AH ANAM AH
Neymiş! Anneler günüymüş. Mayıs’ın ikinci haftası sadece bir gün öylemi ya diğer 364 gün annen yok mu sayılacak. Seni karnında dokuz ay taşıyıp ıstırap dolu günlerle seni dünyaya getirecek, senin için uykusuz kalacak, senin için kendini her türlü fedakârlıklar arasında yavrusuna adayacak, yavrusu hastalanacak diye tir tir titreyecek, hasta olunca eyvah diye tereddüt içerisinde gecesi gündüzü olmayacak elinin tersiyle durmadan vücut ateşini yoklayacak. Ateşin fazlalığı onu karamsarlığa düşürecek. Vah yavrum vah diye başucundan ayrılmayacak seneler seneleri kovalayacak her senesi anneye yük olacak, okula başlayacak, okul sorunu anaya kalacak, büyüyüp evlenme çağa gelecek damat gelin sorunları olacak, evlat erkekse asker yolu bekleyecek, evlendikten sonra anadan babadan ayrılacak, ayrılık ıstırabı anayı bir daha sallayacak, evlatlarım diye hayıflanacak. Evlatların aile içi sıkıntıları başlayacak anne buna dayanamayacak evlatlarına yalvarırcasına ne olur yapmayın diyecek, aklı bir karış yukarıda olanlar anne sözü tutmayacak yarı yolda kalacak anne yine ıstıraplar içerisinde ah evlatlarım diyecek ömrü tükenip gidecek. Bunlar göz önünde tutulamayacak Mayıs ayının ikinci haftasında senede bir gün ararlarsa anne, anneler günün kutlu olsun diyecekler tabi onu da derlerse. Diyenlerde olacak, göstermelik bir hediye anneyin haklarını ödemiş mi oluyorsun. Öyle üç köfte yirmi beşe yok. Anne bu kadar ucuz değil. Anne bu kadar yılın bir gününde anmayı bir erdem zannetmek hiçte doğru değil. Anne her gün annedir. Her hafta her ay her sene değil anne, her saniye her dakika, her saat kalplerden çıkmayacak Allah’ın bizlere bahşettiği varlıktır.
Ah anam ah garip anam, yoksul anam, çilekeş anam, evlat umurunun yanı sıra koca umuru, kayınpeder, kaynana umuru çeke çeke altı yavruyu yetiştirip insanlar sınıfına katan anam. Bana anlattığın gibi ekin yığınları dibinde doğum sancısı gelip köyde ahırda doğum yapan anam. Benim ağızıma çar dediğimiz başörtüsünü ucuna lokum bağlayıp ağzıma verip o hali ile ekin tarlasında beni düşünen anam. Akşam eve gelince lokuma dolmuş sinekleri kovalayan anam. Daha neler, neler anlattın anam. Yazamam buralara sen anasın, sen yüreksin, sen şefkatsin, sen merhametsin, sen meleksin, sen cennet kapısısın, sen Allah’ın insanlara bahşettiği en değerli bir kimsesin. Bir gün sana yetmez bin yıl ayaklarının altını öpsem bin yıl sırtımda taşısam yine hakkını ödeyemem merhamet sende şefkat sende beni affet bana hakkını helal etki yolum cennet olsun yoksa sonum… Felaket olur. Ah anam ah. Bu yazdıklarım hayatının bir avuç içi kadar, çektiğin çile. Ya gerisi...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.