Halis Haktanır

Halis Haktanır

BİR DÜRÜM BİR YUMRUK

BİR DÜRÜM BİR YUMRUK

Çakır gözlüydü. Gözünden düşen damlalar gülün üzerine düşen yağmur tanelerini andırıyordu. Güzel kirpikleri gözyaşının ıslaklığı ile birbirine yapış yapış olmuş o gözlere daha da yakışmış. O çakır gözler birini arar dururdu. Bir sağına bakıyordu, birde soluna. Ama her halde aradığını bulamıyordu ki tekrar o güzelim gözlerden iki damla yaş dökülüyordu. Elinde ise yufka ekmek dediğimiz ekmekle yapılmış ufak bir dürüm vardı. Belli ki onun karnı da açtı. O dürümden bir defa ısırmış ağzında ki lokmayı dahi yutmamış ama ağlıyordu. Çok çok dikkatli baktım. O güzel yavruya. Altı yedi yaşlarıydı herhalde. Saçları yeni taranmış daha ıslakları dahi kurumamış. Üzerinde kırmızı beyaz puanlı bir elbise vardı. O elbisede bayağı eksiymiş gibiydi. Gözlerinden akan damla burnunun şişkinlikleri arasında kalmış sanki bir ben gibi ona güzellik katıyordu. Oturduğu yer ise kaldırım taşını andırır bir taşın üzerinde kendini rahat hissediyor olmalıydı. Ama ağzındaki lokma halen duruyordu. Yine bir sağa bir sola bakıyor birini bekliyor gibiydi. Bu yavru bu gözyaşları ile kimi bekleyebilirdi diye düşünürken ağzındaki lokmanın arasından anne kelimesi döküldü. İşte o zaman ben bitmiştim. O yavru annesini beklermiş de onu anlayamamışım. Bir daha anne dedi. Yine sağına soluna baktı usulca yaklaştım. Adın ne? Bana baktı Elif dedi. Ne güzel ismin varmış anneni mi bekliyorsun? Bir daha yutkundu ağzındaki lokma boğazında zorda olsa geçti. Benim annem yok dedi. Bir daha bittim. Tükendim. Saçlarını ne güzel taranmış dedim. Kim taradı cici annem dedi. Seviyor musun cici anneni? Cevap alamadım. Durdu durdu benim annem daha ciciydi dedi. Beni dövmezdi, saçlarımı tararken acıtmazdı, elime dürüm vermezdi, mutfakta masada yerdik. Ne oldu annene dedim demez olaydım. Cennete gitmiş dedi. Yazamıyorum artık gözyaşlarıma hâkim olamıyorum. Ne yazacağımı bilemedim. Zaten bıraktım Elif’i gerilerde dönüp bakamıyordum. Elifin bir daha anne deyişini duymak istemiyordum. Bu gerçek hayat hikâyesini elifimin çakır gözlerinde anne hasreti bende saklı. Sandığın içinde merhamet kilidiyle kilitledim bir daha ama bir daha o yoldan hiç gitmedim. Gitmeyeceğim. O yol Kırıkkale’nin çıkmaz yolu olsun. Elifim ne deyim elindeki dürümün gözündeki yaşın senin olsun hiçbir elife cici anne olmasın.

 

ANNE

Bana süt verirken gözlerin gözlerimdeydi

Merhamet fışkırıyordu ela gözlerinde

Ara sıra gelir ninnilerle uyuturdun beni

Seni özledim gelir misin anne

 

Ellerin pamuk saç tarağı yumuşaktı.

Akşam olunca evimiz şen şakraktı

Yaramazlıklarımı anlatırken gözlerim ıslaktı

Seni özledim gelir misin anne

 

Anne niye yalnız gittin cennette habersiz

Beni de götürseydin orda olurduk hepimiz

Cici annenin konuşmaları pekte terbiyesiz

Seni özledim gelir misin anne

 

Halis bunlar merhamet sevmek nedir bilmezler

Adı cici anne anne olmasını sezmezler

Bu bir yuvadır bir tek kuşu besleyemezler

Seni özledim gelir misin anne anne

Bu yazı toplam 1164 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Halis Haktanır Arşivi