A.AVNİ ASLAN ve “HASRET” ADLI ŞİİR KİTABI HAKKINDA DÜŞÜNCELERİM

A.AVNİ ASLAN ve “HASRET” ADLI ŞİİR KİTABI HAKKINDA DÜŞÜNCELERİM

    Gazetemiz çalışanlarından Emin Aslan telefonla beni arayıp: “Avni ağabeyimin selamı var. Size yeni bastırdığı kitabını yolluyorum.” dedi....

    Gazetemiz çalışanlarından Emin Aslan telefonla beni arayıp: “Avni ağabeyimin selamı var. Size yeni bastırdığı kitabını yolluyorum.” dedi. Beklediğim kitabı posta kutumda görünce ne kadar sevindiğimi ifade etmekten acizim, inanın bana. Çünkü, eser vermiş bir yazar olarak, insanın kendi resmini, ismini özellikle bin bir emekle meydana getirdiği, göz nûru-alınteri eseri kitabını tüm dostlarının da görmesi ve okuması mutlulukların en mükemmelidir. Bu güzîde güzelliği ancak yaşayanlar daha iyi bilir. Zira bu mini girizgâhtan sonra, bu yazımda siz değerli okurlarıma Sevgili A. Avni Aslan kardeşimin “HASRET” isimli ölümsüz eserinden söz etmek ve bu eseriyle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

     A.Avni Aslan’ın “Hasret” isimli kitabının kapağındaki kompozisyonu yorumladığımızda;  şairin “Orda bir köy var uzakta/O köy bizim köyümüzdür/ Gitmesekte, gelmesekte/ O köy bizim köyümüzdür/ dizelerinde dediği düşüncelerden yola çıkılmış.  Uzakta, kıraç, çorak,  bir köy görüntüsü ve bu köye çakıl taşlı stabilize yoldan gidilerek, bu köydeki yaşanmışlara duyulan hasret (özlem) dizayn edilerek gerçekler anlatılıyor. Daha net deyişle ‘Köyden-şehire’ göçün etkileri ve ‘şehir’den-köye’ duyulan özlem, sıla’yı-rahim tadında ve tavında dile getirilmektedir. Sevgili Avni kardeşim bir ömür boyu yaşadıklarından bazı hususları da yazıya dökerek kalıcılık sağlamış ve kendinden sonrakilere “Ata yadigârı” bırakmak istemiştir. Hemen her konuya, herkese ve her kesime amatör ruhla redifli, kafiyeli, heceli, vezinli yazması, kendisinin bir kelâm erbabı kalem şairi olduğunun kanıtıdır, dersem asla abartmıyorum. Söz konusu kitapta irili-ufaklı 98 adet şiir var.  Ki, şiirlerin hemen hepsi birbirinden anlamlı, mesajları çarpıcı, ibret dolu, ders verici… Konuyu daha fazla dağıtmadan, lâfı daha fazla uzatmadan, bana ayrılan köşemin sınırlarını ve sayfa editörümün de sinirlerini daha fazla zorlamadan birkaç örnek detayla yetinmek istiyorum: Şairimiz memleketi için yazdığı BOZKIRIN ŞEHRİ başlıklı şiirinde bakınız ne diyor:   Neyleyim elin mor sümbülünü Bana Kırşehir’in’ gülleri yeter Bilmem, tanımam ki elin dilini Ana sütü gibi dilleri yeter   Söyleyin Dünyada kimin neyi var Şehirlerin güzeli, bir de beyi var Ȃşıkpaşa, Ahi Evran, Cacabeyi var Neşet’in sazında telleri yeter ------------ Aslında hemen- hemen bütün deyişleri beni etkilemişse de yer darlığı nedeniyle “SOR BENİ” başlıklı şiirinden de “Hasret” konusunu pekiştirip, zihinlere iyice perçinleyen son kısa bir örnek daha sunmak istiyorum:   Evim ocağım sığındığım oralar Tat vermez sevmez ki beni buralar Yoruldukça yamacında duralar Sarıdere şu Sohu’dan sor beni   Yollarında nice toza bulandım Hasretimin ardı sıra dolandım Yalınayak dikenine dalandım Alan tarla Söğütlü’den sor beni   Sözün özü: Sevgili Avni Aslan kardeşim! Kültürümüzü tanıtan, yaşatan ve gelecek kuşağa taşıyan “Hasret” isimli bu eserinle artık ölümsüzleştin. Seni bu nedenle ‘Kültümüzün 40 Pınarları’ mertebesinde görüyorum. Kitabınızın ‘Faydalı ilimler’ ve güzîde güzel eserler arasında olduğuna ve Kütüphanelerdeki raflarda bu amaç doğrultusunda yer aldığına gönülden inanıyorum. Seni bir kere daha yürekten takdir ve tebrik ediyor; üstün başarılarınızın devamını diliyorum.       Hoşça kalınız.              

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.