AYVA
Yıl 1967. Cumhuriyet meydanındaki Kırıkkale lisesi orta okulunun karışık eğitim yaptığı yıllar. Orta ikinci sınıftayım. Okulumun adı. Atatürk orta okulu idim Barakalarda eğitim yapılırdı ana binada da. Ben her ikisinde de eğitimimi gördüm. Yazılı olacağımızı öğretmenlerimiz gelecek derste yazılı yapacağım o gün yazılı kağıtlarınızı unutmayın derlerdi. Yine böyle bir günde Türkçe hocamız "Namık Nurlu" haftaya yazılı yapacağım sakın yazılı kağıdını unutmayın dedi. Babamdan yazılı olacağız diye yazılı kâğıdı parası istedim. Bana sarı renkli yirmi beş kuruş verdi. Onunla birkaç tane yazılı kâğıdı alabilirdim. Hazırlığımı yaptım okula doğru yol aldım. Kitapçılardan yazılı kâğıdı almak için düşünüyordum. Kitapçılarda yazılı kâğıdı biraz daha ucuzdu. Yolda giderken ilk okulumun önünden geçip gidiyordum. Okuluma dönüp bakıyor ve geçmişimi hatırlıyor vay beee! Öğretmenlerim aklıma geliyordu. Yürürken gözüme bir kız çocuğunun (7-8) yaşlarında hareketleri takıldı. Kız çocuğu ilk okul öğencisi idi. Merakla baktım hareketlerini takip ettim. Çocuk oturmuş, etrafına utangaç şekilde bir bakıyor, yerden aldığı ayvayı ısırıyor geri yere bırakıyordu. Anladım ki bu çocuk yerde bulduğu yarı yenmiş ayvayı alıyor bir ısırıyor, utanarak tekrar yere bırakıyor. Defalarca seyrettim. Yürümüştüm, birden durdum cebinde yirmi beş kuruşum vardı oda yazılı kağıdı oarası idi. Olsun ne yapalım, arkadaşlarımdan alırım diye düşündüm. Okulun karşısında Mustafa dayının bakkalı vardı. İlk okulda ihtiyaçlarımızı tek tek de olsa ondan alırdık. Hemen bakkala girdim bir ayva istedim. Seçtim onbeş kuruş dedi. Aldım çocuğun yanına yaklaştım beni yanında görünce hem utandı, hem de mahçup oldu. Ayvayı ona uzattım, benim gözlerim dolmuş nerde ise hıçkıracaktım. Çocuk bana baktı, biraz durakladı titrek bir elle ayvaya uzandı ve aldı. O kadar mutlu oldum ki sanki uçarcasına okuluma gittim. Yazılı kağıdım yoktu. Şimdi onu düşünüyordum. Hocama ne diyeceğim hiç önemli değildi hocamın bana diyecekleri. Arkadaşlarımdan istedim hiç kimse oralı olmadı. Hocam geldi çıkartın kağıtları yazılı yapacağım. Ben masada hareketsiz bekliyordum. Beni gördü, senin kağıdın yok mu? Yok hocam. Niye yok?. Unutmuşum. Hocam hızla geldi, ben hocamın ne yapacağını bildiğim için kendimi hazırladım. İki tane öyle bir tokat vurdu ki sanki gözlerinden ateş çıktı derler ya öğle oldu. Arkadaşlara döndü "fazla kağıdı olan varmı diye sınıfa seslendi. Hemen hemen hepsi var dedi. Bana yok diyenler hocama yaranmak için el kaldırdılar. Meral diye bir arkadaşım uzattı kağıdı bana. İsmimi soy adımı yazdım. Sorular soruldu, cevaplar yazılmaya başlandı ben hala ayvanın sevinci ile dolup taşıyordum, hem de sorulara ağır ağır cevap yazıyordum. Ayva benim için mutluluk olmuştu, yediğim tokatlar umurumda değildi. Şimdi yıl 2023 hala ilk okulumun önünden geçerken o kız çocuğu, Mustafa dayının bakkalı, o ayvayı hiç unutamıyorum. Onun için Hürriyet caddesinin o mevkii benim mutluluk adımlarımın atıldığı yer. Yerdeki yenmiş ayva seni hiç unutmayacağım.
HALİS HAKTANIR. Anılarından.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.