ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR-KAYA SAK
Değerli Can Dostlarım !.. Cuma günleri Hutbenin sonunda okunan bir Ayet vardır ki (Nahl Suresinin 90 ncı ayeti) çoğumuzun adeta hem Arapça’sını hem...
Değerli Can Dostlarım !..
Cuma günleri Hutbenin sonunda okunan bir Ayet vardır ki (Nahl Suresinin 90 ncı ayeti) çoğumuzun adeta hem Arapça’sını hem Türkçe’sini ezberlediğimiz Ayet-i Kerimede mealen şöyle buyrulmaktadır.
“Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.”
Bu Ayet-i Kerime: Üçü pozitif, üçü de negatif olmak üzere altı önemli esası ihtiva eden yani (içine alan) bir İlâhi beyandır.
Adalet, iyilik, akrabaya yardım pozitif, çirkin işler, fenalık ve azgınlık da negatif esaslardır.
Adalet; Din de hayati ehemmiyeti haiz bir disiplindir. Hatta bazıları adaleti dinin dört temel esasından biri kabul etmişlerdir. Bazen Ubudiyet, bazen Adalet şeklinde Kur-an ve Sünnet-i sahiha da geçen bu kavram pek çok şeyin kendisine irca edeceği (ona dönüp bağlanacağı) genel bir kavramdır. Meselâ mealini sunduğumuz ayette İyilik yapma, akrabaya yardımda bulunma ve ihsan şuuruna ulaşma (Allah (c.c.)görüyor gibi hareket etme ) gibi hususların hemen hepsi irca edilebilir. Zaten Ubudiyet manasında Adalet; bir insanda veya bir toplumda tam anlamında oturmamışsa, böyle birinden veya birilerinden diğer hususlarında beklenmesi boşunadır. Evet adaletsiz ihsan olmaz, iyilik olmaz, yakın akrabaya bakmak gerçekleşmez. Hele ihsanın bir Hadis-i Şerifte beyan edilen o enfes manasıdır ki “ALLAH’I GÖRÜYOR GİBİ KULLUKTA BULUNMA.” Hiç mi hiç hayata geçirilemez.
Saygıdeğer Can Dostlarım !..
Yine Yüce Rabbimiz İlâhi Fermanında; “EY İMAN EDENLER!. ALLAH İÇİN HAKKI AYAKTA TUTANLAR VE ADALETLE ŞAHİTLİK YAPANLAR OLUNUZ. BİR KAVME OLAN KİNİNİZ SİZİ ADALETSİZLİĞE SEVK ETMESİN. ADALETLİ OLUN. ÇÜNKÜ O TAKVAYA DAHA YAKINDIR. ALLAH’TAN KORKUN. ŞÜPHESİZ ALLAH YAPTIKLARINIZDAN HABERDARDIR.” ( Maide / 8)
Hitabın iman edenlere olduğunu görmekteyiz; Eğer iman sahibi olduğumuza inanıyor ve iddia ediyorsak; Allah için Hakkı ayakta tutanlar ve yine Allah için adaletle şahitlik yapanlardan olma mükellefiyetimiz var.
EĞER BİR KAVME, BİR TOPLUMA OLAN KİNİMİZ BİZİ ADALETSİZLİĞE SEVK EDİYORSA TEVBE EDİP HATADAN DÖNMEDİKÇE İMAN SAHİBİ OLDUĞUMUZU İDDİA EDEBİLMEK GİBİ BİR HAKKIMIZ ASLA OLAMAZ.
EĞER ADALETLİ DEĞİLSEK TAKVADAN FERSAH FERSAH UZAĞIZ, ALLAH’TAN KORKMUYORUZ VE O NUN YAPTIKLARIMIZDAN HABERDAR OLDUĞUNA DA İHTİMAL VERMİYORUZ DEMEKTİR. ( HAFİZANALLAHU EYYEKÜM.)
Rabbim bizleri yani inananları bu korkunç DEREKE ye düşmekten muhafaza buyursun. Amin.
Sevgili Can Dostlarım !..
Bir Allah dostu: “Adalet Allah’a yakın olma yollarındandır ama, nedense insanların çoğu ondan uzak kalmayı tercih etmiştir.”
“Başkalarını ezerken, seni ezebilecek bir gücün bulunduğunu da kat’iyyen hatırdan çıkarma!”diyor.
Bir gün Ubey ibn Ka’b ile Hazreti Ömer arasında bir anlaşmazlık olmuştu. Bu esnada Ubey Hz. Ömer’e “-Ey Allahın Peygamberinin halifesi haksızlık yapıyorsun .” dedi. Hz. Ömer ise kendisinin haklı olduğunu savunuyordu. Çözüme ulaşmaları için en doğru yol, Medine Kadısına gitmeleri idi. Onlar da öyle yapmaya karar verdiler. O dönemde Medine Kadısı Zeyd ibn Sabit idi.
Halife ve Ubey birlikte Zeyd’in makamına gittiler. Zed gelenleri görünce hemen yerinden kalktı ve Halifenin makama oturmasını istedi. Aslında Kadı bu davranışı sadece Halifelik makamına hürmet mülâhazası ile yapmıştı, yoksa mahkeme sonunda vereceği kararda en ufak bir değişiklik olması asla söz konusu değildi. Buna rağmen onun bu davranışı Hazreti Ömer’i kızdırmaya yetmişti. Bir anda kaşlarını çattı ve hiddetle;
“-Olmadı ey Zeyd! Sen daha işin başında haksızlık yaptın. Ben buraya Halife olarak değil senin önünde yargılanmak üzere gelmiş bir kişiyim. Şu an hangimizin haklı olduğu belli olmadığından ikimizde aynı yerde oturmalıyız.” Diye çıkıştı.
Bunun üzerine Hazreti Zeyd makamına oturdu, onları da karşısında bir yere oturttu ve dava o şekilde devam etti.
Hazreti Ömer Adaletin timsali idi. Sadece “ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR.” Sözünü söylemekle kalmamış, bu prensibin dışına hayatı boyunca hiç çıkmamıştır. Kendi tayin ettiği bir yargıcın önünde yargılanmaktan asla kaçınmamış. Yine kendi tayin ettiği üst düzey memurlarının makamına oturup onları el pençe divan ayakta tutmamıştır.
Bu türlü tavırları sebebiyle aradan 1500 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen bu gün halâ adalet denince akla Hazreti Ömer (Radıyallahu anh) gelmektedir.
Aziz Can Dostlarım !..
Milletçe o kadar çok sonu gelmez hazinelere sahip ve hiç kesilmeden yağan nimet sağınağı altındayız ki eğer şükrünü edada tembellik edip nankörlük edersek hesabımız çok ağır olur. Rabbim bizi ‘ nun rahmetinden ümidini kesmeyen, İhsan sırrı ile yani Allah’ı görüyor gibi yaşamayı nasip ettiği kullar zümresine ilhak eylesin .
Cumanız mübarek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.