Alaattin Karaer

Alaattin Karaer

BİZİM KUMRU!

BİZİM KUMRU!

alaattin-karaer.jpgalaattin-karaer.jpg

İki hafta oldu.

       İki hafta önce eşim balkondan sesleniyordu;

  • Gel...gel...hemen gel… Baksana kuş’a! Yav yavrum… Yav yavrum…diye kendi kendine  söyleniyordu.

      Tam balkonumuzun köşesine, getirdiği çalı çırpılarla yaptığı yuvasındaydı.

      Ben çok anlamam kuş türlerinden.

      Eşim, hayvanlara karşı sevecendir. Az çok anlarda.

      Ben sevecende olsam, eşim gibi yakın temasım olmaz. Elime alamam, okşayamam. Fakat zarar da vermedim veremem.

       Kuşlar elbette sevimli zararsız canlılardır.

       Ben ne bileyim, eşim söyledi. Hamileymiş kuş. İki yumurtasının üstünde oturuyormuş.   Hemen fırsatı bu ya lafı da gediğine koydu;

      -  İşte annelik bu. Bak baba,  erkek kuş ortada yok.

      -  E… ne yapacağız şimdi dedim.

-  Aman ürkütüp, korkutmayalım.

- Tamam iyi güzel de nasıl yardımcı olacağız. Bir bilene sorsak ne yapacağımızı.

Telefonla fotoğrafını çekerek arkadaşlara gönderdim.

-  Maşallah yavruları görmeye geliriz.

-  Melek gibi adamsın kuş senden ürkmüyor. Ciddi söylüyorum.

-  Karaer güvencesi altında.

-  Yakınlarına ekmek kırıntısı, buğday, su bırak. Fazla rahatsız etme. Kuşun ricasıdır… gibi cevaplar..

      Evet iki hafta oldu sabah akşam uğrayıp bakıyorum, hiç kıpırdamadan, bizi de yok gibi sayarak duruyor.

     Eşim sormuş, ben soruyorum karşılaştığım kişilere…

     İki üç hafta sürecekmiş bu durum. Hep anne değilmiş duran kuş. Baba kuş zaman zaman gelir, anneyi karnını doyurması için gönderirmiş.

     Daha önce “Kumru” yazım aklıma geldi. Bizim balkondaki kuşta Kumruymuş. Artık “Bizim Kumru” diyebilirim.

*     *     *     *     *

Aylar mı yıllar mı oldu tam hatırlayamadım…

       Mesai çıkışı artık doğruca eve gidiyorum. Üç aya yakın oldu bel fıtığına yakalanalı. Bu bel fıtığı ağrısı öldürecek beni!

       Eve gider gitmez üzerimi değişip, rahatlamak istiyorum. Bugün biraz yorgundu vücudum. Mutfağa girip,  koltuğa oturup birkaç dakika dinleneyim dedim. Mutfak balkonundaki kapıdan görünen karşı evin çatısının bacasındaki iki kuş dikkatimi çekti. Oturup onları seyretmeye daldım. Anlaşılan erkek ve dişiydi. Öpüşüp koklaşıp, alenen sevişiyorlardı. Özgürce…

       Fazla sürmedi. Birisi havalanıp uzaklaştı… Gözden kayboluverdi. Sanırım kaçan kuş erkekti. Diğer kalan dişi. Bekledi… bekledi… Yaşamdaki kadınlarımız gibi. Terk edilip, yüz üstü bırakılan. Çocuklarıyla baş başa kalan kadınlarımız gibi!

      Oturup kaldım koltukta. Merak etmeye başladım. Oda kuş değil mi? şimdi uçar gider diye düşündüm.

      Önce ayağa kalktı, gerindi. Sevişmenin verdiği hazdan olacak, o an mutluydu. Kafasını bir sağa bir sola salladı. Sanki dağılan saçlarını düzeltir gibi!

       Bekledi… bekledi… 10 dakika… 15 dakika…Bu dakikalar bana yıllar gibi geldi.  10 yıl… 15 yıl…

       Geçen zaman mutluluğuna gölge düşürmüştü. Bacanın üzerine oturdu. Biraz önce dik duran hafif kalkık omuzu çöktü. Sanki küçüldü geçen zaman içinde, dakikalarca beklemekten. Hayalleri yıkılmıştı. Kime derdini söyleyecekti. Herkes kendi derdindeydi. Fakat onun gözü yollarda, bekliyordu!

       Ben bekleyemedim. Çıkıp duşumu alıp, üzerimi değiştirdim. Yeniden aynı koltuğa oturdum. Kuş yine olduğu beklemekteydi. Dakikalar geçti. Ne gelen vardı ne giden.

       Memleketimin türküsü geldi aklıma…

Yarim İstanbul'u mesken mi tuttun
Gördün güzelleri beni unuttun
Sılaya gelmeye yemin mi ettin

Gayri dayanacak özüm kalmadı
Mektuba yazacak sözüm kalmadı

Yarim sen gideli yedi yıl oldu
Diktiğin fidanlar meyveye geldi
Seninle gidenler sılaya döndü

Gayri dayanacak özüm kalmadı
Gençlik elden uçtu gitti
Gelmene lüzum kalmadı

     Ben kuş cinslerinden pek anlamam. İkinci gün eşim geldiğinde anlattım. Güvercine benziyordu kuşlar dedim. Onlar “Kumru kuşu” , eşlerine bağlı tek canlıdır dedi.

      Ansiklopedik bilgiye başvurdum;

    Bahçelerde, ormanlarda, evlerin yakınında çitler halinde yaşayan, güvercinden daha küçük ötücü bir kuş. İçinde bulunduğu şartlara her zaman uyum gösterir, şikayet etmez. Hiçbir zaman başka bir kuşun yuvasına girmez. Eşler birbirine çok düşkündür, eşlerine bağlı kuşlardır. Asla eş değiştirmez. Eşlerden biri ölecek olursa, kalan eş ömür boyu başkasıyla eşleşmez. Senede iki yumurta yumurtlarlar. Kumrularda kuluçka süresi 15 - 21 gün arasındadır. Kumru yumurtası 15 ila 21 gün arasında çatlar ve yavrular yumurtadan çıkar.

     Demek benim gördüğüm vefasız kumruydu. Tabi bu işin latifesi. Yinede biz insanlardan daha vefalı olduklarını öğrenmiş oldum.

      Baharda bekleyen kumrular gibi…

Bu yazı toplam 14466 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Alaattin Karaer Arşivi