AKLINIZIN KÖŞESİNDE KALSIN
15 Temmuz DARBE GİRİŞİMİ başarılı olsaydı. Ne olurdu? Söyleyim. CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN, BAKANLAR ve ne kadar AK PARTİ MİLLETVEKİLLERİ, İL BAŞKANLARI...
15 Temmuz DARBE GİRİŞİMİ başarılı olsaydı. Ne olurdu? Söyleyim. CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN, BAKANLAR ve ne kadar AK PARTİ MİLLETVEKİLLERİ, İL BAŞKANLARI VE İL YÖNETİCİLERİ, İLÇE BAŞKANLARI VE İLÇE YÖNETİCİLERİ, BELEDİYE BAŞKANLARI VE BELEDİYE MECLİS ÜYELERİ, İL GENEL MECLİSİ ÜYELERİ, VALİLER, KAYMAKAMLAR, GENEL MÜDÜRLER, MÜSTEŞARLAR, DAİRE BAŞKANLARI, NE KADAR VARSA, HEPSİ TUTUKLANACAKLAR. Yargılanacaklar. Hapse atılacaklardı. Devam edeceklerdi. CHP’nin Genel Başkanı, milletvekilleri, il ve yönetim kurulu üyeleri, ilçe başkanları ve ilçe yönetim kurulu üyeleri, belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri, il genel meclisi üyelerinin hepsini tutuklayacaklar. Hapse atılacaklardı. MHP Partisinin genel başkanı, milletvekilleri, il başkanları ve yönetim kurulu üyeleri, ilçe başkanı ve yönetim kurulu üyeleri, belediye başkanı ve belediye meclis üyelerinin hepsini tutuklayacaklar. Hapse atılacaklardı. Ortada Ak Partiliyim, CHP’liyim, MHP’liyim diyen kimse kalmayacaktı. Bunların yerine ne olduğu bellisiz, yalaka, kişiliksiz, kalitesiz kişiler devleti yönetimine getirilecekti. Ekonomik hayat, sosyal hayat, ticaret hayatı çökertilecek. Kamu bankalarının içi boşaltılacak. Soygunlar yapılacak. Halk sefaletin kucağına itilecek. Halkın birikimleri elinden alınacak. Yeni düzenbazlar mal mülk sahibi olacaklardı. En korkuncu da Darbe bastırılamasaydı ve üç beş gün, hatta üç beş ay sürseydi, en az on milyon vatan evladı kurşunların hedefi olacak. Çocuklar yetim, anneler bacılar dul kalacaklar. Türkiye de Amerika’nın kontrolünde yaşayan bir ülke olacaktı. Neyse başka olacakları saymayım. Belki de Türkiye Cumhuriyeti diye bir ülke kalmayacaktı. Asıl söylemek istediğime gelince. Darbe sonucu hükümetin yaptıklarına bakalım. Paralel yapılanmadan işine son verilen, açığa alınan, yargıya teslim edilen ve de artan hızla Fetocu kadroların temizlenme çalışmalarına tanıklık ediyoruz. Doğru da yapılıyor. En çok temizlik de Ordu, Yargı ve Millî Eğitim de olduğunu görüyoruz. Generallerin, hakim ve savcıların, öğretmen ve okul idarecilerinin çoğunun DARBECİ KADROLARIN elemanı olduklarını görüyoruz. Bundan daha büyük bir felaket olabilir mi bir ülke için? Devleti ayakta tutacak, devletin devamını sağlayacak, devletin bölünmez bütünlüğünü, hukukun üstünlüğünü sağlayacak, medeni ülkeler seviyesine çıkmasını sağlayacak asıl kadrolar MİLLÎ ORDU, MİLLÎ HAKİM VE SAVCI VE MİLLÎ ÖĞRETMENLERDİR. İçlerinden VATAN HAİNLİĞİ SUÇLAMASINI göze alacak kadar beyinleri yıkanmış, akıllarını ve ruhlarını birilerinin emrine vermiş insanlar olmayacaktı. Oysa Ordumuz, yargımız ve öğretmenlerimiz, millî olmayan insan kılıklı Amerikan Uşaklığına soyunan hainlerle doldurulmuş. Görünen o ki, ülke tam bir felaketin eşiğine gelmiş. Getirilmişiz. Son kırk yılın yöneticileri bu tabloyu görmek istememişler. Ama cezasını hayatlarıyla, çoluk çocuklarıyla ödeyecek duruma düştüler. Ben bu Ülkenin geleceğini, Millî Ordu, Millî Yargı ve Millî Eğitimde sil baştan bir yapılanmaya gidilmesi gerektiğine inanıyorum. Bunun içinde Ordudaki yeniden yapılanmanın MHP tarafından, Yargıdaki yeniden yapılanmanın AKP tarafından ve Millî Eğitimdeki yeniden yapılanmanın da CHP tarafından yürütülmesine ve otokontrol yoluyla yapılmasına inanıyorum. Partilerin birbirine karşı sorumlu olarak yapmalarına inanıyorum. MİLLÎ BİRLİĞİN VE BERABERLİĞİN, BÖYLE BİR YOLLA PEKİŞTİRİLECEĞİNE VE ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİN AYDINLIK YARINLARA ULAŞACAĞINA İNANIYORUM. Üstelik bu uygulamanın üç beş sene devamı değil, on yıllara varan sürelerle yürütülmesine inanıyorum. Bu üç bakanlığın adının Millî Savuma, Milli Adalet ve Millî Eğitim Bakanlıkları olmasını diliyorum. Genel seçimler sonucunda iktidara gelen siyasi partinin, bu üç bakanlığa dokunmamasının doğru olacağını düşünüyorum. Bilmem anlatabildim mi? Benimkisi bir hayal. Ama yine de aklınızda bulunsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.