8050 sorunu
Geçen hafta Hikikomori Sendromu konusunu kendimce ele almaya çalışmıştım. Tabi konunun içine girince ve şöyle üstünkörü araştırınca daha neler neler çıktı ortaya. Aslında başlık Japonya gibi görünsede modern çağın hepimize cilveleri diye düşünüyorum.
Hemen bir tanımsal tekrar yapmak istiyorum.
Hikikomori Sendromu: Yetişkin ve ergen bireylerin kendilerini "aşırı derecede" sosyal hayattan izole etmeleri,toplumsal hayattan çekilmeleri demektir. Özellikle belirtmek isterim ki, sadece ergenler değil biz yetişkinleri de içine alan (şimdilik sorun,belki de tanısı konmuş bir hastalık olacak ileride kim bilir.) geniş bir konu. Ve araştırdıkça başka sebeplerin de bu kavramı desteklediğini öğrendim.
İnsan olarak ezelden beridir bir var olma,hayatta kalma derdimiz var. Bunun en somut örneği yaşam standarlarimizin yaşanabilir seviyede olması için çalışmak.Ve buna mecburuz.
"Düşünü kurduğum her şey bir denge sanatıdır." Abraham Maslow
Belki de sihirli kelime 'denge'.
Japonya aslında diğer ülkelerden daha idealist bir ülke ve bu her şeyi etkiliyor. Çünkü Japon kadınlar ve erkekler özgürlüklerine ve kariyer yaşamlarına çok fazla önem veriyor.Herkesin böyle idealist olduğu bir yerde doğal olarak herkesin birbiri gibi düşünmesi,birbirini etkilemesi ve birbirine benzemesi kaçınılmazdır. Çünkü mevcut durumlarını korumak zorundalar. Rekabet!
Bu düşünce evlilikleri ve aile hayatlarını da etkiliyor.
Hepsi birbirine bağlı bir konunun göbeğinde buldum kendimi.
Yükselen Güneşin Ülkesi Japonya...
Hikikomori sendromunun ortaya çıkmasında aile içi dinamikler en belirgin ve en önemli etkendir. Aile içi iletişim kopukluğu,yaşam kailesi,baskı,mutsuz ebeveynler,çatışmalar,aşırı koruyucu tutumlar gençlerin sosyal hayattan kopmasına sebep olabilir.iki seçenek var ya içeri ya dışarı eğilim. Şunu da belirtmek isterim ki Japonya geleneklerine bağlı ve ataerkil bir aile yapısına sahip. Evet yüksek teknolojiye sahip,kurallara bağlı,disiplinli ama beraberinde de geleneksel yaşamı önemsiyor ve sürdürüyor.
Japonlar temastan hoşlanmayan bir millettir, o yüzden eğilerek selam verirler.Sarılma tokalaşma yok.
Kadının hem iş hayatında hem aile hayatında idare etme kabiliyeti bir süre sonra yorucu ve yetersiz bir hal alabilir. Zaten Japonlar yalnız kalmaya ve depresifliğe de meyilli insanlar. Ve burda kırılma noktası yaşanıyor. Bunu gençler için söylüyorum, dijital ağın pençesine düşüyor.
2.300 çocuk üzerinde dijianalist yöntemiyle yapılan araştırma sonuçları şöyle:
1570'si erkek,730'u kadın olmak üzere Japonya'da dijital nesne kullanımına bağlı olarak kendilerini izole eden ve benlik algılarinda birtakım sıkıntılar yaşayan çocukların durumu konumuz hakkında fikir veriyor.Tüm dünya ülkelerinin ortak sorunu olduğunu belirtmeliyim.
Çocukların %28'i Hikikomori Sendromu'na bağlı kalmakta,bulgular bu yönde.Daha çok video oyunları oynadıkları tespit edilmiş ve bu oyun aracılığıyla dopamin,seratonin etkisiyle bağımlılık artıyor. Dış dünyadan keyif almama,gerçek yaşam deneyimlerinden uzaklaşma şeklinde sorunlar ve belirtiler mevcut.
Asıl en önemli sorun şu: Hikikomori Sendromu yaşam boyu devam ediyor. Bir nevi bağımlılık ama teknolji bağımlılığı.Sosyo-psikolojik sorunları da beraberinde getiriyor.
Alınacak tedbirler bana göre tabi, dijital nesnelerin olmadığı, gerçek ortam ve insanların mevcut olduğu sanatsal aktiviteler,konuşma,okuma,ifade etme becerilerini artıracak, doğa ve insanın iç içe olduğu kamplar vs. düzenlenmeli. Örnekler sıralanabilir...
8050 Sendromu var bir de...
80 yaşındaki ebeveynlerinin yaninda yaşamaya devam eden 50 yaşındaki yetişkinler. Çünkü Japonlar eski yani yaşlı/deneyimli çalışanlarını koruma eğiliminde ve gençlerin işsiz kalması gibi bir sorun var.En iyi olmak zorundalar. Evlenmiyor ve çocuk sahibi olamıyorlar işsizlikten dolayı. Ve 2000'li yıllarda baş gösteren Bu sorun 2024 yılında 8050 Sendromu olarak literatüre geçmiş bulunuyor.
Aslında teknolojik üstünlük ve zenginlik günümüzde can simidi gibi görünsede beraberinde birçok soruna zemin hazırlıyor.
Nüfus güç müdür bilmiyorum ama sağlıklı ve nitelikli insan her zaman her yerde hem önemli hem gereklidir.
" Hayatınızda denge sorunu varsa etrafınıza dikkatlice bakın; muhtemelen birini ya da bir şeyi yanlış yere koymuşsunuzdur."
Goethe
Anektot
Japonya demişken yine bir Japon edebiyatından kitap tavsiyesinde bulunmak istiyorum.
Ikıgaı/Japonlarin Uzun ve Mutlu Yaşam Sırları /Uluslararası Çok Satan listesinde başı çekiyor. Mutlaka bu duruma kafa yoruyorlardır.Ama mutluluk gerçek yaşamda ve insanla anlamlıdır.
"Uzun ömürlülerin uluslararası yıldızı şüphesiz Japonya'dir,dünyadaki en uzun ömre sahip insanlar burada yaşar.Japon ömrünün uzunluğu kültürlerine sıkı sıkıya bağlı olmalarına dayanmaktadır.
Keyifli okumalar diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.