BEYAZ YAKA SİYAH ÖNLÜK
Yıl 1964, Atatürk ilk okulu ikinci sınıftayım. Öğretmenim Haydar Tombak. (Allah rahmet eylesin). Babam beş yavrusunun okul masrafı, birde amcam. Bunun yanında köyümüzden gelen yakın akrabamızın bir yavrusuna da eğitim yaptırmaya çalışıyor, bir maaşla bu zorluklara direniyordu. Derler ya,yemiyor yediriyor, giymiyor giydirmeye çalışıyordu. M.K.E. Barut fabrikasında çalışıyor, fazla mesai olduğu zaman hiç bırakmıyor çalışıyordu. Mesai saatleri eter kokan barut işlemeleri oluyordu. Eve geldiğinde müthiş bir eter kokusu sarardı. Alışmıştık, bu koku bize kolonya gibi geliyordu. Buraya kadar yazdığım babamın hayat mücadelesinin kırkta biri. Şimdi beyaz yaka siyah önlük anımı aktarayım. Dedimya kalabalık bir aile ve okul ortamı. Amcamla ben aynı yaştayız, amcam benden üç ay büyük. Amcam üçüncü sınıfda,ben ikinci sınıftayım. Amcam sabahçı ben öğlenciyim. Bu babam için bir fırsatdı. Şu karara varmışki sabah amcam beyaz yaka siyah önlüğü giyecek, okul çıkışı bende okuluma giderken yolda önlüğünü bana verecekti. Nitekim bu değişim biraz devam etti. Amcam yolda önlüğü çıkartıyor bana veriyor,ben yolda giyiyor okuluma gidiyordum. Bu olay amcamı rahatsız etmişki,bir gün yine karşılaştık ve değişim yapacaktım ki! Amcam yola devam etti. Koşarak yanına vardım beni eli ile yiterek koşarak eve doğru gitti. Ben önlüksüz kalmıştım. İster istemez okuluma önlüksüz vardım. Pazartesi günüydü, istiklal marşımızı, andımızı okuduk ve sıra ile sınıflara girdik. Sınıfda bir benim önlüğüm yoktu. Öğretmenimiz geldi " nasılsınız çocuklar" hep birden sağ ol. Oturun. Oturduk. Sınıfı gözleriyle bir süzdü benim önlüksüz olduğumu gördü. Yanıma geldi " senin önlüğün nerede?" Ben öğretmenim annem yıkadı (tabiki yalandım) ama öğretmenim buna inanmadı. Oğlum cumartesi, pazar önlük yıkanmayıp pazartesimi yıkandı? Diye bana iki tane tokat vurdu. Otur dedi oturdum. Ama çok mahçup olmuştum. Akşam evde hesap verilecekti elbette. Akşam babam eve geldi. Her zaman soraradı,bu gün okulda ne yaptınız diye. Yine aynı soru soruldu. Ben amcama bir baktım,amcam korkmuştu anlaşılan. Ben yine olayı anlatmayacaktım ki amcam olan olayları anlattı, ben Halis'e önlüğü vermedim. (Amcam hiç yalan söylemezdi). Babam bana baktı ben yine yan gözle amcama bakıyordum. Babam amcama niye vermedin? Diye sordu. Amcam biraz mahçup biraz korkarak utanıyordum dedi. Herkez bize bakıyor sanıyordum. Babam gelin buraya. Anlaşılıyordu ki avuçlarımızı açtıracaktı. Vardık diz çöktük. Açın ellerinizi açtık. Demirden yapılmış maşa dediğimiz saba karıştırıcı ile dörder defa ellerimize vurdu. Bundan sonra yapmayın dedi. Biz bunu kabullendik ama inanıyorum ki babam sessiz sessiz ağlıyordu,yahutda bana öyle geliyordu. Amcam başarılı bir öğrenci idi, Cumhuriyet savcısı oldu. Ben liseyi bitirdim. Ama bu olaylar bize birer kamçı idi. Elimizden geldiği kadar çocuklarımızı okuttuk. Ama bu beyaz yaka siyah önlük bize birer ders ve hayatın acı gerçeklerini öğretmişti. Bu gibi dersler yolumuzu çizmeye vesile olmuştu. Yaşasın beyaz yaka, siyah önlük.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.