2 Ekim'de de tezkereler Meclis'te görüşülecek

2 Ekim'de de tezkereler Meclis'te görüşülecek

AK Parti Sözcüsü Beşir Atalay, Irak ve Suriye'ye ilişkin tezkerelerin MYK Toplantısı'nda ele alındığını belirterek, "2 Ekim'de de tezkereler Meclis'te...

AK Parti Sözcüsü Beşir Atalay, Irak ve Suriye'ye ilişkin tezkerelerin MYK Toplantısı'nda ele alındığını belirterek, "2 Ekim'de de tezkereler Meclis'te görüşülecek" diye söyledi AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, tampon bölge kurulmasına ilişkin, "Dışişleri Bakanlığı Birleşmiş Milletler'ye müracaat yaptı. Tampon bölge konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararı gerekiyor, çıkmadı. Yoksa biz bu kampların bir kısmını orada kurardık. Oradan bir karar çıkmayınca Türkiye'nin bir başına yapabileceği bir iş değil, bunun riski mevcut" diye söyledi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, Kırıkkale'de gazetecilerin sorularını cevapladı. Basın toplantılarında veya bilgilendirme toplantılarında basın mensuplarıyla biraraya geleceklerine işaret eden Atalay, "Ben 12 sene bakanlıktan sonra umumi merkezde bildiğiniz gibi bu göreve gelmiş oldum. Sizler de biliyorsunuz, bakanlıktan affımı istedim, kendileri sağolsunlar kabul ettiler. Ben zaten MKYK üyesiydim. Sürpriz şekilde böyle bir vazife de gelmiş oldu. Ben har vakit dedim, partimizin neresinde vazife varsa yaparız diye. Bu görevi anlamaya, yürütmeye çalışıyorum. Aylık bültenlerimizi gözden geçiriyoruz. Günlük basın takibi parti ismine nasıl yapılsın, partiyle ilişkilerimizi yine gözden geçiriyoruz. En fazla Başkent Ankara temsilcisi görüştüğüm arkadaşlar sizlersiniz, hem onların görüşünü alayım, selam vereyim diye böyle biraraya gelişi düşünmüştüm. Genelde Hüseyin Bey'in yürüttüğü bir sitil vardı. Meclis'in çalıştığı zamanlarda hafta için basın toplantısı vardı, ben de öyle bir şeyi düşünüyorum. Bülent Bey'le de haftalık görüşmelerimiz olacak, Çarşamba günü biraraya geleceğiz. Parti sözcüsü hükümet sözcüsü, söylem birliği, anlayış birliği bakımından da bir araya geleceğiz" diye söyledi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'la 1965 yılında Başkent Ankara Hukuk'ta biraraya geldiklerini ve 5 senede mezun olduklarını anlatan Atalay, ondan sonra irtibatlarının kesilmediğini ve görüş birliği açısından da yakın oldukları arkadaşlarından olduğunu dedi. Mümkün olduğunda hükümetle ilgili konuların ilgili bakanla paylaşılmasını tercih ettiğini belirten Atalay, "Öncelikle parti ile ilgili konularda muhalefet partimiz ilişkileri konularında belki gündemi öne almak durumundayız. Türkiye'nin tüm konuları hepimizi ilgilendirir. Yeni dönemde gene istikrarla hem MYK'nın hem Bakanlar Kurulu'nun sürdürülmesi kararı alındı. Her hafta toplanıyor. Önceleri üç hükümet döneminde Bakanlar Kurulu'nu haftalık yapmıştık. Şimdi yine haftalık yapılıyor" diye konuştu. "Dünkü MYK toplantısında geç olduğu için ben o saatte arkadaşları orada bekletmiyorum" diyen Atalay, "Önemli bir şey olursa bir karar falan onları MYK sonrası oradaki arkadaşlarımızla paylaşırız. Sayın umumi başkanımız nihayet günlerdeki gelişmelerle ilgili MYK'yı bilgilendirmiş oldu. Okulların açılması, yeni eğitim yılının açılması. İki emniyet zirvesi yapıldı, çözüm süreci. O toplantılarla ilgili gelişmelerle ilgili MYK'yı bilgilendirmiş oldu. Azerbaycan yolculuğu vardı. Ondan sonrasında parti içi konular görüşüldü. Genel başkanın partiyi tanıması açısından bazı konular vardı. Parti içi mekanizmaların nasıl çalışacağı konusunda ortak konuları buraya getirmiş olduk. 31 Ekim'de Afyon'da 23. İstişare Toplantısı yapılacak, onun kararı alındı. Formatında biraz değişiklik yapılabilir. Biz 5-6 kez formatı yeniledik. Yeni neler yapılabilir biraz çalışılıyor o konuda. İstişare toplantıları bizim için mühim. Katılanların da kendi söyleyeceklerini söylemesi temel. Onu sağlamaya yönelik değerlendirme. Geçen sefer eşsiz katılınmıştı mekan sebebiyle, gene eşli katılınacak" ifadelerini kullandı. Atalay, "Tezkere konusunda içerik veya bunlar ayrı ayrı mı tezkere olsun buna karar verilmedi. 2 Ekim'de Meclis, 1 Ekim'de yasama toplantısı yapıyor. 2 Ekim'de tezkereler Meclis'te görüşülecek. Biri 8 Ekim, öteki 17 Ekim'dir. Kurban Bayramı giriyor araya. İçeriklerinde bir değişiklik olur mu. İkisi beraber olsun diye de bir fikir mevcut. Birlikte mi ayrı mı olur o karara bağlanmadı. Onun dışındaki konularla ilgili sizlere diğer ne söyleyebilirim" diye söyledi. "SAYIN BAŞBAKANI ENERJİSİ YÜKSEK BULUYORUM" Hükümetin ve partinin kısa sürede kendi çalışmalarının önünü alıp hızlı şekilde böyle yine istikrarla yoluna devam etmesini mühim gördüğünü anlatan Atalay, "Türkiye devasa değişimler geçirdi. Cumhurbaşkanlığı seçimi bir başına mühim bir hadise. AK Parti umumi reis değişikliği yaptı. MYK'da değişiklik oldu. Bunlar topluma herhangi bir olumsuzluk yansıtmadan, ekonomiye herhangi bir olumsuzluk yansıtmadan tıkır tıkır işleyen bir mekanizma olarak yürüdü. Hepimiz bu sürecin problemsiz yürümesi için elimizden gelen gayreti gösterdik. Çok önemliydi, sağlanmış oldu hükümetin hızlı, fazla enerjik şekilde problemlerin üzerine gitmesi. Sayın Başbakanı enerjisi fazla yüksek buluyorum ben. Konulara eğilmesi, hızlı devinim etmesi. 2 haftada emniyet zirvesi bunlar mühim. Hükümet her Bakanlar Kurulu'nda bir konuyu öne çıkarma gibi bir eğilim içinde. Birçok konu olabilir fakat her toplantıda hususi bir konuyu öne çıkarma eğiliminde, dün Başbakan bunu MYK'da paylaştı. Geçen hafta Avrupa Birliği AB ilişkileriydi. Buna ben fazla memnun oldum. Avrupa Birliği AB konusuna hususi bir ehemmiyet veren birisiyim. Avrupa Birliği AB sürecinin Türkiye için hükümetimiz için önemini fazla ileri gördüm. Hükümetin bazen noktalarda yavaşladı gibi görünen Avrupa Birliği AB sürecini yeniden planlama, hızlandırma konusunda gayret sarfetmesi ve bunu alması gündemine fazla memnun oldum" şeklinde konuştu.   Atalay, 3 aşamalı bir Avrupa Birliği AB planı yapıldığını hatırlatarak, "Ben o konuya fazla memnun oldum. Avrupa Birliği AB ile ilgili, ta 2004 Brüksel'deki 17 Aralık müzakere sürecini başlattığımız o zaman kendisi Avrupa Birliği AB'den mesul büyükelçiydi. Bu işin aktif çalışanlarından isabetli bir görevlendirme oldu. Ben doğrusu Volkan Bey'in fazla faydalı olacağına inanıyorum. Kıbrıs'la ilgili 3'lü belgeyi ben imzalamıştım" diye söyledi. "EĞİTİM YILI AÇILIRKEN AJİTASYON KOKUSU TAŞIYAN BU TÜR PROVOKATİF TUTUMLAR OLUYOR" Doğu ve Güneydoğu'da Terör Örgütü PKK tarafından okulların yakılmasına ilişkin değerlendirmede bulunan Atalay, "O doğrusu fazla oradaki kişilerin bunu kimler yapıyorsa bilmiyorum çabuk, oldu bittiye getirme bu işi derli toplu bakmamalarının sonucu. Türkiye bu konuda nihayet 2 senede fazla ileri adımlar attı. Pek fazla demokratik adımlar atıldı. Okullarla ilgili bir mevzuatımız mevcut artık. Ana dilde eğitim yapacak okulların açılabilmesiyle ilgili bir kanun çıkardık. 2013 yılında çıktı bu kanun. Onun bir prosedürü mevcut. İsteyenler anne dilde eğitim verecek bir hususi mektep açabilirler fakat başvuracaklar, bunun iznini alacaklar. Orada her kurs açılırken MEB'den izin alınıyor, isterse Türkçe mektep açılsın. Eğitim seneyi açılırken ajitasyon kokusu taşıyan bu cin provokatif tutumlar oluyor. Tasvip etmiyoruz, yanlıştır. Hem siyasi kesim, hem teşkilat kesimi kendilerinin denetleyemediği bazı olumsuzlukların olduğunu alanda diyorlar. Bunlar gelip geçici eğitim sürecinde oluyor" diye konuştu. Atalay, konuşmasında şunları kaydetti: "Belediyelerle ilgili bir şey görünmüyor, tamamen hususi mektep açma. Belediyelere tahsis edilmiş bir kanun o yasada yok. Belediyelerin herhangi bir mektep açması bizde hiçbir yerde laf konusu değil. Belediye yasalarında kendilerine verilmiş bir vazife yok. Kurs falan açabiliyorlar belki fakat böyle bir vazife verildiğini sanmıyorum." Atalay, Suriye'de yaşananlara bağlı olarak Suriyeli vatandaşların göç etmesiyle ilgili olarak, "Güney sınırımızda, Suriye sınırımızda sizin de bildiğiniz olaylar mevcut. 4 bin şahıs sınırımıza girmiş durumda. Bunlar genelde Kürt kökenli Suriyelilerdir. Irak Şam Örgütü IŞİD'le PYD kısmının Kobani'de çatışmalarından sonra sınırımıza yığılanlardır. Türkiye bu konuda esnek davranıyor. Risk varsa sınırımız açılmıyor. Ben biraz evvel ilgili kurumu da aradım, AFAD. Büyük kısmı akrabaları mevcut. Sınırın iki tarafında fazla hısım mevcut. Bunlar daha fazla akrabalarıyla buluşuyorlar. Bizim kamplarımızda abes yer mevcut. Çadır ve kamp malzemesi sevk ediliyor. Bölgedeki problem da sürüyor. Suriye'de sınırın ötesinde Kobani bölgesinde çatışmalar sürüyor. Başka gelişler de olabilir" diye söyledi. "SADECE TAMPON BÖLGE OLMASI YETMİYOR" Tampon bölgeye ilişkin bir sual üzerine Atalay, "İkisi beraber, tampon bölge yasaklığı getirecek. Korunaklı bölge haline getirecek. Sadece tampon bölge olması yetmiyor, yasaklı olması, risk taşımaması gerekiyor. Türkiye'ye yönelik göçler başladığında hep konuştuk. Türkiye'ye bu kadar nüfusun gelmesi falan beklenmiyordu. 100 bin falan olur deniliyordu. Şimdi 230 bin kamplarda mevcut. 1.5 milyon yekün Suriyeli mevcut. Biz o vakit da yoğun şekilde gündeme taşıdık. Burada doruk toplantıları yaptık. Bunun mutlaka hudut ötesinde tutulması, hudut ötesinde kampları tutalım, ihtiyaçlarını karşılayalım, bu karara bağlandı. Dışişleri Bakanlığı Birleşmiş Milletler'ye müracaat yaptı. Tampon bölge konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararı gerekiyor, çıkmadı. Yoksa biz bu kampların bir kısmını orada kurardık. Oradan bir karar çıkmayınca Türkiye'nin bir başına yapabileceği bir iş değil, bunun riski mevcut. Siz tampon bölge kurarsanız havadan insanlar bombalanır, bunun sorumlusu siz olursunuz. Bunun gene irtibatları Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ile ve uluslararası cemiyet karar verildi" ifadelerini kullandı. Atalay, tampon bölge fikrinin daha evvel olduğu gibi mevcut olduğunu ifade etti. Murat Karayılan'ın tampon bölge çalışmalarıyla ilgili açıklamalarının (Tampon bölge çözüm sürecini ortadan kaldırır) hatırlatılması üzerine Atalay, "Bilemiyorum" diye söyledi. "Birleşmiş Milletler kabul etmezse sınıra yığılanlar içeri mi alınacak?" sorusuna Atalay, "Tampon bölge iyi bir çözüm. O olmazsa Türkiye'ye gelişler, burada yine onların ihtiyaçlarının karşılanması gibi sorunlar bizim üzerimizde" karşılığını verdi.   "TERÖRE, Irak Şam Örgütü IŞİD'E BAKIŞIMIZ BELLİDİR" Atalay, "Sayın Başbakanımız açıkladı, buraya bakanlar geldi. O görüşmeler sonrası açıklamalar yapıldı, fazla şey söylemem gerekmiyor fakat kendi düşüncem olarak, bizim terörle ilgili tutumumuz fazla kesindir. Teröre zerresine biz bugüne kadar hiç müspet bakmadık, bakmayız, daima terörle mücadele eden bir ülkeyiz. Hiç fark yapmayız, hangi kesimden olursa olsun, şu dindenmiş bu dindenmiş hangi akla üretilmişse üretilsin her türlüsüne karşıyız. Türkiye'nin hassasiyetlerinin ne olduğunu benim söylememe gerek yok. Teröre, Irak Şam Örgütü IŞİD'e bakışımız bellidir. Bizim vatandaşlarımız mevcut, o konuda hassasiyetlerimiz mevcut. Bunu herkes makul görür" diye söyledi. İSKOÇYA'DAKİ REFERANDUM İskoçya'daki bağımsızlık referandumunun sorulması üzerine Atalay, "Bana sürpriz gelmedi, ben biraz biliyorum. Çatışma olan yerleri dünyadaki biliyorum. Nerede ne mevcut. Ben böyle bekliyorum doğrusu, dün arkadaşım, hatta evde konuşmuştuk, çıkmaz söylemiştim. Genelde beklenen oydu" şeklinde konuştu. "Irak Şam Örgütü IŞİD meselesinde bizim hassasiyetlerimiz mevcut. Bunların can güvenliği her şeyden mühim. Şunu mu anlamamız lazım. Rehineler gibi hassasiyetlerimiz olmasa Amerika'nin taleplerini nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna Atalay, "Bilemiyorum tabi hükümetin o görüşmelerinin içinde değilim. Cevaplar da o çerçevede olur. İfade etmek istediğimiz şu. Çok ileri ifadeler kullanılmıyor gibi tereddütler olmuyor, onun için dedim" şeklinde yanıt verdi. Bir sual üzerine Atalay, "12 sene fazla uzun bir süre, AK Parti'nin tüm politikalarının içinde oldum. Ağırlıkla bakanlık döneminde rol aldığım konular reform paketleri, normalleşme, sivilleşmedir. 2005-2006 reformları benim odam olmuştum. O konularda fazla rol aldım, fazla memnunun. Demokratikleşme, normalleşmenin bir parçasıydı. Vatandaşlarımıza ülkemizin her köşesinde daha çok adalet hukuk verilirken, bir yandan da başka sorunlar da çözülsün diye uğraştık. Orada da fazla iyi mesafeler alındı, Türkiye o tablolardan kurtuldu, her konu konuşulur oldu. Rahat bir ortamdayız. Bundan sonra alınamayacak ara olmadığını düşünüyorum. Bu sorunlar güç arkadaşlar, vakit alıyor. Ben bu süreci fazla tabi görüyorum. Bazen alanda bir şey oluyor, çözüm sürecini zora sokar mı, hiçbir şey olmaz. Daha ileri kırılmalar olur fakat süreç yürür. Kırılmalar her lahza olabilir. Bu iyi gidecek, o kanun doğrusu sizlere bilhassa onu ifade etmek istiyorum. Çözüm süreci bu işin anayasasıdır artık. O, fazla ileri bir adımdır. Türkiye'nin attığı fazla ileri bir adımdır. Kimse burada geri dönmez, dönemez" diye konuştu.   Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İçerikte her şey mevcut. 6 madde mevcut. Kendim yürüttüm, sözcük kelime biliyorum. 6 madde mevcut. İkisi yürütme maddesi, birisi de tarif maddesidir, 3 maddedir. Çıkmış olması en mühim. Türkiye Cumhuriyeti parlamentosu bu yasayı yaptı. Bizim hukukçu milletvekilleri söylediler ki, bu kadar kısa maddeye bu kadar şeyi nasıl sığdırdınız, efradını cami, ayarını engel. Bu kanun öyle bir kanun. Çalışanları rahatlatan, rol alacak kişileri, kurumları rahatlatan, yapılacakları anne hatlarıyla ortaya koyan bir kanun."   Parlamentodan yüzde 80 ile bu yasanın geçtiğini anlatan Atalay, Cumhuriyet Halk Partisi CHP'nin de kurumsal olarak destek verdiğini ve o açıdan da bunun mühim görülmesi gerektiğini ifade etti. Atalay, "Vatandaş orada fazla şikayetçi değil, vatandaşın yaşamı iyi. Ayrılıktan daha fazla hayatıyla, geleceğiyle ilgili müspet şeyler beklese iyi değil. Orada İngiltere ile olması İskoçya'nın faydasına" ifadelerini kullandıa

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.