AMERİKA NE YAPIYOR?

AMERİKA NE YAPIYOR?

Görüntülü ve yazılı basından öğreniyoruz ki, Amerika, Pyd’ ye havadan silah indirirken yanlışlıkla silahları Işid’den tarafa da indirmiş. Biz,...

Görüntülü ve yazılı basından öğreniyoruz ki, Amerika, Pyd’ ye havadan silah indirirken yanlışlıkla silahları Işid’den tarafa da indirmiş.

Biz, Amerika’nın böyle bir yanlışlık ettiği kanaatinde değiliz. Amerika, bilerek silahı Işid’en tarafa indirmiştir. Dünyânın her yerinin 10 bin km. uzaktan gören Amerika “burnunun dibini mi göremedi?” Şimdi ise, yanlışlıkla silahları Işid’den tarafa indirdiğini dünyâya duyurmakta, her zaman olduğu gibi asıl amacını saklamaktadır. Amerika’nın “asıl amacı nedir diyorsanız?” Amerika’nın asıl amacı iki tarafı biri birine vurdurmak, iki tarafı biri birine kırdırmaktır. Bunun için iki tarafa, silah ile mühimmat indiriyor.

Kobani asıl adıyla Aynelarab’da olacaklar konusunda siyâsetçilerimiz, biraz sabırlı olmalı, diplomat diliyle az ve öz konuşmalıdır.

PAZAR YERLERİMİZ

Pazar yerlerinde gezici ve pazarcı esnaflarımız öylesine işler, öylesine satışlar yapıyorlar ki; “Yetişen alıyor, bitiyor, bitti, bitecek” diye sattıkları kalitesiz, değerini yitirmiş, çeşitli sebzeleri satabildikleri kadar satıyor, satamadıklarını da torba, torba pazar yerine atıp gidiyorlar. Pazar yerlerinin sâhibi yok mu? Bu satırları yazarken, tuşlara dokunup yorulurken kimsenin ayıbını araştırmıyorum. Bunları yazarken asıl amacımız şudur: Evet asıl amacımız gezici pazar esnafımızın helâl yemeleri, çocuklarına, evinin direği hanımlarına da helâl yedirmeleridir. Soğuk, sıcak demeden çalışan gezici pazar esnaflarımızı helâl yemeye, evlerine helâl ekmek götürmeye, çocuklarına helâl yedirmeye teşvik ediyorum. Bir de; Pazarcı esnafımızı millî serveti korumaya çağırıyorum. “Millî servet nasıl korunacak deniliyorsa? Onlara diyorum ki; Pazar yerine getirdiğiz kaliteli, kimliğini yitirmemiş sebze ve meyveleri müşterilerinize, pahalı değil de uygun fiyatla satarsanız, mallarınız satılır biter ve geriye Pazar yerine atıp gideceğiniz millî servet kalmaz. Kılçıklı tâze fasulyeyi, kılçıksız tâze fasulye ile karıştırır, “kılçıksız” diye satmaya kalkar, müşteriye kılçıksız fasulyeyi gösterir, karışık, kılçıklı fasulyeyi satarsanız kazancınız helâl olmaz, işlerinizde kılçıklı olur.   Gezici pazar esnafımız, bir yanı al, al olmuş elmayı, armudu müşterinin önüne, çürükleri de kendi önüne koyuyor, müşteri geldiği zaman çürük elma ile armutları tartıp poşete indiriyor. Müşteri bir elma, bir armuda elini uzatacak olsa, “oraya dokunma, orayı bozma” diye müşteriye tepki gösteriyor. Müşteri bir tarafı kopuk para verecek olsa almıyor ve böylece sattığını eksik veriyor, parayı tam alıyor. Müşterinin hakkı mahşere kalıyor. Bu demek oluyor ki, pazarcı esnafımız mahşerin dehşet verici bir yer olduğunu biliyor, amma itibar etmiyor. Bu dünyâda itibar etmediğine günün birinde itibar edecektir amma, mahşer her şeyin diriltilip Hakkın huzûruna varıldığı yerdir. Hakkın huzûrunda işler kılçıklı değildir. Çürük satanlar, hile ederek “velînîmetimiz” dediğiniz müşterilerinizi aldattığınız için, çürükleri satarak haşrolup, çürükleri satarak Allâh’ın huzûruna geleceksiniz. Allâh’ın huzûruna gelmemek sizin elinizde, irâdenizde, yâni pazarcı esnafın elinde değildir; unutmayınız! Keskinli Yesâri der ki, “Terâziyi Hak yarattı, Hakkı terâziyle tarttı”.  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.