Bülent Arınç: Musul'daki Türklerle ilgili gelişme yok
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Musul’da alıkonulan Türk vatandaşların durumunda olumlu bir gelişmenin olmadığını söyledi. Başbakan...
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Musul’da alıkonulan Türk vatandaşların durumunda olumlu bir gelişmenin olmadığını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Başbakanlık Yeni Bina'da gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Yaklaşık 4 buçuk saat süren toplantının ardından Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, basın toplantısı düzenledi ve gazetecilerin sorularını cevapladı. "MECLİS'İN KAPANIŞI 20 TEMMUZ OLABİLİR" TBMM çalışmaları hakkında Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın sunum yaptığını kaydeden Arınç, Meclis'te görüşmesi devam eden kanun tasarıları olduğunu, bu nedenle Meclis tatili tarihinin değişebileceğini söyledi. “AK Parti Grubu olarak tüm bu kanunların çıkmasına takiben Meclis’in tatile girmesini arzu ediyoruz” diye ekleyen Arınç, tahmini tarihlerinin ise 20 Temmuz olduğunu söyledi. "MUSUL'DAKİ TÜRKLERLE İLGİLİ GELİŞME YOK" Arınç, bir gazetecinin Musul’da alıkonulan vatandaşların durumunu sorması üzerine, "Henüz olumlu bir gelişme yok. Ancak durumları hakkında bilgi sahibiyiz. Sağlıklarının yerinde olduğunu, ihtiyaçlarının karşılandığını ve henüz onların kucaklaşma saatinin gelmediği söyleyebilirim. Bu yurttaşlarımızla ve şoförlerimizle ilgili çalışmalarımız çok kapsamlı bir şekilde devam ediyor. Bir an salıverilmeleri konusunda elimizdeki bütün imkanları kullanıyoruz. Yine ümit ediyorum ki ramazan içerisinde yurttaşlarımıza kavuşacağız” diye konuştu. "IRAK'TA BÖLÜNME İSTEMİYORUZ" İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun bir Kürdistan devletinin kurulmasını istediklerini söylemesi hatırlatılarak “Bağımsız Kürdistan'a Ankara nasıl bakar?” sorusu yöneltilen Arınç, “Irak’ta maalesef istenmeyen, beklenmeyen, arzu edilmeyen gelişmeler oldu. Hemen hemen her bölgesinde bir çatışma var. Türkiye de hem oradaki soydaşlarımızın menfaatleri ve çıkarları doğrultusunda hem de Irak’ın bölünmemesi, Irak’ın toprak bütünlüğünün devam etmesi, siyasi egemenlik noktasında da Irak’ta yaşayan çok dinli, çok mezhepli bugünkü toplumu teşkil eden bütün fertlerin ve toplulukların kendilerini temsil edebilecekleri bir demokratik ortam içerisinde yaşamalarını arzu ediyoruz. Fiili durum bundan farklı olabilir ve bu fiili durum gerçekte belki bir başka şekle dönüşecek olabilir. Ama resmi görüşümüzü bütün dünya biliyor. Irak'ta bölünme istemiyoruz. Dış mihraklar Irak'tan elini çeksin” değerlendirmesinde bulundu. NETANYAHU’NUN AÇIKLAMALARI Arınç, Netanyahu’nun “Kürdistan'ı destekleriz ve tanırız” şeklinde açıklamalarıyla ilgili ise şöyle konuştu: "İsrail çevresindeki devletler ne kadar küçük olursa İsrail kendisini o kadar güvende hissedecektir. Ancak bu İsrail'in tamamının görüşü değildir. Ayrıca onun böyle söylemiş olması bunun gerçekleşeceği anlamına gelmez. Irak'ta bir devlet var. Bu federal yapı içerisinde belli bölgelerde kümelenmiş kendi meclislerini, kendi valiliklerini temsil eden unsurlar da var. Bizim sadece Kerkük ile ilgili değil sıkıntılarımız. Kerkük'te Irak’ı temsil eden bütün unsurlar yaşamaktadır. Kerkük’te Türkmen de vardır, Kürtler de vardır, Şii olsun, Sünni olsun inanç mezhebi olarak kendilerini ortaya koyanlar da vardır. Biz Kerkük'ün bu statüsünün aynı şekilde devam etmesini geleceği bakımından çok daha iyi görüyoruz. Ancak Kerkük konusunda da Barzani olsun, bir başkası olsun farklı söylemlerde bulunabiliyor. Neçirvan Barzani Türkiye'ye geldiğinde Türkiye tezini onlara iletmiş, onlar da buna sadık kalınacağını ifade etmişlerdir. Bugünlerde herkes bir şeyler söylüyor olabilir. Bize düşen hükümet olarak onların her birinin değerlendirmesini yapmak, Türkiye’nin çıkarlarına uygun olan sonuçları elde etmek için çalışmak." SELAHATTİN DEMİRTAŞ’IN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI Bir gazetecinin Selahattin Demirtaş’ın HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı olması ile ilgili soru yöneltmesi üzerine ise Bülent Arınç, “Adaylığı beklenen bir şeydi. CHP ve MHP’nin adayından sonra HDP’nin de kendi adayını açıklayacak ve bunun büyük ölçüde Selahattin Demirtaş olacağı biliniyordu. Şu anda cumhurbaşkanlığı adaylığı için 2 kişi bulunuyor. Yarın da AK Parti'nin adayı açıklanacak. Başka adaylar da çıkabilir. CHP'de 21 milletvekili imza atmamıştı. Onlar ‘bir aday çıkarır mı?’ deniliyordu. Ancak o 21’in kafasından geçenler farklı olunca herhalde bir aday üzerinde anlaşamadılar. Bu bakımdan 3 adaylı bir cumhurbaşkanlığı seçimine doğru gideceğimizi düşünüyorum. Ülkemiz için hayırlı olsun.” diye kaydetti. İŞİN YASAL ZEMİNİ MECLİS'TEKİ TASARIDIR Arınç'a ardından çözüm sürecine yönelik yasal süreçle ile ilgili bir soru yöneltildi. Arınç, şöyle konuştu: "İpucu vermeye gerek var mı? Çünkü tasarı meclise sevk edildi. Gazetelerimizde televizyonlarımızda herkes bilgi sahibi oldu. Hatta tartışmalar yapıldı herkes düşüncelerini ifade etti. Eleştiriler olacaktır. CHP açısından bir eleştiri olmamasını temenni ederim. Çünkü geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına çıkmıştım. Ben de CHP'nin destek olabileceğini düşündüğümü söyledim. Onun da kaynağı sayın Kılıçdaorğlu'ydu. Bilindiği gibi bu tasarı daha görüşülmemiş Meclis'e sevk edilmemişken Diyarbakır'da katıldığı bir çalıştayda artık bu çözüm sürecinin yasal bir zemine oturması gerekir diye ifade etti. Bu çok cesaret verici bir şey ve doğru bir şey. Ama Diyarbakır'da söylediğini Ankara'da inkar edecekse geçmişte bazı uygulamalarını bildiğimiz için diyecek bir şeyimiz yok. Ama koskoca bir genel başkan anamuhalefet lideri Diyarbakır'da bunu söylüyorken Ankara'da da arkasında durması gerekir diye söyledim." Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "İşin yasal zemini bu. Yasal zemin TBMM'de ve onun görüşünde de mutlaka bu seçim döneminde yapılması gerekiyor. Yasal zemin gördüğünüz gibi bir iki üçüncü hatta dördüncü maddeler Bakanlar Kurulu terörün sonlandırılması için neler yapacak? Hangi tedbirleri alacak? Adeta bir yol haritası çiziyor. Yoksa bu genel anlamın içerisinde şunu şu gün bunu bu saatte yapacak diye bir kayıt yok. Bakanlar Kurulu bu kanunla bir çerçeve kanun getirerek kendi üzerine bir görev yükleniyor ve yetki istiyor. Diyor ki bu konudaki sekretaryayı işini Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı yapacaktır. Bu konuda karar almaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bakanlar Kurulu kişilere kurumlara yetki verdiğinde onlar bu görevleri yapacaklardır. Bu görevlerini yaparken de kendileri de hiçbir adli idari ve yargısal sorumluluk altında olmayacaklardır diyor. Çok açık ifadelerle 5 - 6 alt madde halinde yani dağa çıkışların önlenmesi dönenlerin rehabilitasyonu Türkiye'de barışın huzurun güvenliğin tekrar yerli yerine oturabilmesi için hangi tedbirler alınacak. Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı bunun için kurulmuştu. Bunlar yasal zeminin üzerinde birer birer somut hale gelecek. Tasarıyı sevk etmekle iş bitmiyor. Önce komisyonda sonra genel kurulda iktidarın muhalefetin milletvekilleri görüşlerini açıklayacaklar. Bunun sonunda da genel kurul kabul ederse yasalaşmış olacak. Komisyonda da genel kurulda da bazı maddelerin çıkarılması değiştirilmesi hatta yeni maddeler eklenmesi mümkündür." Partilerin tutumuna dair değerlendirmelerde de bulunan Arınç, "Bugünkü eleştiriler yarın da yapılmış olacaktır ama yetki genel kuruldadır. İnanıyoruz ki genel kurul bu kanunu mükemmel bir şekilde çıkarmış olacaktır. Artık bundan sonra yasal çerçevenin de belli olmasında Türkiye için büyük bir zaruret bulunmaktadır. MHP'nin alışagelmiş her zaman söyledikleri dışında iyi bir eleştiri getirdiğini görmüyorum çok da ciddiye alacak şekilde. CHP'ye de bakacağız göreceğiz belki katkı sağlayabiliriz şeklinde düşünceler var. HDP'nin de olumlu baktığını görmekteyiz. Genel kurulda büyük bir uzlaşı ile bu kanun çıkmış olacaktır. Dağdan inişler, inişten sonra gelişler, bu kişilerin suça karışıp karışmadıkları, topluma nasıl entegre olacakları, silahların bırakılıp bırakılmaması bütün bu konular bu çerçeve yasa içerisindeki ayrıntılardır ve yol haritasıdır. Onu birlikte göreceğiz." dedi. Arınç'a son olarak "AK Partinin cumhurbaşkanı adayı yarın açıklanıyor. Adayın belirlenmesi noktasında geniş kapsamlı bir istişare yürütüldü. 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partinizin adayının belirlenmesi sürecinde Sayın Gül ve Sayın Erdoğan ile birlikte sizin katıldığınız üçlü istişareler yansımıştı kamuoyuna. Adayın da bu istişareler sonunda belirlendiği dile getirilmişti. Geçtiğimiz haftalarda sorulduğunda henüz yapmadık demiştiniz, o zamandan bu yana üçlü bir zirve yaptınız mı? Veya sayın Erdoğan'ın muhtemel adaylığı ve Köşke çıkması neticesinde partinin başkanı ve başbakan kimin olacağına dair bir üçlü zirve yapmayı düşünüyor musunuz ilerde?" şeklinde bir soru yöneltildi. Arınç, bu soruya ilginç bir cevap verdi: "Evet desem bir türlü hayır desem bir türlü. Öyle bir soru soruyorsun ki. Daha önceki görüşmelerimizdeki sorularınıza cevaplarımdan farklı birşey söylemeyeyim. Ama cumhurbaşkanı adaylığının tespit edilmesi konusunda tüm istişareler başarıyla ve samimiyetle yürütüldü. Bir karar verildi. O kararın ilanı yarın bu saatlerde bütün dünyanın bildiği bir isim olacaktır. Bundan sonraki gelişmeler zaman içerisinde önümüze gelecek. Yine bu konudaki çalışmalar istişareler devam edecek. Önümüzde nereden baksanız 2 aya yakın bir zaman var. Sayın başbakanımız da başbakanlık veya partinin geleceği konusunda cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra duracağız şeklinde konuştular. Bizce de doğru olan budur. İnşallah o gün rahatlıkla suhuletle hepimiz bekleyeceğiz. Bizim görüşmelerimize gelince. Ben ikili görüşmeler yaptığımızı ifade etmiştim. Üçüncü bir görüşme yapılıp yapılmadığı konusunda üzülerek sorunuza cevap veremeyeceğim. Çünkü altından başka alt sualler çıkacaktır tartışmalar başlayacaktır. Buna gerek yok. Yarın inşallah en büyük kısmını hep beraber dinlemiş ve görmüş olacağız."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.