonlar yaptılar. Arama tarama yapıyoruz dediler. Sonuç mu? Üç binden fazla vatan evladı şehit ettirdiler. Devlet katrilyonlarca zarara uğratıldı. Son otuz yılın, her yıl millî gelirinin % 70 ini, terörle mücadele yolunda çar çur ettirdiler. Soruyorum? 1948 yılında FUL BARYT diye, Milli Eğitimde bir yapılanma olmuş mu? Eğitim –Öğretim iki uzman Amerikalı, iki uzman İngiliz’in olduğu yapıya teslim edilmiş mi? Ve 1948 den beri gelmiş geçmiş siyasi partiler ve kurulmuş hükümetler, içlerine sindirerek, bu durumun sürdürülmesini görmezden gelmişler mi? Tam bağımsız bir ülke olmamız yolunda adam gibi adımlar atmışlar mı? 15 Temmuz DARBE GİRİŞİMİ, bu yolda hiçbir şey yapılmadığını göstermiyor mu? VATAN HAİNLİĞİ suçlamasına bu açıdan da bakmamız gerekmez mi? Soruyorum? 1984 yılından beri askeri okullara alınan öğrenciler, seçilerek alınan öğrenciler, yetmedi öğrencilik hayatı sürerken okuldan atılan, işkencelerle okuldan ayrılmak zorunda kalan öğrenciler, tazminat ödemeleri nedeniyle hayalleri yok edilen ve per perişan edilen aileler. Askeri şuralarda görevinden uzaklaştırılan subay ve astsubaylar, terfilerde haksızlığa uğratılan binlercesi olurken, hükümetler ve komuta kademeleri, bu olayları nasıl görmezden geldiler? VATAN HAİNLİĞİ suçlamasına bu açıdan da bakmamız gerekmez mi? Soruyorum. Üniversiteler mantar gibi çoğalırken, taraftarlar asistan, doçent, profesör yapılırken, ne yaptığınızı, ne yapıldığını sandınız? Ülkem gençliği, üniversitede okumak için gecesini gündüzüne katarken, üniversitelerde okumak hakkı kazanırken, bu çocukların barınma, beslenme, dinlenme, ders kitapları ve araçları edinme ihtiyaçları için devlet olarak bir kararlılığınız oldu mu? Bir tedbiriniz, bir hazırlığınız, yaptığınız bir çalışma oldu mu? Üniversite yönetimleri, Bakanlık, YÖK olarak bu alanda bir derdiniz oldu mu? VATAN HAİNLİĞİ suçlamasına bu açıdan da bakmamız gerekmez mi? Soruyorum. Anadolu’nun zeki ve çalışkan çocukları, yoksul aile çocukları, üniversitelerinin kapısına vardıklarında, devlette bulamadıkları, yurt sorunlarını, beslenme sorunlarını, cep harçlıklarını, ders araç ve gereçlerini temin etmek uğruna tarikatlar eline düştüklerini, FETULLAHÇI YAPILANMA eline düştüklerini bilemediniz mi? FETULLAHIN otuz yıldan beri AMERİKANIN kucağında neden beslendiğini anlamadınız mı? VATAN HAİNLİĞİ suçlamasına bu açıdan da bakmamız gerekmez mi? Gerçek suçlular, bu güne kadar devlet yönetenlerdir. İktidarı ele geçiren siyasi partilerdir. İktidar olma uğruna, soysuzlara, arsızlara, hırsızlara, edepsizlere, namus yoksunu kişilere, AMERİKA’YA VE RUSYA’YA uşaklık yapan kuruluşlara göz yumanlardır. VATAN HAİNLİĞİNE bu açıdan da bakmamız gerekmez mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.