BATIYA YA DA BÂTILA DOĞRU

BATIYA YA DA BÂTILA DOĞRU

Batının teknolojideki ilerleyişi bizde önce bir afallamaya, sonra hayranlığa, daha sonra da komplekse neden oldu. Son 200 yıldır dikkatlerimizi Batı üzerinden...

Batının teknolojideki ilerleyişi bizde önce bir afallamaya, sonra hayranlığa, daha sonra da komplekse neden oldu. Son 200 yıldır dikkatlerimizi Batı üzerinden çekemedik. Moralimizi yüksek tutan tek şey ise bizim Müslüman oluşumuz onların ise kâfir oluşlarıydı. Sıkıştığımız zamanlarda Müslümanlık bayrağı altında onlara karşı sürpriz başarılar elde ettik. Toplamda ise Batı medeniyetinin araçları karşısında ezilip onların üstünlüğünü kabul ettik. Batının, Türklerin küçük düşürülebilirliğini anlamaları bu anlayış üzerinden bizlere planlı-düzenli, biçim verme siyasetlerini doğurdu. Türklerin akıllarının vahiy ve sünnet dairesinden çıkarılıp üstünlüğü kabul edilmiş(ettirilmiş) Batı medeniyeti peyki olarak şekillenmesi, hiçbir zaman belirleyici olamayacağı, hep belirlenen olacağı anlamına geliyordu. Merkeze doğru ulaşma çabası içinde olacaktı Türkler ama merkez hep kendini yenileyecek, biçim değiştirecek, hep cezbedici olacaktı. Yani hiçbir zaman yetişemeyeceğiniz bir şeyin peşine düşeceksiniz, aynı zamanda hızla sizi siz yapan ne varsa onlardan da uzaklaşacaksınız. Aslınızdan uzaklaştıkça Batı tarafından biçimlenebilir, güdülebilir olma özelliğiniz-ayıbınız daha görünür hale gelecek. Şimdilik neyi kaybettiğimizi, neden uzaklaştığımızı söyleyebiliyoruz. Seyrimiz böyle devam ettiği müddetçe Batının geride bıraktığı tozun bulanıklığında şuurumuz tamamen kaybolacak ve nereden geldiğimizi, arkada neyi bıraktığımızı dahi unutacağız Allah muhafaza. Batının peşine düşmekle eksikliğimizi beyan ettik. Onlar da “koşun peşimizden sizi tamamlayalım” dediler. Onlar yakalanmayacaklarını zaten biliyorlardı. Asıl amaçları geride bıraktıklarımızla aramızın iyice açılmasıydı. Alımlı bir fahişenin peşine takılıp terk-i diyar eden, yurdundan, şahsiyetinden hep uzaklaşan ahmaklar gibiyiz. Batının peşinde onlara yetişme hususunda ümitsizliğe düştüğümüz zamanlarda bize enerji versin diye daha büyük yemler atmaktan geri durmadı Batı. Kimi kurumlarından, kazanımlarından bizi nasiplendirerek kendilerine bağımlılığımızı artırdı. Bu kazanımlar; gelişme, değişme, modernleşme, çağ atlama olarak Türkiye’yi yönetenlerce iç siyasette fazlasıyla kullanıldı. Aslımıza dönme ihtimalimizin kalmadığı alanlarda Batı bize büyük yem verme yerine, özgürlük-demokrasi-insan hakları kavramlarını enjekte etti. Bu kavramları diline dolayıp talep edenler haklarını(!) ele geçirdikçe yeme ihtiyaç duymadan kendi çabalarıyla batının kucağına oturdular. Kılık kıyafet özgürlüğünü elde eden kadınlarımız özgür iradeleriyle Fatıma, Hatice, Aişe annelerimiz gibi giyinmeyi tercih etmeyip özgürlük adına soyundular. Batıya göre biçimlenmiş film ve diziler yoluyla kendilerine ne giyecekleri, ne kadar soyunacakları öğretildi. Özgürlüğünü kazanmış kadınlarımıza. Cesaret ile soyunmak kelimeleri yan yana getirildi. Cesur giysiler giydi kızlarımız ve kadınlarımız. Arsızlık ve hayâsızlık cesaretle alkışlandı. Düşünce özgürlüğünü kazanmış(!) insanımız kapitalist-liberal oldu. “dileyen dilediğini yapar” dedi muhafazakârlarımız. “kimse kimseye karışmamalı” dedi sosyalistimiz. Parasının gölgesine sığınmış zenginimiz liberal ekonomi düşünceleriyle donanarak “Allah ekonomiden anlamıyor, dünya ekonomisi faizle ayakta duruyor, dileyen dilediği yatırım aracını kullanmalı, faizsiz bir dünya ütopya” dedi. “haz her şeydir” diyenler  “Bildiklerimi bilseydiniz çok ağlar az gülerdiniz” diyen peygamberi taa baştan reddettiler. Psikoloji biliminden deliller sunarak “kahkaha ömrü uzatır” fikrine imanlarını tazelediler. Müslümanlar zeminlerini kaybettikçe özgürlükleri artıyor. Öyleyse haydi çocuklar batıya. Cemil Meriç “batılılaşmak batıllaşmaktır” mı demiş? Boş ver! Dileyen dilediği gibi yaşasın. Ne de olsa liberal düşünüyoruz. Özgürlük teraneleriyle eşcinsellik teşvik ediliyor. Bu gidişle Dücane Cündioğlu haklı çıkacak, eşcinsel imamlarımız bile olacak. Demokrasi diye diye yenilip yutulur hale geliyoruz.  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.